YASSTADA DURUŞMALARI mışlar ve bu miktardan Mandalinci- nin hakkına düşenin sadece 6 bin lira civarında bulunduğunu tesbit etmiş- lerdi. Ancak bir ihtilaf vardı. Manda- linci seyahati Bakan ve Heyet Başka- nı olarak yaptığını bildiriyor, ona gö- re harcırah istiyordu. Halbuki Mer- kez Bankasının bir usulü vardı ve an- cak ona göre tahakkuk yapılabiliyor- du. Bunun üzerine beyannamedeki yevmiye kısmı açık bırakılmıştı. Son- radan Banka bu kısma kendi tahak kuk ettirdiği meblağı yazmış, Manda- linci de imzalamıştı. Ama, 12 bin kü- sur lirayı vermeye asla yanaşmamış- tı. Sorgusu sırasında anlaşıldı ki üs- tad bunu bir şeref ve haysiyet mese- lesi yapmıştır. İfadesine nazaran, dö- nüşünden az sonra bakanlıktan isti- fa etmiştir. Yoksa, kendisine yapılan bu muamele bir nevi ceza mıydı? Merkez Bankası parasını geri isteyin- ce Mandalinci kalkıp Başbakana git- miş, vaziyeti anlatmış ve sormuştu: "Bu, bir ceza mıdır?" Menderes der- hal tekzip etmişti. Hayır, alakası yoktu ve mesele halledilecekti, Bun- dan sonra Mandalinci eği ilgi- lenmemişti bile.. Borcunun iki Ofis tarafından kapatıldığını ise dâva açı- lıncaya kadar duymamıştı! Bir daha ne o kimseden bir şey sormuş, ne de kimse kendisine bir şey söylemişti. Hâdise, D. P. devrine ait bir ib- ret levhasını daha gözler önüne ser- di. Mandalinci, hakkından fazla bir parayı döviz olarak almıştı. Bunu son meteliğine kadar dışarda yemiş- tide.. Sonra, paranın fazlası kendi- sinden döviz olarak da değil, Türk li- rasıyla istenmişti. Bir defa bu, yan- lıştı. Zira bir nevi döviz kaçakçılığı veya usulsüz döviz tahsisi oluyordu. Kitaplar Alemi Yazana, yayınlıyana ve okuya- na hizmet. Yayınladığımız kitapları kitap- severlere tanıtan tek dergi :. KİTAPLAR ALEMİ Yetti yayınlanan belli başlı ki- tapları mahiyet, fiyat ve sipa- riş adresleriyle tanıtan tek dergi : KİTAPLAR ALEMİ 9. sayısı yakında çıkıyor. res: P.K. 193— ANKARA 28 Kaldı ki hâdisenin cereyan ettiği ta- rihte Mandalinciye dolar 2.80'den ve- rilmişti, halbuki doların hakiki kıy- meti asgari 10 liraydı. Mandalinci, borcunu Türk lirasıyla dahi ödemeyi reddetmiş, tınmamıştı bile.. Böyle davranmakta haklı olduğu da orta- daydı: Devlet, şahsi borcunu ödemiş- ti! Mandalincinin bir sözü herkesi pek güldürdü. Düşük Bakan Merkez Bankasına yazılı bir itirazda bulundu- ğunu iddia ediyordu. Halbuki buna benzer bir vesika Bankada bulunma- mıştı. Başkan sordu; — Pek ala, buna dair elinde bir senet, bir makbuz var mı? Tevsik edebilir misin?" Mandalinci saf saf cevap verdi: — Hâdiselerin bu şekli alıp ta Di- vanı Aliye sevkedlleceğimi bilseydim, muhafaza ederdim.." Biraz sonra Başsavcı, bir müdaha- lesi sırasında bütün bunlara "İhtilâ- lin pek erken olmasının sebebiyet ver- diğini" belirtti ve taşı gediğine oturt- tu, ihtilâl erken mi olmuştu, geç mi bilinmez ama, her halde bunun için, böyle bir idareye karşı olmuştu. Selefin halefi ygyreddin Eritmenin verdiği izahat, sayın selefininkinden daha tatmin edici olmadı. Efendim, Merkez Ban- kasının Umum Müdürü kendisine gel- miş, bu paranın tahsili için üç şıkkın bulunduğunu söylemişti. Ya Manda- linci icraya verilecekti, ya parayı ve- ren muhasebeci icraya verilecekti sonra o Mandalinciyi takip edecekti, ya da bir taraftan bu para Bankaya ödenecekti, iyi yürekli Eritmen, her halde Mandalincinin ve bir zavallı muhasebecinin üzülmesine gönlü el- vermediğinden üçüncü hal çâresini kabul etmişti. Müsteşarıyla müza- kere etmiş ve Toprak Mahsulleri Ofi- siyle Petrol Ofisin altışar bin lira öde mek suretiyle ve "masraflara iştirak hissesi" adı altında Mandalincinin borcunu kapamalarını uygun bulmuş- tu. Erkmen bunları anlatırken ellerini uğuşturuyor, yerinde ve ayaklarının üstünde arada sırada zıplıyordu. Ama söyledikleri, bu gayrete rağmen hiç re tatmin etmedi. Başkan sor- — Peki, siz Zeyyat Mandalinci- nin nesisiniz? Tabii, hiç bir şeyi değildi. Eritme- nin iddiasına göre, sonradan bu pa- rayı ya Mandalinciye ödetecek, ya da, Mandalincinin itirazı varitse mahsu- bu öyle yaptıracaktı. Ama, para Ka- sım 1959'da ödendiği halde 27 Mayıs 1960 tarihine kadar değil Mandalinci- den hesap sorulması, bu husus kendi- sine haber dahi verilmemişti. Başol — Yedi ay geçmiş. Hiç bir şey yapmamışsınız. Ne zaman bu parayı tahsil edecektiniz?" Evet, ihtilâl maalesef erken pat- lak vermişti.. Erken patlak vermişti ve bir dev- rin rüşvetçileri, mürtekipleri, hırsız- ları, zimmetçileri, komisyoncuları fe- nersiz yakalanmışlar, küçüklü obü- yüklü bütün marifetleri olduğu gibi ortaya dökülmüştü. Başkan Erkmene "Ya Mandalinci parayı size de ver- mezse ne yapacaktınız?" diye sorup ta "Mahkemeye verirdik" cevabını alınca bütün salon güldü. Zira iki Ofis Mandalincinin borcunu avans ve- ya muvakkat kaydıyla değil, "masra- fa iştirak hissesi" diye ödemişlerdi ve hesap kapatılmıştı bile... Tanıklar anlatıyor Ni Başkan Başol tanıkları te- ker teker salona aldığında en zi- yade bu nokta üzerinde durdu. Ta- nıklar, Ticaret bakanlığının Ofislere emri veren müsteşarı Ziyadesiyle meşhur Ahmet Cemil Conk, Ofislerin Umum Müdürleriyle muavinleri ve muhasebecileri, oMerkez Bankası U- mum Müdürü idi. Huzura ilk alınan bu sonuncusu, Nail Gidel oldu. Nail Gidel, hoş bir tavırla hikayeyi nak- letti. Parayı Mandalinciye vermişler, ama bir türlü tahsil edememişlerdi. Bir ara Başbakanlık da meseleyle il- gilenmişti. Bu konuda Muzaffer Ersü not istemişti. Nail Gidel "Not gitti, para gelmedi" dedi. o Başbakanlıktan da ümidi kesince Gidel Ticaret Baka- nını görmüş, bankasının parasını hiç olmazsa ondan koparmanın yollarını aramıştı. Nitekim (bunda muvaffak olduğu da anlaşılıyordu. Nail Gideli takip eden tanıkların hepsi ayni şeyleri söylediler. Merkez Bankası Muhasebe oOMüdürü Ekrem Sungar, Petrol Ofis Umum Müdürü Nedim Topcuoğlu, Toprak Mahsulle- ri Ofisi Umum Müdürü Suat Bolayır, Muhasebe Müdürü Avnullah Benker, Toprak Mahsulleri Ofisinin eski U- Bülent Bengisu bir tek hikaye anlat- tlar. Ticaret bakanlığı müsteşarı zi- yadesiyle meşhur Ahmet Cemil Conk Diş Tabibi TÜRKAN KARAÖRS Pedodonti - Periodontoloji Tel: 482388, Taksim Abdülhak- hamit Cad. No: 16 Tüfekçioğlu Apt. Daire: 2 AKİS, 11 KASIM 1960