DÜNYADA OLUP BİTENLER Nato Yol alan fikir ATO Kuvvetleri Başkumandanı General Norstad bundan bir müd- det önce NATO'nun müstakil bir vu- rucu atom kuvvetine sahip olması fikrini ortaya attığı zaman, bası si- yasi yorumoular bunun gerçekleşme- sini şüphe ile karşılamışlardı, Öyle ya, böyle bir kuvvetin kurulabilmesi için herşeyden önce A.B.D. nin NA- TO'ya atom silâhı vermeyi kabul et- mesi lazımdı, Halbuki Amerikan Kongresi -nedendir bilinmez- Sovyet- ler Birliği için artık bir Bir olmaktan uzak bulunan atom bilgisini Batılı dostlarıyla paylaşmaya şimdiye ka- dar bir türlü razı olmamıştı. Bu ba- kımdan, Amerikanın NATO'ya atom silâhları vermeye razı olması bekle- nemezdi. Halbuki geçen hafta içinde geli- şen olaylar NATO'nun çok geçmeden müstakil bir atam kuvvetine sahip olacağını gösteriyordu. Bir kere Pa- riste toplantı halinde olan NATO Parlâmanterler Konferansı, ilk ola- rak General Norstad tarafından ileri sürülen bu fikri hemen benimsemiş- ti. Konferansın Siyasi Komitesi tara- fından kabul edilen bir karar sure- tinde, NATO Daimi Konseyinin bu "âcil ve önemli" meseleyi dikkatle ele alması isteniyordu. Gene aynı karar suretindi belirtildiğine göre, Daimi Konsey bu kuvvetin nasıl ve hangi şartlar altında kullanılacağını da tes- pit etmeliydi. Şimdilik bu konudaki umumi temayül, General Norstad'ın da teklif ettiği gibi, müstakil atom kuvvetinin ancak onbeş üye devletin oy birliğiyle vereceği karar üzerine kullanılabilmesiydi. Başka bir deyiş- le, bu kuvvetin kullanılması konusun- da her üye devletin veto hakkı olacak tı. Ancak bu konudaki en önemli a- dım geçen hafta Pariste değü, Was- hington'da atılıyordu. New YorkTi- mes'de yayınlanan bir habere göre Amerikan Dışişleri ve Savunma Ba- kanlıkları, Norstad'ın fikrini benim- seyerek, meseleyi 16 Aralıkta başlı- yacak NATO Bakanlar Konseyi top- lantısına getirmeyi kararlaştırmışlar- 1. Gene aynı haberde Amerikan Kongresinin de artık atom sırrını Av- rupalı müttefikleri ile paylaşmak za- manının geldiğine kanaat getirmiş olduğu söyleniyordu. Böyle olunca, NATO'nun atom kuvvetine sahip ol- ması bir gün meselesi gibi görünü- yordu. 28 Louis Joxe Başı dertte bir adam Cezayir Sonu şüpheli plân NE York'ta Birleşmiş Milletler Ge- ne Kurulunun Cezayir meselesini görüşmeye hazırlandığı günlerde, Pa- riste de Fransız Devlet Başkanının çevresinde, Cezayire verilecek yeni statünün anahatları o hazırlanıyordu. Bundan birkaç hafta öncesine kadar üzeri bir sır perdesi ile örtülü olan yeni statü, artık yavaş yavaş bu per- deden kurtulmaya başlamıştı. De Ga- ulle aslında bir değil, ne kadar aralık- lı olacağı şimdiden bilinmeyen iki re- ferandum yapmayı düşünüyordu. DORTOR MEMNUNE ABUR Dahiliye Mütehassısı Kızılay Sakarya Caddesi No. 5 Kat 1 deki muayenehanesinde her gün saat 13'ten itibaren hastlarını kabul eder Birinci referandum Ocak ayının ilk yarısında Fransa ile Cezayirde yapılacak ve her iki ülkenin halkın- dan da, kendi hükümeti, müesseseleri ve kanunları olan, fakat iktisadi, as- keri ve teknik bakımdan Fransaya bağlı kalacak bir "Cezayirli Cezayir" fikrini benimseyip (benimsemedikleri sorulacaktı. Başkan De Gaulle geçen hafta bu birinci referandumun hazır- lığına girişiyor, bu arada kabineye bir Cezayir İşleri Bakanı, Cezayire de yeni bir hükümet temsilcisi tayin e» diyordu. De Gaulle Cezayir İşleri Ba- kanlığını en güvendiği çalışma arka- daşlarından biri olan Louis Joxe'a vermişti. Joxe bu göreve getirilmeden önce Debre kabinesinde Milli Eğitim Bakanı olarak çalışıyordu. Yeni Ce- zayir hükümet temsilciliğine ise Jean Merin tâyin edilmişti. Fransız halkının hâlâ büyük bir çoğunlukla De Gaulle'ü tuttuğuna Şüphe yoktu. Bu bakımdan yapılacak ilk referandumda Fransız halkının De Gaulle plânını tasvip etmesi kim- seyi şaşırtmıyacakti. Asıl güçlük, ne zaman yapılacağı, bilinmeyen ikinci referandum sırasında çıkacaktı. Do Gaulle bu ikinci referandumun yapıl- masını Cezayirde barışın kurulması- na bağlıyor muydu, yoksa bu düşün- cesinden artık vazgeçmiş miydi, bu- rası belli değildi, makat belli edan, bu ikinci referandumun yalnız Cezayirde yapılacağı ve referandum sırasında, De Gaulle'ün 1959 Eylülünde de Söz verdiği gibi, Cezayir halkından ba- Şımsızlık mı, Fransa ile iş birliği mi, yoksa doğrudan doğruya birleşme mi istediği sorulacağıydı. De Gaulle'ün iki safhalı yeni plânı ilk bakışta akla uygun gelmiyor de- ğildi. Fakat biraz yakından incelenin- ce, Generalin iki noktayı gözden ka- çırdığı anlaşılıyordu. Gözden kaçan ilk nokta Fransız ordusunun duru- muydu. Fransız ordusunun Hindiçini- den sonra Cezayirde yeni bir bozguna uğramak istemediği, bu meseleyle en uzaktan ilgilenenler (tarafından bile biliniyordu. ilk referandum sonunda kurulacak "Cezayirli Cezayir", Fran- sız sağcıları tarafından Cezayirin Fransa ile bağlarım kesmeye doğru atılmış ilk adım olarak karşılanmıştı ve bunlar, Cezayiri her ne pahasına olursa olsun elde tutmak amacıyla, kendileri gibi düşünen ordunun ida- reyi ele alması için kışkırtma yapı- yorlardı. De Gaulle Cezayir meselesi- nin çözümünü böyle uzun vadeli plan- lara bağladıkça basan şansım azaltı- yordu AKİS, 2 ARALIK 1960