YURTTA OLUP BİTENLER sını okuyucuya aksettirirken, diğer taraftan yazarlar sütunlarında bu meseleye ehliyetle parmak bastılar. Fikirler toplanıyor G erüinetderin en alâka çekicilerinden birisi geçen haftanın sonunda c martesi günü yapıldı. Seminerler, ü- midin fevkinde alâka görüyordu. Milli Birlik Komitesinin 6 üyesi bu seminere iştirak ettiler, fikirlerini ku- liste gazete muhabirlerinin kulakları- na fısıldadılar. Seminerin en dikkat- le dinlenilen hatibi Kurucu Meclisin teşkil tarzı üzerinde durdu. Mutasavver Meclis seçimle mi, yoksa tâyin suretiyle mi kurulmalıy- dı"? Güneşin fikri ikinci şık istikame- tinde seyrediyordu.- Kurucu Meclis tâyin suretiyle terekküp etmeliydi. Bu tez, fazla taraftar buldu. Zaten zamanın azlığı ve umum! seçimlerin 1961 sonbaharında yapılmasının mu- karrer olması buna kâfi sebepti. Üs- telik ilim adamları, particiler ve sade vatandaşlar bir seçim atmosferinin girilmesine taraftar kılâp) Kurucu Meclisin teşekkül tar- , zı üzerinde bu minval üzere münaka- şalar ve fikir teatileri devam ederken Milli Birlik Komitesinin içinde de bâ- zı tefsirler yapılıyordu. Komitede ile- ti sürülen tez aynıydı. Üstelik bâzı üyeler, bu mesele üzerinde daha da hassas davranmakta fayda mülâhaza ediyorlardı. Tabii bu hassas üyelerin başında Dündar Taşer geliyordu. Ba- sın mensuplarına karşı sempatisi mü- sellem olan Taşer, seminerin kulisinde gazetecilere, "Kurucu Meclis teşkil edilirse, Milli Birlik Komitesine ne lüzum kalır?" diyerek haklı endişesi- ni dile getiriyordu. Mesut bir tesadüf, tam bu sırada Turan Güneş de fikir- lerini hulâsa ediyor ve: "Kurucu Mec- lis lüzumludur. Fakat siyasi ortam bu meclisin seçimle teşkiline müsait değildir. Aksi düşünülecek olursa Mü- 11 Birlik Komitesinin hemen seçimle- re gitmesi gerekir. 'Çünkü seçimle gelmiş Kurucu Meclis, Milli Birlik Komitesinin yetkilerini otomatikman devralır" diyordu. Güneşin, mantık silsilesi takip e- den konuşması büyük tasvip gördü. Ne var ki bu defa ortaya yeni bir me- sele çıkıyordu: Tâyinle teşkil edilen Mecliste bulunacak üyeler için kıs- tas ne olacaktı 7 Bunun için en uygun yol, ihtilâli hazırlayan müesseselerin gönderecekleri adaylarla Meclisi teş- kil etmekti. Bütün bunlar, Meclisin bir teşrii organ mahiyetinde olamıya- cağının vazıh delilleriydi. Meclis bir Danışma Meclisi olacaktı. Semineri dikkatle takip eden Ku- rucu Meclis Komisyonu üyeleri tek- 14 Muammer Aksoy Bilen kazanıyor rar Adakale Sokağındaki müteyazi Türk Hukuk Kurumuna döndüler ve vazifelerine devam ettiler. Fikir da- du. Üstelik, umumi efkârın da nabzı- nı, bir nebze de olsa, yoklamış oluyor- lardı. Uzun masanın etrafım almış bulu- Turan Güneş Yerinde teşhis nan bu saçları azalmış ilim adamları- nın mesaisi saat 24'e kadar devam etti. Pazar günkü programı da hazır- ladıktan sonra yerlerinden kalktılar, evlerine dağıldılar. Pazar sabahı ilim çevrelerinde > temaslar devam edecek, pazartesi sabahı gerekçenin hazırlan- masına başlanacak, salı günü akşamı da İstanbula hareket edilecekti. Dolu günler Ür günlerin verdiği yorgunluğu pazar sabahı evlerinde, çoluk ço- cuklarının yanında çıkardılar. Gaze- teler okundu, öğleden sonra buluşma mahalli Siyasal Bilgüer Fakültesi ol- du. Oradan gruplara ayrılarak diğer Fakültelerdekl ilim adamlarıyla isti- şarelerde bulundular. Bahri Savcı Si- yasal Bilgiler Fakültesinde ilim a- damlarıyla konuşurken, Arsel Hukuk Fakültesinde faydalı temaslar yapı- yordu. Bu arada Feyzioğlu ve Aksoy da diğer fakülteleri gezdiler. Anlaşı- lan üyeler bu tatil günlerini bile boşa geçirmemek niyetindeydiler. Üyeler gittikleri ilim yuvalarında sıcak bir alâkaya mazhar oldular. Her fakülte- de onları ilim adamları karşılıyor ve "Elimizden gelen yardımı yapmağa hazırız" diyorlardı. İşte bu mânevi takviye Feyzioğlu ve (arkadaşlarını ziyadesiyle memnun etti. Kurucu Meclis Komisyonu üyeleri saat 17 de tekrar Siyasal Bilgiler Fa- kültesinde buluştular ve temaslarının muhasebesini yaptılar. Tam bu sıra- larda faydalı seminer gene aynı alâ- ka ile takip ediliyordu. Hatipler çe- şitli fikirler ileri sürüyorlar ve artık bir yılan hikâyesi (omahiyetini alan Kurucu Meclisin teşkil tarzını müna- kaşa ediyorlardı. Bu defaki toplantıda konuşanlar, seçimle Meclis teşkiline taraftar olanlardı. Bu tezin liderliği- ni Tahsin Bekir Balta yapmaktaydı. Münazaranın en kızgın bir ânında Ko- misyon üyeleri de salona girdiler ve semineri takibe koyuldular. Münaka- şa kızışınca, bir ara Feyzioğlu daya- namadı ve yerinden kalkarak Baş- kandan usül hakkında söz istedi. Bu ani müdahale, bütün başların Feyzi- oğluna çevrilmesine sebep oldu. Fey- zioğlu yüzünden eksik etmediği te- bessümü ile söze başladı ve "Söz ko- nusu olan bir bebek davasıdır. Bir ço- cuk doğacaktır." dedi. Bu kelimeler salonda gülüşmelere sebep oldu. Be- bek dâvası deyince herkes Yassıada- yi, sâbık Başbakanı ve onun oynaşını hatırlamıştı. Ne var ki Feyzioğlunun kasdettiği bebek başka bebekti. Kah- kahalar kesilince Feyzioğlu devam etti: "Bu çocuk, Anayasadır ve meş- ru bir çocuk olacaktır". Sonra aynı ciddiyetle sözlerini bitirdi: 'Türk top- lumu bu doğumu yapabilecek kabili- yettedir." AKİS, 11 KASIM 1960