YURTTA OLUP BİTENLER onlarla belki de başbaşa kalacaksı- nız" diyordu. Bozuk bir türkçeyle ya- zılmış kırık dökük cümlelerin sahibi, Fikret Ekinci adlı yeni keşfedilmiş bir fıkra yazarıydı. İnkılâptan bu yana Fikret Ekinci kendisine bir "ha- yat sahası" arayan, üzerinde oyna- yacak at peşinde koşan, fakat her Be- terinde yanılan "Öfkeli Adam"lardan biriydi. Bir müddetten beri bir başka *'Öfkeli Adam", Aydın Yalçınla bir- likte bir yeni partinin tezgahlanması için çırpmıyordu, İki ahbap evvelâ bir devrin kudretli Albayı Alpaslan rr bu vadide temaslar yapmış- eş gayeler taşıyan Albayı bâzı politikacılarla tanıştırmışlar, fakat sonra o iş yürümemişti. Zaten Türkeş. nüfuzunu kaybedince de tu-kaka o. muştu. Fakat iki ahbabın, kuracakla- rı partinin hangi şartlar altında ba- şarrıya ulaşabileceği yolundaki teşhis- lerinde bir fark meydana gelmemiş- ti. Kanaatlerince, eğer bugünkü ida- renin kendilerini tuttuğu, destekledi- ği yolunda bir hava yaratılabilirse hedefe varabileceklerdi. Haftanın ba- tındaki o gün Fikret Ekincinin hırsı- na ve karamsarlığına sebep pişmiş saydıkları bir aşa, birden bira soğuk suyun boşanmış olmasıydı. Nitekim, dehşetengiz fıkranın çıktığı gazete- nin bir köşesinde M.B.K. nin bir teb- liği yayınlandı. Bu tebliğde M.B.K. nin kurulmuş veya kurulacak her hangi bir partiyle hiç bir alâkası bu- Ummadığı bildirildikten sonra şöyle deniliyordu: "Bugünkü mert kanun- lara göre Komite Üyelerinden veya Bakanlardan her hangi bir partiye girecek olan ye Komite ni ise rdudan ve Komiteden, Bakan Bakanlıktan daha evvel istifası icap etmektedir." Bu, hazırlanan bütün oyunu bir anda yerle bir ediyordu. Tekzip yağmuru BU buray başında, M.B. e tutumunu açıkla- ması üzerine bir tekzip furyası gaze- te sütunlarım bir anda dolduruverdi. Daha sâdece bir kaç gün evvel, kuru- lacak yeni partiyle hiç olmazsa ruhi ve fikri bağlarım açıklamış bulunan- lar kabahati derhal basın mensupla- rına yüklediler. Yeni partinin liderli- ği kendisine atfedilen ve bu atıfı hiç de şiddetle reddetmeyen Maliye Ba- kanı Ekrem Alican M.B.K. nin yaptı- ğı açıklamadan sonra hâdiseyi gaze - telerin şişirdiklerini, bir ahbap evin- de oturulup memleket meceizler iin konuşulmasının parti kurma hazırlı- ğı diye gösterildiğini serzeniş yollu ifade etti. Sıtkı Ulaydan Selim Sar- pere, Amil Artüsten Hayri Mumeu- oğluya, Mehmet Baydurdan Muhar- rem İhsan Kualoğluya, bu hâdiseye 6 isimleri karıştırılmış Bakanların hep- si kendilerini teşebbüsten uzak tut- makta yarışa giriştiler. Hattâ İçişle- ri Bakam Kızıloğlu adı, "müstakbel parti konusu ile geri plândan ilgile- nenler”" faslında, bir başkent gazete- si tarafından ortaya atılmıştır- bası- nı kusurlu bulmakta daha da ileri gitti ve "Ama şimdi üç beş kişi bir araya gelmiş, toplanmışlar, çay iç- mişler ve memleket meselelerini ko- nuşmuşlar. Fakat basında kafi bir ifadeyle yazılmış haberler, boy boy resimler var" dedi. Bakan olmayan başka bâzı alâkalılar da teşebbüsün içinde bulunmadıklarını ifade ettiler. Söylediklerine göre, kendilerine böy- le bir tasavvurdan bahsedilmişti. On- lar da, bir 3. Partiye prensip olarak muhalif bulunmadıklarını (o söylemiş- lerdi. Fakat program ve tüzük belli olmadan elbette ki bir siyasi partiye girmek düşünülemezdi. Böylece, geçen haftanın sonunda Yalçınların gayretiyle gürültülü şe- kilde patlatılan bomba bu haftanın başında M.B.K. nin kendi vaziyetim bir tebliğle açıklaması üzerine fıss di- ze bir ses çıkardı ve sönme yolunu tu- erdi. Ama hâdisenin ne birinci kler ne ikincisinde basının bir kusuru yoktu. Hava değişince alâka- lıların “ahbap evinde çay içme" diye vasıflandırdıkları (o toplantı hakkında Ekrem Alican Başbakanlık merdivenlerinde Yeni partinin yolundaki merdivenler daha yüksek AKİS, ,2 ARALIK 1960