YURTTA OLUP BİTENLER bilden eve birkaç yüz metre kala in- miş ve elini cebine sokarak küçük bir kâğıt çıkarmıştı. Bir iki saniye yarlamış adamların tavrıyla yürüdü Birkaç adım atmamıştı ki, önünü iki genç adam kesti. Alican hakikater fena halde bozulmuştu. Genç adam- lar yabancı değillerdi. Ancak bu sa- atte buralarda olmaları doğrusu ga- ripti. Gazeteciler, bu derece gizli bir hâdiseyi acaba nereden haber almış- dı? Basın mensuplarından birisi sor- u: — Beyfendi nereye? Hikmet be- yin evineyse şuradan gideceksiniz." Alican soğukkanlılığım kaybetme- i — Hangi Hikmet bey? Yok ca- nım, bir dostuma gidiyordum şura- da." Sonra, gazetecilere sırtını çevirip yukarı doğru yürüdü. Arkasına hiç bakmıyordu, İki genç bir otomobile atladılar ve hâdise mahallinden ayrıl- dıkları intibaını vermek için de ekzo- zu bir güzel patlattılar. Maliye Ba- kam gidenleri bir elektrik direğini si- per alarak seyretti. Sonra aceleyle ge- ri dönüp Prof. Hikmet Belbezin kapı- sı çaldı. Ne çâre ki, köşeyi dönen gazeteciler hemen tamsiper yapmış, üstelik tele-objektifle Bakanın resmi- ni bir güzel çekmişlerdi. İlk adım urucular, Belbezin evinin zemin katındaki geniş salonda toplandı- lar. Salon stil möble ile döşenmişti. Yerde bir Isparta halısı, halının üze- rinde modern sehpalar yer alıyordu. Salonda. Cihat tren, Feridun Üstün, Dâniş Koper, Cahit Talaş, Münci Ka- i, Hikmet Belbez, Aydın Yalçm Ekinci ile Antalyalı iki genç avukat -Kılıçaslan önal ve İs- mail Hakkı Oğuz- oturuyorlardı. Sa- lonun bir köşesinde, eski bir coğrafya öğretmeni olan Faruk Caner, ellerini kavuşturmuş duruyordu. Eski Kara- yolları Umum Müdürü Orhan Mersin- li de toplantıda hazırdı. Alican içeri girince ayağa (o kalktılar ve. Bakam karşıladılar. Kendisine takılanlar ol- du. Maliye Bakanı, takılanlara: "— öyle diyorsunuz ama, evi dı- şardaki (o gazetecilerden öğrendim" edi. Toplantıda bulunanlar telâşlandı- — Gazeteciler mi?" Alican tatlı tatlı gülümsedi: "— Gazeteciler ya.. Ama merak etmeyin, atlattım onları" tçerdekiler biraz rahatladılar' ve bir kaçı "Bravo Alican" diye Mali Bakanını tebrik 8 Sarper otomobilinin içinden gazetecilere cevap veriyor çözüldü Muamma Girizgâha lüzum görülmeden me- sele ortaya atıldı. Yeni bir partinin kurulması gerekliydi. .'Bunu hemen hepsi, uzun zamandan beri kabul et- mişlerdi. Şimdi kollar sıvanmalı ve Kurucu Meclis çalışmalarına başlar e derhal faaliyete geçilmeliy- . O zamana kadar siyasi faaliyet için de izin çıkardı. Bunda hepsi hemfi- kirdiler. Belbez, yeni kurulacak par- tinin C.H.P. karşısında birinci dere- cede muhalefet partisi olacağı kanaa- tindeydi. C.H.P. seçimleri kazana- caktı. Ama yanında hiç değilse kuv- vetli bir parti muhalefeti bulunmalıy- dı. Profesör daha sonra bunu, AKİS'e verdiği kısa bir demeçte de belirtti ve: " — Bugün iktidara namzet ve ik- tidara gelecek olan en kuvvetli parti iye ettiler. muhakkak ki C.H.P.dir. Onun karşı- sında muhalafet olarak C.K.M.P. ka- lıyor. Yâni seçimi C.H.P. kazanacak, muhalefeti oOC.KM.P. . Biz parlâmentoda muhalefeti Bölükbaşı- ya mı bırakalım?" dedi. Belbez toplantıda aşağı yukarı aynı şeyleri savundu ve fikirlerini bu mihrak etrafında ifadeye çalıştı. Konuşmaların ikinci kısmım par- tiye verilecek ve Oo verilebilecek isin» teşkil etti. Fikirler muhtelifti. (Bir kısmı, ismin içinde "Demokrat" keli- mesinin bulunmasını faydalı buluyor- du. Eski Hürriyetçiler, "Hür" keli- mesinin de faydadan âri olmadığını belirtiyorlardı. "Hür Demokrat Par- ti" fena isim sayılmazdı. Ama pek de hoşa gitmedi. Zira küf kokuyordu. İki münfesih partinin âdeta devamıydı. İsim üzerinde fazla münakaşa e- dilmediNasıl olsa bir isim bulunur- AKİS 2 ARALIK 1960