YASSI AD A DURUŞMALARI lara nazaran daha suçlu halde çıka- racak marifetleri icrasına mani teş- kil etmemişti. 1957 seçimlerinin ya- pıldığı gün bütün ikazlara rağmen seçim neticelerini saat 14.30'dan iti- baren radyolarda yayınlatan ve oku- nan neticeleri seçip veren oydu. Nis- yanla malül bulunmayan hafızalar o yayınlar sırasında, arada C.H.P. nin de kazandığı yerler verilmekle bera- ber kahir bir D.P. zaferini belli eden haberlerin okunduğunu, meselâ Ma- latyada şu veya bu sandıkta C.H.P. nin sıfır rey aldığının bildirildiğini, bilhassa İstanbullu gayrimüslim seç- menlerin bu yayın üzerine koşup oy- larını D.P. lehinde kullandıklarım ha- tırladılar. Bağlayan, Mühim Dâvaların -A- nayasanm ihlâlim dâvasından sonra- ilki oldu. Hadise doğrudan doğruya rejimle alakalıydı ve rejimi değişti- rip bir dikta idaresi kurma teşebbüs- lerinin taktik hareketlerinden, birini teşkil ediyordu. Zaten kararname de bu hava iğinde yasılmış ve mesele bü- tün ibret verici çıplaklığı içinde göz- ler önüne serilmişti. Başta radyonun mahiyeti ve kanunlara göre kullanı- ış tarzı bildiriliyor, ondan sonra muhtelif fasıllar (halinde Menderes ve arkadaşlarının o suiistimalleri be- lirtiliyordu. Radyo Gazetesi büyük bir fasıl tutuyordu. Bir başka reza- let V.C. listelerinin yayınlanmasıydı. Seçimlerde radyonun kullanılması ve Bayarla Menderesin Yüksek Seçim Kurulunca mahküm edilmeleri diğer bir kısmı teşkil ediyordu. Anlatılan- lardan çıkan netice düşük efendinin devlet radyosunu hiç pervasız, Alte- mur Kılıcın avukatının belirttiği gibi şahsi telefonu gibi kullan - dığını gösteriyordu. Mesul Bakan- lara gelince, onlar da bu du- u karşısında osusmuşlar, ken- dilerinde müdahale salâhiyeti gör- memişlerdi. Bu yüzden, muhteme- len mesuliyetten kaçtıklarını sanmış- lardı. Gerçi bir Başbakan bir tasar- rufta bulundu mu onu bundan ala- koymak kolay değildi. Ama, duruş- manın en dramatik yerinde Mende- resi "— İstifa etmek te mi hatırlarına gelmemiş?" deyince ( dinleyicilerden pek çoğu Bakanlara değil Menderese hak verdi ve birincileri, ikinciden da- ha aşağı, âdi buldu. Menderes devam etti: "— Bir tek gün, bir teki bana ge- lip de radyonun yayınını beğenmedi- gini, tasvip etmediğini söylememiş- tir. Her şeyi beraber hazırlardık. Radyoyu beraber dinlerdik. Şimdi, her şeyi benim yaptığımı, kendileri- nin hiç karışmadığını söylüyorlar. 0- lur mu böyle şey reis beyfendi ? 20 Pısırık adamlar Radyo Dâvası, kemik muhaverele- rin dışında, yüksek seviyede, bir hakikatin belirmesine yarayacak şe- kilde cereyan etti. Bu hakikat, Men- deresin Bakanlarının, ama istisnasız, ne derece silik, sünepe ve şahsiyetsiz insanlardan ibaret bulunduğunu gös- terdi. Menderesin onlara on yıl bo- yunca niçin böylesine hâkim olduğu- nun, hepsini şahsiyetiyle (o ezdiğinin mükemmel izahını teşkil etti. Mende- res, duruşmalar boyunca, âdi halle- riyle dinleyicileri kendisinden iğren- dirmişti. Ama Bakanları, Menderes- ten de bayağı çıktılar. Düşük efen- dileri kendilerini açıkça itham edince, rınca hiç biri yerinden kalkıp ta itiraz dı. Başol Menderese: - peki» bunların hangisi mesül- dür? Söyleyin, ona sorayım.." dedi. Düşük Başbakan son derece açık iftihfaf, hattâ istihkar ifade eden bir el hareketiyle (oarkasında yer almış bulunan sâbik Bakanlarını gösterdi. Sırasıyla Zorlu, Sarol, Kalafat, Yar- dımcı, Aker, Yırcalı, Şaman ve onla- rın çömezi Kılıç, sandalyalarında BASEN. oturuyorlardı. Hepsi, reis beyfendi. Hepsi. Kendi devirlerine ait her icraata iti- raz hakları vardı. Gelirler, bana söy- leyebilirlerdi. Ben dinlemezsem, ka- bineye getirip hükümet meselesi ya- pabilirlerdi. Gene olmazsa, istifa ede- bilirlerdi. Sonra da Mecliste, karşıma çıkıp okonuşabilirlerdi. Bunu yapan Radyo meselesi sanıkları Yüksek Adalet Divanı Önünde Katmerli suçun failleri dahi edemedi. Menderesin tezi şuydu: Ben radyo yayınına karışmadım de- gil. Hattâ bir çok Radyo Gazetesini de ben yazdım. Ama, nihayet bu a- damlar, kendi dedikleri gibi " olarak" dahi olsa Basın - Yayın Ba- kanı sıfatını taşıyorlardı. Ne sesleri- ni çıkardılar, ne nefeslerini.. Bir gün itirazları olmadı. Benim yaptığım, bir Hükümet politikasının tatbikatından ibaretti. Hepsini kabul ettiler. Onlar da en azından benim kadar mesuldür- ler. Zira Kabinenin toptan mesuliye- ti yanında, Bakanların da şahsi me- suliyetleri vardır. Ben ne yaptımsa onlarla beraber, Onların tasvibiyle, hattâ yardımıyla yaptım ! Bu ağır sözler, mukabelesiz kal- olmadı.." Hakikaten yapan olmamıştı. Bu sözler Üzerine Başkan Başol bütün sanıkları teker teker mikrofon başına bilhassa paviyonlarda boy gösteren se- fahat meraklılarının geçit resmi pek acıklı oldu. Her biri hangi tarihte Ba- kanlık yaptığını belirtmekle yetindi ve kendi devrinde radyonun suiisti- mal edilmediğini (söyledi! Aker ve Şaman zamanında - radyo o bilinen dayanılmaz halini almıştı. Amae günlerin mesul Bakanları da her şeyi Menderesin yaptığını, okendilerimi! hiç karışmadıklarını bildirdiler. Şa- AKİS, 2 ARALIK 1960