İsmet İnönü * RADYO DAVASINI MİLLETÇE hareketlerinin hesabını Ama, İnönü demişti... Radyo e Radyo, en son gel e | vereceklerdir. Bakanla dâima en gayretlisini bularak, cemiyetin Han ve şerefine tecavüz «den başlıca bir müessese haline gelmiştir. (13 Ekim 1958 İstanbul konuşması) * RADYONUN SÖVMESİNE KARŞI millette biriken hiddetin şidde- tinden korkuyorum (15 Ekim 1958 İstanbul konuşması) * RADYODA BU MİLLETİN evlâtlarına sövüyorlar. Sövme rejimi al- fanda yaşayan bir cemiyet olarak teşhir edilmeğe hiç bir va- tanperver razı olmıyacaktır (17 Ekim 1958XSivas konuşması) * BU MİLLET SÖVÜLMECE asla tahammül etmiyecektir! (18 Ekim 1958 Tokat konuşması) * DEVLET RADYOSUNU DOĞRU yola getirmek milletin elindedir. (25 Ekim 1958 Çankırı konuşması) * RADYONUN YENİ TECAVÜZ kampanyasına nihayet verileceğini güvenle ümit ediyoruz. Nihayet milletin şeref duygulan Rad- yoya doğru yola getirecektir. * RADYO İLE MİLLETİMİZİN çokluğunu şovenler, hakikatleri söylediklerini (3 Kasım 1958 Kırşehir konuşması) teşkil eden vatandaşlara ilân etmekten, yâni kat- merli tecavüzden çekinmemektedirler. (8 Aralık 1958 Maraş konuşması) * MİLLETE DEVAMLI VE İSRARLI olacak haksız sövme ve parti- zanca yayınlar yapanlar ve yaptıranlar adlariyle, sanlariyie nesilden nesil? anılacaktır. man, Başbakanı Löndrada uçaktan düşüp te hastahaneye yatırıldığında Ölmüş bulunan Server Somuncuoğlu- nun yerine Basın - Yayın Bakan ve- killiğine getirilmeli ve ilk iş olarak V.C. yayınlarına son vermişti Ama bu yasağın Ömrü iki, üç gün sürmüş Menderes döner dönmez fasıl tekrar başlamıştı. Düşükler bu beyanlardan sonra, yerlerine geçip oturdular. Da- yak yemişe benziyorlardi. Elbette ki 22 (27 Aralık 1958 Bolu- konuşması) Menderes şantaj yapıyordu ve blö- fünün görülmeyeceğinden emindi. Bira kendilerine Bakanlık verdiği bu adamları mükemmelen ve yakinen tanıyordu. Hakikaten de hiç biri çıkıp söy- lenmesi gerekli lâfı söylemedi, şöyle lemedi. "— Hangi itirazdan bahsediyor? Sanki, kurduğu sistem içinde bir iti- raz bahis konusu imiş gibi- Biz Ba- kan değil, birer Hususi Kalem Müdü- rüydük. Eğer biz mahküm edilecek- sek icraatımızdan dolayı değil, bu süfli vazifeyi kabul küçüklüğünü gös- terdiğimizden dolayı ceza görmeliyiz. Biz, insanlık oşerefimizi bir makam uğrunda ayaklar altına aldık. Kabi- neye getirebilir, hükümet işi yapabi- lirmişiz! Parmağımızı dahi kımılda- tamazdık. Âdeta büyülenmiş gibiy- dik. Sonra, kabine mi toplanırdı sanki? Kararnameleri gönderirdi, imzalardık, Her gün beraber olduğu- muzu söylüyor. Beraber çalışırmışız, beraber radyo dinlermişiz. Lâfl Haf- talar ve aylar yüzünü göremezdik. Müracaat ederdik, bizi kabul etmez- di. Şimdi çıkmış, bir demokratik hü- kümetin başkanıymış gibi normal te- amüllerden bahsediyor, kendisini hak lı, bizi haksız çıkarmak istiyor. Biz- leri ve milleti aldattığı gibi, şimdi de sureti haktan görünerek sözleri aldat- mak istiyor. Hiç birine inanmayınız. Bizim günâhımız onun izinden git- miş olmaktır ve şimdi burada, o gü- nahın kefaretini ödüyoruz BU sözler söylenmedi. rl bunu söyleyebilecek bir adamı (Menderes zaten Bakan yapmazdı ve bu adam Menderes kabinelerinde bir tek gün- den fazla durmazdı. Tencere yuvar- lanmış, kapağını bulmuştu. Başkanla konuşmalar pa Başolun kararname okunur- ken hemen daima Menderese, bâ- zen öteki düşüklere sorduğu sualler hâdisenin aydınlanmasına çok fayda sağladı. Başolun o kendisine mahsus sözleri herkesi neşeye ve iftihara gar- ketti. Menderes, karşısında perende atamayacağı bir adamı bulmuştu. O yüzden, tıpkı Örtülü ödenek dâva- sında olduğu gibi ezildi, büzüldü, sı- kıldı, terledi. Halk mütemadiyen gü- lüyordu. Pek çok kimse "Aman ya- rabbi, ne küçük adam!" diye hayıf- lanmaktan kendini alamadı. Hayıf- lanmanın sebebi on yıl müddetle bu insan müsveddesinin koca bir Türki- yeyi bir dehşet rejimi altında ve tam selâhiyetle, inanılmaz kudretle idare etmiş bulunmasıydı. Düşük efendi, daha sorgusunun başından itibaren demagojiye saptı. Daha doğrusu o yolu denemeye kalk- tı. Kararnamede. Radyo Gazetesinin İkinci Dünya Harbi sırasında dış politika olaylarından bahsetmek için ihdas edildiği, iç politikadan o yayın- lar arasında hiç dem vurulmadığı, bu- nun 1950'ye kadar böyle devam etti- gi, 1950 - 54 rasında da iç meselelere iltifat edilmediği bildiriliyordu. Ne olduysa 1.954ten sonra olmuş -D. P. yi mukadder akibetine sürükleyen her şey gibi.-. Radyc Gazetesi bit kü- für vasıtası haline getirilmişti. Bu hale ne diyeceği sorulduğunda Men- deres kemali ciddiyetle: AKİS, 2 ARALIK 1960