YURTTA OLUP BİTENLER bir ses buldu. Telefonda Dışişleri ba- kanlığı Özel Kaleminde çalışan genç bir hariciyeci vardı. Adı Tanjuydu ve bir ricada bulunuyordu. Rica, 10 ki- şilik meşrubat ve yiyecek ufak tefek şeyin Dışişleri bakanlığına getirilme- siydi. Hidayet -Klüp 47'nin mahir ve sevimli, kibar sahibi- evvelâ durakla- dı. Bir gün ewel aynı şeyler Ticaret bakanlığınca istenmişti. Belki ayrı ayrı toplantılardı, ama bir kere sor- mayı doğru buldu. Nitekim sorduğu iyi olmuş, bir yığın masraf tan kurtul- muştu. Zira iki toplantının aynı oldu- gu, sâdece yerinin değiştiği kendisine bildirildi. Centilmen hariciyeci teşek- kür ederek telefonu kapadı. Klüp 47'de ısmarlananlar hazırla- nırken Sarperin odasında altı Bakan sohbetin koyusuna dalmış, memleket meselelerini enine boyuna, ama bir sohbet havası içinde tartışıyorlardı. İçerde Kızıloğlu, Sarper, Aşkın, Bay- dur, Ulay ve Özdilek vardı. Beklenen, Alicandı. Alican, diğerlerine nazaran biraz geç kaldı. Ak saçlı Bakanın otomobili Başbakanlığın omerdivenleri önünde durduğunda saatler 10.05'ti. Alican, malüm şişkin çantası kolunun altın- da, otomobilden indi. Karşısında ga- zetecileri görürce gülümsedi. Başıy- a, "Gene ne var?" der gibi bir işaret yaptı. Ağır adımlarla ve konuşmadan merdivenleri çıktı, sola döndü, kendi- sini bekliyenlerin bulundukları oda- nın e geldi. İçeri girerken, Sarp — 000 Ekrem bey.." diye güle- rek bulunduğu yerden kalktı ve son- ra ille etti: — Dün gece ço Mi atlatama- mışsmız. Yakalanmışsın Kapı kapanırken, Alican oturmak üzereydi. Bseklenmeyen misafir aatler ilerliyor, içerdeki sohbet a- damakıllı koyulaşı yordu. Konu bir gece evvelki konuydu. Yeni parti kurulacak ve faaliyete geçecekti. Bu- nun zamanı, şekli ve memlekette ya- ratacağı reaksiyon üzerinde durulu- yordu. İşte bu sırada, gazetecilerin beklemedikleri bir (o misafir (o Başba- kanlığın merdivenleri önünde belirdi. Gelen, Ankara Kumandam General Madanoğluydu. Koyu çizgili elbisesi içine bu defa iyi kolalanmış beyaz bir gömlek giymişti. Kravatını gene ka- im bağlamıştı. Gazetecilere yakalan- madan merdivenleri süratle çıktı ve hiç duraklamadan Sarperin odasına girdi, boş bulduğu bir koltuğa oturdu. Yanında Fethi Aşkın vardı. Karşısına Sarper ve Kızıloğlu düşüyordu. Soh- betin şekli değişmişti. Şimdi hakika- ten Kurucu Meclisteki partilere ayrı- 10 lan kontenjan meselesi üzerinde du- ruluyor, bir de illerden gelecek temsil- cilerin seçiminin nasıl yapılması ge- rektiği tartışılıyordu. Madanoğlu ko- nuyu merakla takip ediyordu. Esa- sen, arap saçına dönen işlerin bir an önce yoluna girmesi için mümkün o- lanı yapmayı aklına koymuş ve bunun için gelmişti. Bir buçuk saate yakın, bu mesele' görüşüldü. Fakat General Madanoğlunun cam sıkılmıştı. Bâzı meselelerin hallinin güçleştirilmesini intaç edecek fikirlerin (oserdedilmesi Generali üzmüştü. Ama işin, bilmedi- ği tarafını kavramak için toplantıyı terketmedi. Böylece, Sarperin odasın- daki küçük kokteyl partiye Madan- oğlu da iştirak etmiş oldu. Saat yarıma. yaklaşmıştı. Başba- kanlığın kapısı önünde bir taksi dur- du. İçinden iki garson atladı ve oto- mobilin obagajını açtılar. (o Bagajdan neler çıkacak diye bakan meraklılar, birden gözlerine oinanamadılar. Ba- gajdan çıkanlar, viski (o şişeleriydi! Hem de yarım kasaya-yakındı. Aman Allahım, toplantıda viski mi içilecek- ti? Yoksa bunlar Bakanlığın başka bir bölümüne mi gidiyordu? Ama so- rulan suallere alman cevap, getirilen- lerin Sarper hesabına -şahsi hesabı- na- getirildiği ve onun misafirlerini ağırlamak için hazırlandığıydı. Kapı- Aydın Yalçın Heybedeki ümitler da bekleşen gazeteciler manalı mana- lı bakıştılar. Bu arada meşhur Kudre- tin foto muhabiri de ganimetini yağ- maya başladı ve durmadan deklânşö- re basıp bol bol resim çekti. İki gar- son, yiyecekleri -bunlar salamlı, hav- yarlı, peynirli küçük kanapelerdi- ve içkileri içeri taşımağa koyuldular. Bu sırada güzel bir tesadüf, viski şişele- rinin içindekilerin portakal suyu ol- duğunu meydana çıkardı. Meraklılar bunu anlayınca rahatladılar. Ama meşhur Kudret gazetesinin esraren- giz muhabirleri, işin içyüzünü anla- madan ortadan kaybolmuşlardı. Bun- dan dolayıdır ki ertesi gün Kudretin birinci sayfasında özene bezene islen- miş bir resim, havyarlı o sandviçlerle viski şişelerinin Başbakanlık binasına girişini gösteriyordu! Halbuki Klüp 47'nin faturası sâdece 15 lira 40 ku- TUŞİU. Garsonlar içecek ve (yiyecekleri bıraktılar. Sâdece havyarlı kanapeler refüze edilmiş, içerdekilerin havyar- dan fazla hoşlanmadıkları gerekçe- siyle geri gönderilmişti. Bir taraftan konuşma devam e- derken, bir taraftan da küçük ve iti- nayla hazırlanmış kanapeler atıştırıl- dı. Portakal suları içildi ve gene ko- nuşuldu. Bakanların ekserisi partile- re ayrılan 70 kişilik kontenjanın faz- la olduğu fikrindeydi. Ancak, Milli Birlik Komitesinin aynı fikirde olma- dığı General Madanoğlunun sözlerin- den anlaşıldı. Anayasa iyiydi ve kon- tenjan isabetli ayrılmıştı. Ece, iş böy- le olunca Bakan beylere sâdece ve sâ- dece "ne yapalım?" demek düşecek- yaptılar ve büyük a halletmesine karar verdiler Daha sonra söz, il temsilcilerinin seçimine geldi. Yem partinin kurucu- ları durumunda olan Bakanlardan bir kısmı, il temsilcilerinin seçimi husu- sunda enteresan fikirlere (sahiptiler. Bunların, Valiler tarafından ve Ana- a m nüfus kesafeti mik- tarın seçilmesini ve (Meclise gönderilmesini istiyorlardı Bu minval üzere devam eden ko- nuşmalar bir ara döndü dolaştı, kurulacak partiye intikal etti. le yeni kurulacak parti meselesi olun- ca, Aşkının yanında koltuğuna yas- lanmış olan Madanoğlu her zamanki samimiyetiyle: Benim bu işlere aklım ermez. Kuruluyormuş galiba, ha? Hayırlı ol- sun memleket için" em ve ayağa kalkarak müsaade iste Bakanlar Generali şi tanıdıkla- rından, ısrar etmediler. Zaten 1srar- da fayda yoktu, yeni partinin kuruluş hazırlığıyla ilgili konuşmalar Madan- ". AKİS, 2 ARALIK 1960