YURTTA OLUP BİTENLER bunların tatbikinin imkanını olduğu açıktı, ileride pek çok aksaklıklar doğuracaktı. Çarşıdaki pirince gider- ken evdeki bulgurdan olunacaktı ve böyle bir savarı memlekete vermeye kimsenin hakkı bulunmamak gere- kirdi. Bunun önüne geçmek için tek- lifin bazı bölümlerini e ermn ge- erin başlamasıy la Komitenin elinde olan birçok ka nun teklif ve tasarısının da rafa kon ması tabiiydi. Eğitimle ilgili bu tek- lifin bir an evvel kanunlaşmasını iste- yen bazı Komite üyeleri mevcuttu. Bunların başında genç Yüzbaşı Özdağ geliyordu. Kanuna imzasını koyduğu- na göre Esinin de özdağ gibi düşün- mesi gerekiyordu. Komitede, as da olsa partilerüstü kalma gayretini yürütmeğe çalışanlar yeni teklifi zi- yadesiyle benimsemiş görünüyorlar- dı. Haftanın başında Komiteye veri- len yeni Hükümet programı işte bu bakımdan gecikti. Şayet genç kur- maylar ağır basarlarsa Hükümet programı daha bir müddet rafta bek- leyecekti. Zira teklifin müzakeresi ayii zaman alacak, üstelik ç kişmeye yol açacaktı. Bununla beraber Komite, günlük işlerini çıkarmaktan geri kalmıyordu. Küçük kanunlar veya tadiller günde- me alındı mı, çıkıyordu. Milli Birlik Komitesi üyelerini bu haftanın başında yeni bir iş daha, zi- yadesiyle ilgilendirdi ve bir hayli za- manlarım aldı. Bu, Kurucu Meclisle ilgili seminerdi. Bir çoğu semineri ka- G0. gidip dikkatle dinliyor ve ını not: ar HE çantalarına m lardı. Hale Fazıl Akkoyu: mine- rin gediklisiydi. Babacan Yarbayı ça- lışma pek fazla sarmışa benziyordu. Anayasanın hazırlanışı üzerinde son derici titizlikle duruyordu. Semin: günleri Komite toplantıları oldukça eksik kadroyla yapılıyordu. Komitenin geçen haftanın ortasıy- la bu haftanın başında bir hayli za- manım alan kanun tekliflerinden biri de kısmi affin biraz daha genişletil- mesiyle ilgili ve Albay Küçük tarafin- dan yapılmış kanun teklifi oldu. Milli Birlik Komitesi üyeleri kanunu çı- karmağa taraftardılar. Ancak, yeni- den bâzı sızlanmalara meydan verme mek istiyorlardı. Umumi bir af düşü- nülmüyordu. Çıkarılan af kanunu ge nişletilecek, çember biraz daha çapı- nı büyültecekti. Ancak çemberin ça- pım büyültürken kantarın topunu el- den kaçırmamağa dikkat ediliyordu. Bu da bir hayli dikkat isteyen yoru- cu bir meseleydi. Komitenin çalışmalarına Devlet ve Hükümet Başkanı Org. Gürsel sık 12 Orhan Erkanlı Komitenin kolu sık katılmıyor, ancak önemli müza- kerelerde genç kurmayların başında bulunmayı arzuladığından. Meclise geliyordu. Gürselin Komite toplantı- larına katılması bazen gündemin tat- bik edilmemesine yol açıyordu. Gün- demde yapılan değişiklikle bazı şeyler bir tarafa bırakılarak, aktüel olaylar üzerinde durulduğu oluyordu. Meselâ Komite, Üniversite olayının uyandır- dığı tepki üzerinde birkaç defa gün- dem dışı görüşmeler yapmıştı. Yeni bir tasarı omitenin önümüzdeki haftalar için K de biraz daha yorulacağı anlaşılı- yordu. Milli Birlik Komitesi yeni bir tasarı hazırlıyordu. Bu, âdeta Ülkü ve Kültür Birliğinin otamamlayıcısı olacak ve memleketteki siyasi davra- nışları, siyasi partilerin hayatlarını nizama sokacaktı. Tasan siyasi par- tilerle ilgiliydi ve bâzı hükümler ko- yarak siyasi partilerin hareket tarzı- nı kısıtlıyordu. Bu tasarının umumi efkârda da hayli gürültü koparacağı zannediliyordu. Hele CKMP yönün- den yeni taşan bir hayli çetin leble- bi olacaktı. Ancak Komite, işi şimdi- lik birkaç gün geriye bırakmış, elin- dekileri çıkarmak için biraz bekleme- yi uygun görmüştü. İnkılâp Bir toplantı ve sonrası (Oda hayli kalabalıktı. o Uzunca bir masanın, etrafını genç adamlar doldurmuşlardı. Ceplerinden tüken- mez kalemler çıkarmışlar not alıyor- lardı. Masanın ucunda oturan Ve ko- nuşan adam Sümerbank mamulâtı gri çizgili bir elbise giymişti. Lâci- vert -beyaz kareli kravatı elbisesine uygundu. Gözlüklüydü ve sevimliydi. Önündeki Yenice paketinden bir si- gara yaktı ve kelimelerin üzerine ba- sa basa konuştu. Hâdise başkentte, Orta Doğu Tek- nik Üniversitesi toplantı salonların- dan birinde cereyan ederken şehir, meşhur pastırma yazının en sıcak günlerinden birini yaşıyordu. Gözlük- lü, sevimli adamın adı Turhan Feyzi- oğluydu. o Feyzioğlunun ilk sözleri, "İstenilen tasarıyı, gerekçesiyle bir- likte, sayın Devlet Başkanı tarafın- dan tâyin edilen süre içinde yetişti” receğimiz hususunda kanaatimiz tam dır" oldu. Daha sonra sigarasından derin bir nefes çekerek dumanlarını havaya üfledi ve devama hazırlandı. Fakat sözleri, müsait poz bekleyen bir foto muhabirinin müdahalesiyle kesildi. Aceleci foto muhabiri objek- tifini âyarlıyarak, "Bir parça daha hareket eder misiniz Turhan bey" de- di. Anlaşılan, genç muhabir esaslı bir poz yakalamak azmindeydi. Kurucu Melis organizatörü başını önündeki notların üzerinden yavaşça kaldıra- rak foto muhabirine gülümsedi, mu- habirin flâşı parladı ve Feyzioğlunun mütebessim çehresini tespit etti. Fey- zioğlu masanın etrafındaki gazeteci- lere döndü ve ellerini yana açarak "Ne yapalım, artık alıştık" dedi. Sö- nen sigarasını tekrar yaktı ve derin iki nefes çekerek konuşmasına devam etti. Basın mensuplarının bütün dik- katleri bu, çok yakından tanıdıkları enerjik adamın sözlerine ve hareket- lerine teksif edilmişti. Haftanın sonundaki basın toplan- tısının konusu, umumi efkârın dikkat nazarlarını çeken Kurucu Meclis me- selesiydi. 31 Ekim günü sarı bir sar- fin Feyzioğlunun eline geçmesiyle başlayan hummalı faaliyet, yavaş ya- vaş ademi vermeğe başlıyor- du. B vaların neler olduğu- nu basına, Dİ rin umumi efkâra açıklamak Feyzioğlunun verimli me- saisi meyanındaydı Toplantı, tahminlerin hilâfına, sâ- dece 17 dakika sürdü. Feyzioğlunun bu basın toplantısında ifade ettikleri öyle enteresan şeyler değildi. Zira Ku- rucu Meclis organizatörünün anlata- cağı pek bir şey yoktu. Çalışmalar henüz hazırlık safhasındaydı ve te- maslar devam ediyordu. Feyzioğlu, Savcı, Aksoy, Arsel ve Derbil bu te- masların İstanbulda da devam etme- si hususunda karara varmışlardı ve İstanbula gidilecekti. AKİS, II KASIM 1960