YURTTA OLUP BİTENLER fonun nerede Olduğunu sormuştu. Gerçi Okan oradaki vazifeli subay- ları tanıyordu, ama genç subayların, kurulmuş teşkilâtın şekli bakımından Yarbayı tanımalarına imkân yoktu. Düşününüz ki bir yarbay odaya giri- yordu. Elinde bir kâğıt vardı ve he- yecanla telefon arıyordu. Okan tele- fonu sorduğunda, karşısında tam üç tane sten tabanca gördü. Bir ara ir- kildi. Allahtan, soğukkanlılığını kaybetmeden durumu izah etti. Sezai Okan, ihtilâlden bu yana nin adı Sezadır, İki yasını henüz dol- duranın adım ise kabası Feza koy- muştur. Sebebini soranlara Okan: "— Birada?, feza devrinin çocuğu" diye cevap vermektedir. Eşinin son derece iyi yemek yap- masına rağmen genç Yarbayın ye- mekle başı boş değildir. Öyle ki bir lokantaya girdiğinde önüne getirilen listeyi bir kenara atıp, yandaki ma- salara bakar ve: — Birinciyi şundan, ikinciyi şun- dan getir" deyip, mönüyü yemek yi- yenlerin masalarından tertipler. Toplantı toplantı üzerine Gere Albayın dahil (bulunduğu Ye- diler Komisyonu geride bıraktı- gımız hafta içinde beş gün beş gece- lik mesaisini bitirdikten sonra, hazır- lanan tasarı Milli Birlik Komitesi Genel Kuruluna getirildi. Komite ilk iki gün içinde yaptığı toplantıların Sonunda tasarının tümünü ufak tefek değişikliklerle kabul etti ve maddele- rine geçildi. Bâzı maddeler pek çabuk geçiştiriliyor, bâzıları üzerinde ise bir iki saat müzakereler ouzuyordu. Toplantılara oekseriya Özdilek baş- kanlık etmekteydi. Cuma sabahı saat 9'da toplanan Komite, öğleden evvelki oturumu ça - buk bitirdi. Saatlerin 11.45'i göster- diği sıralarda üyeler birer ikişer Mec - lisi terke Mm Binbaşı Özgüneş, res idi. Bir gazetecinin sor- duğu suallerden kaçmak ister gibi bir hali vardı. Nitekim: "— Binbaşım, partilere ayrılan kontean 70 mi 50 mi?" şeklindeki, Matealardın devam eden soruyu: iyemem, zira ne söylesem malar olur" diye cevaplandırdı. Komita üyelerinin en şen ve gü- leryüzlüsü muhakkak ki Ahmet Yıl- dızdı. Lâcivert elbisesine taktığı lâci- vert desenli kravat pek yakışmıştı. Pardesüsünü kolunda taşıyordu. Ba- sın 9 Yayın Umum Müdürü cidden politik bir adam olmuştu. Gazetecile- 12 mealdeki suale: okumadım" de- rin sordukları aynı "— Gazeteleri mekle yetindi. Fahri Özdilek kimseyle konuşma - mak için olacak. Meclisi pek acele terketti. Kapıya yanaşan otomobiline süratle bindi ve arkadaki koltuğa â- deta gömüldü. Albay Mucip Ataklıya gelince, o diğerlerinden biraz daha insaflı dav- randı. Ataklı, “Gençlik temsilcilerinin Meclise girip girmiyeceği"ne dâir soruyu: "— Vallahi, kendilerinin feragat etmek istediklerini duydum. Bunu onlarla konuşmak ve bir neticeye bağ lamak lâzım. Bala biraz bekliyelim" diye cevaplandırdı. ark dönmekte devam ediyordu. Fakat cumartesi akşamı Meclise da- vet edilen gazeteciler kabul edilen ba- sı maddelerle birlikte bir de haber al- dılar: Kanun, pazartesi veya en geç salı günkü Resmi Gazetede yayınla- nacaktı ! iş bitmişti. C.K.M.P. Çay ve paçalar çen haftanın başlarında birgün, Ankara Radyosu dinleyici istekle - ri saatini dinlemekte olanlar, araya giren tok sesli bir pie okuduğu tebliğe (birden kabarttılar. Tebliğ, Milli Birlik İ hitesi tarafın- dan Radyoevine gönderilmiş ve he- men yayınlanması istenilmişti. Anka- ra siyasi kulisinde tedricen başlıyan siyasifaaliyet, işte o salıgecesi, saat- lerin 20.50'yi gösterdiği sıralarda, Ankara Radyosundan yayınlanan iki maddelik tebliğle kızışıverdi. nkara Radyosundan yayınlanan ve büyük bir alâka ile dinlenen tebliğ. Çıra ibi. Ağ usu dır. “Kraliçenin donuy- la eketin Oo bayrağı o arasın- daki "ark nedir ? diye sorarlar. Hani Menderesin "Ben odun göstersem dediğini, o üs- üzere o sevkedi- masraf def- nakli" şek- linde geçtiğini okudukça dü- şünmeden edemiyor: "Bu par- tyle odun arasındaki fark ne- dir ? Galiba, hiç! İkisi de yanıyor, olup (gidiyor. bilmeceler insan, iterlerine ikisi de kül Milli Birlik Komitesinde devam eden KUTUCUM-eclisçalışmalarıyla ilgiliy - di. Milli Birlik Komitesi, Yediler Ko- Kurucu Meclis Anayasasının tümünü kabul etmiş ve maddeler üzerinde müzakerelere başlamıştı. Tebliğin yayınlandığı saatlerde bir başka yer- de de, temposu hayli süratli bir başka hazırlık yapılıyordu. Hazırlığın ya- pıldığı yer, Yani Meclis binasının meşhur D blokunun bulunan C blokuydu ve hazırlığın merkez-i sıkletini ü lonu teşkil ediyordu. kristal avize bulunan, un kaplı bu pırıl pırıl salon, belli ki, tarihi ve müstesna günler yaşıyacak- tı. C bloku Kurucu Meclisin çalışma - ları için hazırlanmaktaydı. İşte geçen haftanın başında An- kara Radyosu vasıtasıyla yayınlanan Milli Birlik Komitesinin bu tenvir e- aici tebliği, başkent ufuklarında yeni siyaset rüzgârlarının belirmesine ve- sile oldu. Gerçi Milli Birlik Komitesi - nin, 37 Mayıs harekâtını müteakip yayınladığı meşhur 8 numaralı teb- liğ, siyasi faaliyet meselesini sağlam bir direğe bağlamıştı. Fakat, Kuru- cu Meclisin faaliyet hazırlıkları, pu- suda bekleyen politikacıların bu faa- liyeti tedricen de olsa devam ettirme - lerine mani olamadı. Bu, tabii görül- düğü için üzerinde pek durulmadı. Borucu Meclis hazırlığı siyasi partiler için bir ayna yerine geçti. Her parti kendi bünyesi içinde faali- k tenasip hareket tarzları dikkati çe - kiyordu. Şüphesiz ki en câlib-i dikkat hazırlıklar "Dev Parti C.K.M.P." de cereyan ediyordu. Bunun içindir ki gözler bu partiye ve onun dehşeten- giz idarecilerine çevrildi. Adam peşinde C.K.M.P. de Kurucu Meclis hazırlığı, doğrusunu söylemek gerekirse, pek sıkı tutuldu. Genel Merkez bu meselede gereken dikkat ve itinayı göstermekte, elhak, kusursuzdu! Ha - zırlığın başında, illerden gelecek tem- silcilerin C.K.M.P. ye maledilmesi ge - li Bunu siyaset kalmış kuvvetli isimler arasında se- çilmelerini sağlamak olan tamim te- zelden Anadoluya ve İstanbula sev- kedildi, Güdülen maksat aşikârdı. Bir C.K.M.P. linin, il temsilcisi olarak AKİS, 12 ARALIK 1960