Ertesi gün Basın mensuplarının bıyık altından gülerek yâd edecekleri bu alâka çekici mülakat, kısa boylu, saçları beyazlaşmış Kızıloğlunun, kar şısındaki uzun boylu Bölükbaşıya e- lindeki şampanya obardağım uzata- rak: — Şayet sizin gibi politikacılar- da eskilerin yaptıklarını görür veya müşahede edersek, bir Yassıada, bir Heybeliada veya bir bilmem ne adada ha hazırlamamı» lâzım gelecek. Bu- nu hazırlarız, hiç merak etmeyin" şeklindeki hitabı ile başladı. Uzun boylu adam smokin giymiş- ti -salonda tek smokinli adamdı-. O da elindeki şampanya bardağını ileri uzatarak ve meşhur "müsaade buy- run"larmdan birini çekerek sözü al- dı: "— Şayet siz bunun böyle olaca- ğını ümit ediyorsanız yanılıyorsunuz ve kötü itham ediyorsunuz" diye ce- vap verdi. Kızıloğlu sordu: — Siz bugünkü tebliği okudunuz mu Bölükbaşı?" Bölükbaşı tebliğden bihaberdi. Ne olduğunu sordu. Bahis konusu teb- liğ siyasi faaliyetin menedilmiş oldu- gunu hatırlatan tebliğdi. Kızıloğlu: "— Okumadınız veya duymadınız - sa, bir parti liderine yapmamışsınız. başlıklarım okuyorum" deyince, Bö- lükbaşı bir hayli obozuklu ve nükte yapmayı bile düşünmeden cevap ver- di: " —Yarın dosya halinde önüme getirirler!" — Ama yarın geç olacak. Siz hâ- diseleri pek geriden takip ediyorsu- nuz Bölükbaşı' C.K.M.P. Genel Başkam biraz da- ha bozuldu. Savunma sadedinde: "— Siz bir parti liderini, öğle a- jansını dinlemediğinden dolayı itham ediyorsunuz,." diye başladı. Kızıloğlu, Bölükbaşının lâfını kes- Sözüne başlamadan biraz geri çe- kilmiş hafifçe gülümsemişti: — Öyleyse akşamı dinleyin.." Gülüşmeler arasında, söz burada bırakıldı. Kızıloğlu hafif içkiliydi ve neşesi oyerindeydi. o Bölükbaşıya iyi bir matematioyen olduğunu söyledi. Bunları fransızca söylemiş ve Bölük- başı fransızca cevap vermişti., İş tek- rar türkçeye intikal edince, Kızıloğ- lu: — Meseleyi bir matematisyen gi- bi halletmek lâzım (Bölükbaşı İşte sizin gibi yılların yoğurduğu kurt po- litikacılara meydanı bırakacağız Görelim o zaman" dedi. Bölükbaşı elindeki şampanya ka- dehini iki yana sallıyarak -bu arada AKİS. 2 ARALIK 1960 bir kısmım da yere döktü- cevaba yel- tendi: "— Gazetelerden okuduğuma gö- re, sizi yakında karşımızda görece- giz. Yeni bir parti kurucuları arasın- daymışsınız" diye gülümsedi. Kızıloğlu şiddetle itiraz etti: — Bizim parti kuracağımızı kim söylemiş? Bunu ortaya atıp avunma- yın. Biz ortadan, pek yakında çekile- ceğiz. Esasen tesadüfün getirdiği in- sanlarız. İhtilal, (bilirsiniz tesadüf- tür". Bölükbaşı fazla dayanamadı. Kı- Zıloğlunun lâfını kesti: z unutmayın ki ihtilâl- ler, tesadiilerin geride bıraktığı kıy- metleri ortaya çıkarırlar, siz de bun- lardan birisiniz" Bölükbaşı Ters Kızıloğlu gülümsedi. Elindeki bar- daktan bir yudum daha içti. Konuş- mak için davrandı ama, bu sırada eşi gelmiş, bir yere daha davetli olduk- larını söylemişti. e İçişleri (Bakanını kolundan tuttu ve kapıya doğru gö- türdü. İçişleri Bakanının bahsettiği teb- liğ o gün yayınlanmıştı. Tebliğde si- yasi faaliyetin halen yasak olduğu belirtildikten sonra, bir de taş atılı- yordu: "Bu arada, hiçbir resmi mü- racaat ve müsaadeye dayanmadan şahısları ve adları etrafında basında yayın yaptırarak kendilerini yeni bir partinin kurucuları olarak umumi ef- kâra takdim etmek gayretinde bulu- nanlar da müşahede edilmektedir." YURTTA OLUP BİTENLER Ama "Belbez toplantısı"nın orga- nizatörleri ve basma o aksettiricileri bundan pek fazla alınmadılar. Bu sı- lığıyla şu inanılmaz satırları yazı- yordu: "Kendilerini muayyen hesaplara göre hazırlamış, kuvvet konbinezon- ları içinde kendileri için belirli bir yol çizmiş kimseler, ilk plânlarım e- sasından bozacak olan yeni bir adım karşısında, hiç şüphesiz rahatsız o- lacaklardır. Bunun için, insiyaki bir karşı koymayla bu teşebbüsü baltala- mak için ellerinden gelen herşeyi ya- pacaklardır. Geçenlerde bir partili- nin hususi olarak söylediği gibi,' "bu işe katılanları ya çevirmeye çalışa- Kızıloğlu orantı cağız; çeviremezsek tezviratımızı dü- şüneceğiz" demesi gibi, şimdiye ka- dar Türk politikasında denenmiş olan yıkma ve yıpratma teşebbüslerine ge- niş şekilde müracaat edilecektir". Başarısızlığın mucip sebebi, gene hazırdı ve bu bir defa daha C.H.P idi! İşte buna, kimse gülmekten kendini alamadı. Kurucu Meclis 2. Cumhuriyetin eşiğinde A damın konuşması alışılan konuş- malardan değildi, Elleriyle bol ha- reket yapıyor o hafifçe kırlaşmış gür kaşlarını yukarı (o kaldırıyor ve keli- meleri dolu dolu söylüyordu. R harf- 13