Haftanın İçinden Bir Meclis Kuruluyor Uzun bir hikâyenin sonuna yaklaşmış bulunuyoruz. Kurucu Meclisle alâkalı Geçici Anayasa öntasarısı bugünlerde M.B.K. nde görüşülüp kati şeklini alacak ve kanunlaşacaktır. Feyzioğlu Komitesi tarafından hazır- nan metnin 35. maddesi değiştirilmezse kanunun yayı- mından sonraki yirmibirinci günde, Ankarada, T.B.M. M. binasında Temsilciler Meclisi saat 15'te en yaşlı üye- nin başkanlığında, bir davete hacet bulunmaksızın, kendiliğinden toplanacaktır. Temsilciler Meclisiyle bir- likte Kurucu Meclisi teşkil eden M.B.K. zaten hazır ol- duğuna güre, sistem derhal işlemeye başlayacaktır. M.B.K. nin yanında bir Meclisin bulunması fikri yeni değildir. Memleket idaresini Türk Silâhlı Kuvvet- lerine niyabeten omuzlamış bulunan M.B.K. bundan ay- larca evvel, sivillerden müteşekkil bir Meclisin kendi- sine yardımcı olması fikrini uygun bulmuş ve bunun hazırlıklarına o tarihlerde başlanmıştı. Ancak yaz son- larındaki durum ve şartlarla bugünkü durum ve şart- lar birbirlerine hiç benzemediğinden bir Meclis lafı ilk ortaya atıldığında düşünülen teşekkülle şimdi hatı- ra gelen heyet arasında büyük farklar mevcuttur. Bu, son derece tabii bir husustur. Şimdi, idealin ne olduğunu hatırlatmakta fayda vardır. İdeal şuydu: M.B.K. kudreti elinde tutsun, onun yanında bir Meclis fikir forumu vazifesi gürerek mese- lelerin açıklanmasına imkân sağlasın, memleketin par- tili, partisiz en mümtaz evlâtları bu Danışma Kurulun- da yer alıp fikirlerini söylesinler, Anayasa böyle bir çalışma sonucunda referanduma arzedilerek kabul e- dilsin, Seçim Kanunu hazırlansın ve serbest seçime gi- dilerek 2. Cumhuriyetin ilk iktidarı millet tarafından tâyin olunsun. Ancak bugün, bilhassa 14 M.B.K. üye- sinin yol açtığı hâdiseler fazla vakit kaybına cevaz vermemektedir. Ayrıca, ince eleyip sık dokumanın, ki- tabeliğe kapılmanın, teori dünyasında yaşayan pren- sipleri bir mutlak emir sayıp herşeyi ona bağlamanın ne zamanıdır, ne de bunun bir faydası mevcuttur. Kud- ret mevkiinin insanları ne hale sokacağı hiç bilinmedi- ğinden, yapılacak en iyi iş demokratik sistemi bir an evvel kurmak ve mekanizmayı, ağır aksak da olsa iş- letmeye çalışmaktır. Demek istenilen, M.B.K. nin yanında, onunla bir- likte memleketi idare edecek olan heyetin bir Danışma Meclisi olması fikri çoktan terkedilmiş, hayaller ta- hakkuk etmediğine ve beşerin icapları kendilerini beş- buçuk ayda hissettirdiklerine göre meseleleri başka yönlerden ele almak şart hale gelmiştir. Bu zaruret ay- nı zamanda düşünülen Meclisin tek dereceli seçimle gel- mesi ihtimalini de ortadan kaldırmaktadır. Feyzioğlu Komisyonunun, bu Meclisin seçim yoluyla gelmesindeki faydan m, gecikmelerden doğacak zararlara nisbeten hafif bulunduğu yolundaki inancına iştirak etmemek imkânsızdır. Demek oluyor ki Meclisin bir Danışma Meclisi sayılmaması ve tek dereceli seçime gidilmeme- si ilk anda beliren hususiyetlerdir. Zaten tek dereceli seçimin bir başka ve mühim mahzuru daha vardır. Mil- let iradesiyle gelecek heyet mutlak hâkim bulunacağı- na göre, onun yanında bir İhtilâl komitesine yer kalma- yacaktır. Halbuki, gene Feyzioğlu Komisyonunun be- lirttiği gibi M.B.K. İnkılâbın hemen akabinde yayınla- dığı bir tebliğde iktidarı, Anayasa hazırlandıktan sonra yapılacak bir serbest seçimle işbaşına gelecek teşekkü- AKİS, 2 ARALIK 1960 Metin TOKER le devredeceğini bildirmiştir. Tek dereceli seçimi, bu ba- kımdan da Anayasanın kabulünden öne almak müm- kün değildir. Üstelik, pek basit bir hesabın seçimle ge- lecek Meclisin sırf teşekkül tarzı dolayısıyla 2. Cumhu- riyetin kurulmasını geciktireceğini göstermemesine im- kân yoktur. Halbuki sayın İnönünün İnkılâbın üçüncü ayına yaklaşıldığı sırada dediği gibi "seçimlerin bir an önce yapılmasında sayısız milli menfaat vardır” ve bu lüzum bugün her zamankinden âcil haldedir. Gerçi, bu Meclisin kurulmasını sakat göstermeye çalışanlar, mille- te müracaatın şampiyonluğunu yapanlar vardır ve maa- lesef onlar teori halindeki Demokrasinin prensipleri arkasına sığınmışlardır ama, 1960 Türkiyesinde bir se- çimin yapılabileceği öylesine inanılmaz şeydir ki bu yolun tutulmasını isteyenleri "maksatlı" saymak ko- laylıkla mümkündür. O bakımdan, tasarı M.B.K. önüne geldiğinde sayın üyelerin hiç kimsenin göz yaşına bak- maksızın, memleket menfaati neyi gerektiriyorsa biz- zat karar vermek suretiyle bir hükme varmaları, yapa- cakları en büyük hizmettir. Tasarının bir hususiyeti, siyasi parti temsilcileri- nin ve siyasi parti mensuplarının artık memleket hiz- metinde çalışmalarına bir mâni bulunmadığının açık- lanması olacaktır. Bu yasağın niçin konulduğunu, doğ- rusu istenilirse anlamak zordur. Olan olmuştur. Ama, Kurucu Meclisle birlikte açılan devir dünya tarihinde eşi görülmemiş bir devir olarak anılacaktır. Bunlar gözönünde tutulursa Hükümetin, partilere ayrılmış kontenjanda niçin bir kısıntı yapmak arzusunu benim- semiş bulunduğunu anlamak zordur. Teni Meclise baş- lıca iki vazife veriliyor. Bunlardan biri Anayasayı, di- geri Seçim Kanununu hazırlamak, birinciyi bir refe- randuma arzedilebilecek hale getirmektir. Bu çalışmalar esnasında tecrübeleri geniş siyaset adamlarının bulun- ması, en azından pratik fikir söylemeleri tutulan,yola ışık saçacak, canlı metinlerin hazırlanmasına vesile sağlayacaktır. Zira İstanbulda, kapalı, kapılar arkasın- da yapılan çalışmalar sonunda hazırlanan metnin bir hukuk şaheseri de olsa çok tâdil görmesi lüzumu orta- dadır. Daha ziyade kitabi kalarak hazırlanmış tasarı siyaset adamlarıyla istişareler sonunda memleket rea- litelerine uygun hale getirilirse tabii daha büyük fayda sağlayacaktır. Onar Tasarısı üzerinde durmak için va- kit henüz erkendir. Ama ne olsa, bunun, icrayı işlemez hale getirecek bütün frenleri sıktığı ve bunların gevşe- tilmesine kat'i lüzum bulunması bir hakikat olarak or- tadadır. Meclise bol sayıda girecek siyaset adandan, resmi sıfat taşımamakla beraber hem Anayasayı, hem de Seçim Kanununu ihtiyaca en uygun hale sokmakta büyük fayda vereceklerdir. M-B.K. nden istenilecek olan şey elini çabuk tut- masından ibarettir. Dikkatle tetkik olunduğu takdirde, belki fazla elâstiki tarafları bir tarafa bırakılırsa Feyzi- oğlu tasarısının çok makbul, aynı nisbette mâkul esas- lar ihtiva ettiği görülecektir. Bunun hemen aynen ka- bulü büyük mahzur taşımayacaktır. Bundan sonra, partilerin kontenjanının dağıtılması biraz gürültüye yol bile açsa M.B.K. nin sayın üyeleri bu dağıtımı elbet- te partilerin memleket içindeki kudretlerini, prestijle- rini gözönünde tutarak yapacaklar, kuru gürültüye, âdetleri veçhile, gene pabuç bırakmayacaklardır.