YURTTA OLUP BİTENLER lerine hızlı basmakta,, bazı sesli. hare- Elbisesinin üzer çizgiler vardı. Bordo rengi itinayla bağlanmıştı ama, gelişigüzel bağlanıvermiş intibaını veriyordu. A- damın her halinden "babacanlık" ak- maktaydı. Bir elini sağ cebine nuştu: soktu ve ko- Yahu, ne insan bunlar.. Ben tanımam etmem ama, Feyzioğlu da bir adam herhalde. Kimse kimseyi profesör yapmaz. Boşuna profesör Ol- madı ya, bu adam. Çalışmış çabala- mış, bir Anayasa yapmış işte. Dinliyenler gülüştüler. Babacan ta- vırı adamı dinlemeğe doyamıyorlar- fit Son derece hoşsohbetti. Devam et- ti: "- Ne lüzum var partilerin kon- tenjanım indirmeğe? Bildiği bir şey var ki öyle koymuş işte.. Allah Allah, dertsiz başımıza dert açıyoruz." Resmini çekmek muhabirine: "- Dur be kardeşim. o Çekersiniz çekersiniz resmi, bir tane Madanoğlu - na götürelim demezsiniz!" diye ta- ıldı Elini cebinden çıkarmış, ileri doğ- ru uzatmıştı. Devam etti: - Sonra, nedir o yahu? Gaze- teye en Çirkin resimlerimizi korsunuz. N'aaptık biz size yâ isteyen bir foto Bir gazeteci: Paşam, siz kendiniz galışıklerımız” demeğe çalıştı. Gür kaşlarım yukarı kaldırıp, al- nım buruşturan adam, gülümsiyerek ie Gti ıra şimdi bunları... Biz biliriz. kendimizi." âdise, geride (o bıraktığımız haf- tanın sonunda bir gün, Başbakanlık binasının merdivenleri önünde cere- yan ediyordu. Kalın kaşlı babacan a- dam General Cemal Madanoğluydu. İhtilâlin 2 numaralı adamı olan ve şimdiye kadar ismi hiç mi hiç duyul- mayan, isminin duyulmasından da zi- yadesiyle çekinen General, Bakanlar Kurulunun mahdut Bakanlı toplantı- sında Kurucu Meclis hakkında yapı- i. Onla- ilerlettiği basın men- suplarıyla durmuş, sohbet ediyordu. Ankara Kumandam ve Milli Birlik Madanoğlu, Meclis Anaya- Esasen tez- Komitesi üyesi General son günlerde Kurucu sasına merak sarmıştı. canlı General, her şeyi letmek, en kısa yoldan hedefe varmak gibi hasletlere sahipti. Daha İhtilâlin başında, bir iki ay içinde Meclis teş- kilini arzulamış, ancak işin içine gi- askerce hal- General Madanoğlu Başbakanlığın önünde gazetecilerle Hasbihalin o faydalısı rince bunun öyle kolay bir mesele ol- madığım anlayıp, yakınlarına: "— Yahu, a yapmak yürüt- mekten zormuş" demişti Generalin Gndişelerinieii biri de Kurucu Meclis hakkında hazırlatılan kal- kanlar Kurulunun incelemesi ortaya yeni bir mesele çıkarmıştı. Kurul, doğrusu istenirse, partilere ayrılan kontenjanı çok buluyordu. Ancak Milli Birlik Komitesi, Bakanlar Ku- ruluyla aynı fikirde değildi. Komite, partilere ayrılan kontenjanı uygun bulmuş ve meseleyi © şekilde mütale- ayı doğru görmüştü İşte bundandır ki Bakanlar Kuru- luyla Komite arasında bir fikir ayrı- lığı başgösterdi. Haftanın içinde, b fikir ayrılığı âdeta bir ihtilâf halini ayak üstü yapılır ortada bir ihtilâf hem mevcuttu, hem de değildi. Gerçi Ka- binenin çoğunluğu -dikkat, çoğunlu- gu- kontenjanı fazla bulmuş ve indir- me yapmanın doğru olacağını savun- muştu. Hattâ bu hususta fikrini açık- ça belirtmişti. Ama bu demek değil- di ki Anayasa Komisyonunun hazır- ladığı öntasarı değişecek, illâ da Ba- kanların dediği olacak. İş, gene Ko- mitenin istek ve arzusuna kalıyordu. İşte bu bakımdan hâdiseye bir ihtilâl denemezdi. Zira bir tarafın itiraz et- meğe gücü yoktu. Nitekim haftanın başında birgün A.A. vasıtasıyla ya- yınlanan tebliğ, Komite ve Hükümet arasında bir ihtilâf olmadığını belirt- ti. Ortada mesele diye bir şey ara- mak, saman dağında iğne aramak de- mekti aldı. Aslında, İşte Madanoğlu geçen haftanın Bakanlar AKİS, 2 ARALIK 1960 sonunda Kurulunun top-