"— Aman beyefendi, bari hapis olmasın! Yâni, çok çektik'te bu ha- pisten" dedi. Başım Yıldızdan çevi- rip etrafına baktığında çok şaşırdı. Daha doğrusu kendisine şaşkın göz- lerle bakan "hakiki çilekeşler"le kar- şılaştı. Son derece bozuldu ve sözünü tashih etti: .' "— Yani, Kanun hakkın yeni basın kanunu bazı taraftarıyla, basın üzerindeki yükü kaldırmıştı. Ama bâzı noktaları vardı ki buna in- sanın inanası gelmemekte, ister istemez gözlerini geriye çevirmektey- di. 5680 sayılı kanun ele alınmış ve ne şiş yansın ne kebap kabilinden bir tadilata tâbi tutulmuştu. Tabii kanun teklifinin en dikkatli okuyucuları ba- sın mensupları oldu. arkadaşlar!" da Bütün gözler, hemen kanunun ce- zai hükümlerine yöneldi. Henüz ge- rekçesi belli olmayan kanun teklifinin hukuki ıstılahları arasından hapis ce- zalarının kaldırıldığı veya azaltıldığı gibi bir mâna çıkarılıyordu. Ne var ki, bu sadre şifa verecek yeterlikte değil di. Kanun 5680 sayılı basın kanunu- nun bir tadilinden ibaretti. Birçok kı- sımları aynen alınmış, yalnız cevap ve tekzip hakkım derpiş eden meşhur 19. madde bâzı değişikliklere tâbi tu- tulmakla yetinilmişti. Ancak bu deği- şiklikler pek hayra olmamıştı. Evve- lâ cevap ve tekzip hakkının suiistima- linden mütevellit bâzı anlaşmazlıkla- rın mahkemeye intikaliyle Damokle- sin kılıcı tekrar yazı işleri müdürleri- nin tepesine asılıyor, hattâ kılıcın as- kısı biraz daha kısa tutuluyordu: Bir defa yeni kanun, tekzibi neşretme- menin cezasını bir aydan altı aya ka- dar hapis cezasına çıkarmakla 27 Mayıs İnkılâbım müteakip verilen bir sözün nakzı mânasını taşıyordu. Sa- kıt İktidarın meşhur Ankara Hiltonu yeni müşteriler için hazırlanabilirdi. Gerçi kanunun 19. madde mündere- catına ilâve edilen Sulh Ceza Hâkimi- nin yayın kararma Asliye Ceza Hâ- kimliği oOnezdinde itiraz hakkının mevcut olması bir emniyet supabı telâkki edildi. Fakat bu supap hava kaçırmağa son derece müsaitti. İşte bütün bunlar, haftanın başın- daki salı günü kanunlaşan ve çar- şamba günü basına açıklanan tasarı- nın beklenen sevinci yaratmamasına sebep oldu. Kanun emniyet verici bâ- zı hususlardan omahrumdu. Tabii bunda cefakâr basın mensuplarının hisleri de rol oynamıyor değildi. Ta- sarıyı okur okumaz pek çok gazeteci beklenenin bu olmadığında ittifak et- tiler. Anlaşılan Ahmet o Yıldızın da ifade ettiği gibi gelecek iktidarların bedduasını almamak nazariyesi esas tutulmuştu. Tabii bunda ne derece AKİS, 2 ARALIK 1960 isabet fardı, orası sonra anlaşılacak- ti. İspat hakkı Besin mensuplarına verilen ikinci kanun teklifi ispat hakkı ile ilgi- liydi. Bu uzun zamandır üzerinde du- rulan. İspat Hakkı mı, İsmail Hakkı mı, probleminin hallini derpiş ediyor- İspat Hakkının ihyası hakkında kanun teklifi başlığım taşıyan teklif tamamen Türk Ceza Kanununun mer' ihükümlerinin ihyasından ibaretti. Kanunla dâva hallediliyor gibi görü- nüyorsa da pek çok pürüzlü noktalar, ileride pek çok meselenin ortaya çık- masına sebep olacak gibi görünüyor- du. BASIN namıyacağına göre gazeteci Hiltonun ranzalarında gününün dolmasını bek- liyecek ve çıktıktan sonra kendisine "affedersin yanlışlık olmuş" mu de- nilecekti? . Yayım yapan ve ispat edemiyen için para cezaları ağırdı. Bununla, dikkatli davranılması âdeta ihtar e- diliyordu. İşte haftanın ortasında basın mensuplarını düşündüren ikinci bir mesele de bu oldu. Damoklesin kılıcı bir türlü kınına girmiyordu. Üstelik gün geçtikçe başlarına yaklaşıyordu Toplantıda her iki kanunun izahı nı yapan Yıldız bir ara: — Biz işin namusunu temizlemek istedik ve temizledik" dedi. Yeni ik km Ankara Merkez Cezaevi Gene yol görünüyor Bir kere, gazeteciye tanınan delil- leri serdetnıe ozamanı pek kısaydı. Gazeteci delillerini 15 gün içinde to- parlayıp C. Savcılığına o verecekti. Bunlar beş gün içinde şikâyetçiye tebliğ edilecekti. Sonra duruşma sü- ratle başlıyacak ve en kısa zamanda bitirilecekti. Bununla işin sürünce- mede kalmaması, böylece tarafların daha fazla zarar görmemesi düşü- nülmüştü. Gelgelelim dâva süratle bi- tirildikten sonra, gazetecinin eline işn tam manasıyla meydana çıkma- zım sağlıyacak bir delil veya vesika geçtiyse ve bunu ibraz etmek isterse ne olacaktı. Dâvaya yeniden başlar- kanunla bunu temin ettikler! iddia- sındaydı. ar ki, genç Yarbay birazcık ey İki kanun namusu ta- mamı tamamına temizlemeğe kâfi gelmemiş, ancak, keseledikten son- ra sabunlu bırakmıştı. Basın bir müd- det daha girdiği hamamdan herhalde çıkamıyacaktı. Üstelik okanunla gü- dülen gayenin yeni gelecek iktidar tarafından bunun tâdiline yol açma- mak olduğu, Yıldızın sözleri arasın- daydı. Halbuki kanun gelecek yeni iktidar iyi niyetli ği değiştirile- cek ilk kanun olacakt 27