YURTTA OLUP BİTENLER Meclis, haydi bilinemedi ilk normal Meclis behemahal düzeltecektir. Zi- ra dâva hem haklıdır, hem da umumi efkâra maledilmiştir. Bir mücadeleyi kazanmanın en kestirme ve sağlam yolu, onu halk oyuna maletmekten ibarettir. İşte, 147ler meselesi etrafında bi- tirdiğimiz hafta İstanbulda, Üniver- site çevrelerinde en fazla tutan ve yayılan görüş buydu. Nitekim geçen haftanın İkinci yarısında, İstanbul Teknik Üniversitesinin Taşkışladaki devkâri binasuun sütunları arasın- dan çıkan kahverengi elbiseli, bordo papyon kravatlı gık genç adamın 147ler meselesinin doğrulmağa ve düzelmeğe mahküm olduğuna dair esasen mevcut kanaati daha da pek- imiş gibiydi. Gerçi Anayasa doçenti in Teknik üniversitenin mavi i gözlü nazik Rektörü Prof. Fik- ret Nartere yaptığı ziyaretin doğru- dan doğruya 147'ler meselesiyle alâ- kası yoktu. Sâdece ortaya bir ek me- sele çıkmıştı: 147ler, Üniversitedeki ek görevlerine devam edebilirler miy- di, edemezler miydi ? İstanbul Teknik Üniversitesinin muhasebecisi şüphe- ye düşmüş, durumu Rektörlüğe ak- settirmişti. Ek mesele, basiretli Nar- terin ihtisasım aşıyordu. Onun için 147'lerin, sözü en fazla «dilen kahra- manlarından bir Amme hukukçusu olan Giritliden yardım rica etmişti. Cuma günü saat ll'de ikinci kattaki Rektörlük makamında yapılan gö- rüşmenin esas maksadı buydu. Giritliye göre, ek görevlere devam edilebilirdi. Çünkü 147'lerin asli gö- revleri yüzde yüz bitmiş değildi. Yüz- de elli nisbetinde de olsa, açık maaşı almaktaydılar. 114 sayılı kanun ge- reğince 147ler hakkında emeklilik hükümlerinin uygulanması ancak al- tı ay zarfında bir göreve tâyin edil- medikleri takdirde mümkün olabile- cekti. Aradan ne altı ay geçmiş, ne de 147lerden herhangi biri bir göreve tâyin edilmişti. Giritli böyle bir yazılı fetva verdi, Narter de bunu gerektiği takdirde Ankaraya karşı kullanmak üzere iti- na ile dosyasına yerleştirdi. Şaşırtıcı haberler Gicyie bıraktığımız haftanın sonun- da gene cuma sabahı, gazetelerin Üniversite muhabirlerin verdikleri haberler, şaşırtıcı oldu. Bâzılarına göre, bir gün önce yapılan İstanbul niversiteli ve İstanbul Teknik Üni- versitesi Senato toplantılarında 147'- ler meselesi görüşülmemişti. Bâzıla- rına göre ise müzakere edilmişti. İşin doğrusu, 147ler meselesinin ele alın- mış olduğuydu. Zaten 14lerin tabi- riyle "Üniversitelerde tasfiye bom- Fikret Narter Başı dertte bir adam bası"nın o patlatıldığından bu yana, İstanbulda, hayati 147ler meselesi- nin görüşülmediği Senato; toplantısı- na rastlanmamıştı. Aslına bakılırsa, yılan hikâyesi 147ler meselesinin kalın ketumiyet perdesine rağmen kesin hatlarla de- ğilse bile, yuvarlak olarak meçhul tarafı bu haftanın sonunda kalma- mıştı. 13 Kasım hareketinden sonra Ankara, İstanbul ve İzmirdeki Üni- versitelerin Rektörlerine onar gün arayla birincisi Devlet, Hükümet ve M.B.K. Başkanı babacan Orgeneral Cemal Gürselden, ikincisi Milli Eği- tim Bakanından -mahiyetleri iti- e Yk Aş riyle tıpatıp aynı- "şahsa mahsus" iki mektup gelmişti. Mektuplarda, Bedrettin Tuncelin Cumhuriyet gaze- tesine verdiği özel beyanata göre, “Evvelce affedilenlerden şimdi geri- ye dönmeleri istenenlerle, hâlen Üni- versitede olup Senatolarca görevleri- ne son verilmesi düşünülen öğretim üyelerinin tesbit edilerek en kısa za- manda bildirilmesi" istenmekteydi. Ancak mektuplar, ikinci bir tas- fiyeyi gerektirdiğinden, tedirgin Üni- versiteleri memnun etmedi. Evvelce Üniversiteden affedilenlerin çıkarıl- tiyle bahis konusu olamazdı. Çıkarıl- ma hususunda herhangi bir mütale- ada bulunabilmek için, sebeplerin bi- linmesi zaruriydi. Rektörler. Senatolaıyla başbaşa vererek uzun uzadıya düşünüp ta- şındıktan sonra, hem Gürsele, hem de Tuncele -gene "şahsa mahsus” ol- mak üzere (cevaplarını gönderdiler* Narter ile İstanbul Üniversitesi Rek- törü Hocaların Hocası Ord. Prof. Sıd- dık Sami Onarın Tuncele cevabi mek- tupları, geçtiğimiz haftanın ilk yan- sında postalandı. İnkılâp İdaresinin tezine antitez teşkil eden Ve gene ma- hiyeti itibarıyla tıpatıp aynı olan bi- rinci ve ikinci mektuplar, mealen şöyleydi: “Üniversite muhtariyetini zedeli- yen 114 sayılı kanun kaldırılmalı, bu suretle affedilen 147 öğretim üyesi vazifelerine dönmeli, bunlar hakkın- daki resmi evrak veya dosyalar ait oldukları Senatolara verilmeli hak- larındaki iddialar varit görülenler Üniversitelerin kendi organlarınca tasfiye edilmelidirler." M.B.K. ile Üniversiteler arasında- ki görüş farkının araya bir köprü in- şasına imkân bırakmıyacak kadar derin olduğu böylece tekrar anlaşıl- dı. Yalnız bir noktada benzerlik var- dı. O da çıbanbaşı 147ler meselesine parmak basmak lüzumunun taraflar- ca anlaşılmış olmasıydı, Noktai na- zarlar arasındaki mesafeyi kapatma- nın bir çâresi elbette bulunacaktı. .Ne vardı ki, Üniversiteler pazarlık kabul etmeğe niyetli olmadıkları gibi, tâvi- Kendilerini diyorlardı. İstanbul, mirdeki Üniversitelerin ittifaka var- dıkları davranışlarında herhangi bir değişiklik sezilmiyordu. Affedilenle- rin gerçekten kirli oldukları anlaşıl- madığı müddetçe sonuna kadar mü- cadele edilecekti. Aksi varit olursa da, içlerinde en yakın arkadaşları dar hi bulunsa, harekete geçmekte te- reddüt etmiyeceklerdi. AKİS 12 ARAALIK 1960