KİTAPLAR İstiklâl Savaşının /çyüzü (Emekli Albay Şerif Güralpin ha- üraları, o İstanbul, oDizerkonca mat- baası 1958, 239 sayfa 500 kuruş) itapçı vitrinlerinde zaman zaman çirkin kapaklı bir takım kitaplar yer alır. Bunlar bu vitrinlerde, kal- dırım satıcılarının elinden nasılsa kurtulup da gelmiş gibi yabancı bir eda ile dururlar. Renkleri zevksizdir, kompozisyonları zevksizdir, ciltleri zevksizdir, baskıları zevksizdir ve ni- hayet muhtevaları (o zevksizdir. İşte “İstiklâl Savasının İçyüzü" adlı kitap da ilk nazarda insanda böylesine bir his uyandırmaktadır. Ancak kitabın adıdır ki, okuyucu- da bir ilginin doğmasına sebep ol- maktadır. Bilhassa 1946'dan bu yana, İstiklâl Savatı hakkında öylesine ki- taplar çıkmıştır ki insan, "Acaba bu da neyin nesi, acaba yazara göre İs- tiklal Savaşının içyüzü ne imiş?" di- ye kitabın muhtevasını merak etmek- tedir. Emekli Süvari Albayı Şerif Güral- pin kitabı, İstiklâl Savaşının içyüzü- ne ışık tutan bir kitap olmaktan u- zaktır. Kitabın tamamı okunduğunda bu, görülmektedir. O kadar ki, ki- tapta anlatılanlara bakıldıktan sonra kitaba bir ad verilmek istense, Şerif Güralpin İstiklâl Savaşına ait hatıra- ları ve daha sonrasına dâir nasihatle- ri adi verilebilir. Bu kitapta İstiklal Savaşına tutulan ışığa gelince, bu ışık 4a rüzgârlı bir havada iki avcun a- rasında yakılan bir kibrit ışığını aş- mamaktadır. Bütün bunlara rağmen Emekli Albay, hatıralarını oldukça tatlı bir dille anlatmasını bilmiştir. Hiç olmazsa kendi bulunduğu saha- dan bir takım olayları dile getirmiş- tir. Şerif Güralp, İstiklâl Savaşı baş- ladığında, Filistin Cephesinde çarpış- maktan yeni dönmüş genç bir üsteğ- mendir. Aslen Edirnelidir. Birinci bay, memleketinde, Mondoros müta- rekesinden sonra olacakları üzgün nazarlarla seyretmektedir. Bu sırada Anadoluda yer yer kıpırdanmalar başlamış, İlk Mili Mücadele çekir- dekleri atılmıştır. Şerif Güralp de bu- lunduğu Edirnede, muhtemel bir düş- man işgaline karşı kurulan mahalli bir teşkilâtın organizatörleri arasın- da bulunmaktadır. İşte tam bu gün- lerde genç üsteğmen İstanbula, Sü- vari Okuluna çağırılır. Mütareke günlerinin İstanbulunda genç bir sü- vari üsteğmeni elbette ki huzurlu ol- mıyacaktır. Nitekim Şerif Güralp de her Türk gibi huzursuzdur. Günün 30 birinde, eski komutanlarından biri o- lan Miralay Refet beyin -General Re- fet Bele- Nazilliye gittiğini, kendisini de oraya çağırdığım duyunca, ilk ak- lına gelen, derhal binicilik okulundan firar etmek olur. Arkadaşlarıyla bir- likte kaçar. İzmit üzerinden, hayli maceralı bir yolculuktan sonra Na- zilliye, Refet beyin yanına vâsıl olur. O günlerde Batı Anadoluda, müs- tevli Yunanlılara okarşı ilk ayakla- nanlar, Batı Anadolunun efeleri ol- . Bunlar yar yer dağlara çık- mışlar, Yunanlıların ileri (oOhamleler yapmalarım önlemek için çarpışmak- tadırlar. Ancak, başıbozuk ve biraz da serkeş olan efeler, bir yandan milleti müdafaa ederken, bir yandan da eski alışkanlıkları ile halkı soy- maktan geri kalmamaktadırlar. Bil- hassa Demirci Efe, Yörük Ali Efe gi- bi meşhur bâzı efeler, Milli Mücadele lehine çalışmakla beraber, Ur yandan da Ankarada yeni yeni doğmağa baş- lıyan Milli Meclise karşı bir tehlike olmaktan geri kalmamaktadırlar. İş- te Miralay Refet bey, biraz da bu se- râzad efeler takımını zaptı rapta al- mak ve onları Ankaradaki Milli Mec- lise karsı herhangi bir taşkınlık yap- maktan alıkoymakla görevlendiril- miştir. Nazillide, Demirci Efenin ka- rargâhında, Efeye bir nevi akıl hoca- lığı yapmaktadır. Genç süvari üsteğ- meni Şerif Güralp Miralay Refet Be- ye, eski komutanına inanan bir su- aydan da öteye, Ur evlâdın babasına bağlılığı gibi bir bağlılıkla bağlıdır. Refet hey de, genç ve ateşli süva- ri üsteğmenini sevmektedir. Ona Sa- rayönü yalanlarındaki bir müfreze- nin komutanlığım verir. Müfreze, İs- tiklal Savaşının başında, Türk Ordu- sunun elinde nasılsa dağılmadan kal- mış, münferit askeri kuvvetlerden bi- ridir O zamanlar nizami kuvvetler da- hi, meselâ Genel Kurmaya bağlı ol- maktan çıkmış, daha çok mahalli cephe komutanlarına, hattâ cephe komutanı dahi olmıyan bir takım in- sanlara bağlı kalmıştır. Üsteğmen Şerifin 200 atlıdan müteşekkil süvari bölüğü de, gittiği yerlerde Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri tarafından besle- nen ve doğrudan doğruya. Miralay Refet beyin emrinde bulunan bir ni- zami birliktir. Nitekim bu birlik bir müddet Batı Anadolunun iç bölgele- rinde kaldıktan sonra, o zamanlar Ankarada bu kadarcık da nizami bir kuvvet olmadığı için, Refet Beyin emri ile Ankaraya gönderilir. Emekli Albay Şerif Güralp kita- bında, bir akşam Ankarada Mustafa Kemal İle Miralay İsmetin arasında, daracık bir koltukta onlarla nasıl dizdize oturarak talimat aldığını u- zun uzun anlatmakta ve bunu hayatı- nın en kıymetli hâtırası olarak nak- letmektedir. Bir müddet sonra Anadoluda iç isyanlar bağlayınca, Şerif bey müf- rezesi bir makinalı tüfek takımı ile de takviyelidir- bu isyanların üzerine gönderilir. Şerif Bey müfrezesi muh- telif isyanların bastırılmasında hazır bulunur. Bu sırada geride bir ölüm kalım savaşı yapılmakta, yoktan bir ordu var edilmeğe o çalışılmaktadır. Bolu, Düzce, Hendek, Delibaş isyan- larının bastırılışında hazır bulunan Şerif Güralp bu arada Miralay Refet beyle de temasım devam ettirmekte- dir. Kitaptan anlaşıldığına göre o za- manların üsteğmeni, şimdiki emekli Albay Şerif Güralp, Miralay Refet beye bağlılığını, oOAnkaraya bağlılık- tan daha da kuvvetli osaymaktadır. Hâtıralarda böylesine bir koku sezil- mektedir. Şerif Bey müfrezesi daha sonra, başıbozuk milis kuvvetlerinin ve bil- hassa Demirci Mehmet Efenin tedi- binde de rol alır. Bilhassa Demirci Efenin tedip ve tenkili harekâtını, bir zamanlar Demirci ile birlikte bulun- muş olan Refet bey idare etmektedir. Harekât son derece zahmetli ve teh- likelidir. Refet beyin elindeki en bü- yük kuvvet de Şerif Üsteğmenin ko- mutasındaki müfrezedir. Bir gece De- mirci Efenin karargâhı sarılır. Kal- dığı ev basılır. Ama bakılır ki, De- mirci Efe sırra kadem basmıştır. Gü- ralpin hâtıralarının en enteresan ta- rafı da budur. O zamanki üsteğmen, aradan yıllar geçtikten sonra, Demir- ci Mehmet Efenin kaçmasını sağlaya- nın bizzat o zamanki cephe komuta- nı Refet Bele olduğunu Öğrenir. Hem de bizzat Generalin ağzından. Kitabın son kısımları daha ziyade birer nasihatnamedir ve bu kitapla alâkasız bahislerdir. Artık emekli bir subay olan Güralp, anlaşılan, yapa- cak başka iş bulamadığı için, muhte- lif konulardaki görüşlerini bir araya toplamakta fayda mülâhaza etmiş. Ancak bunların, bu "İstiklâl Savaşı- nın İçyüzü" adlı kitapta yer alması- nın mânasını anlamak zordur. Bir başka kitaba girebilecek bu teferrua- tın bu kitapta yer alması garip kaç- maktadır. Eksikliklerine oOove fazlalıklarına rağmen "İstiklâl Savaşının İçyüzü", bir hâtıra olarak okunmalıdır. Okun- maya değer bir kitaptır. Hela İstiklâl Savaşı hakkında yazılı şöyle dört başı mâmur bir eser bulmaktan mahrum Türk gençleri, bu kitabı mutlaka o- kunmalıdırlar. Tabii sâdece bunu de- &il, bu tipten yazılmış bütün kitap- ları okumalıdırlar ki doğru bir fikir tabibi olsunlar. AKİS, 2 ARALIK 1960