YURTTA OLUP BİTENLER Kurucu Meclis organizatörü bu Gözleriyle esaslı bir noktayı belirtmiş oluyordu! Seminer bu minval üzere devam etti ve yeni bir -teklifin karara bağ- lanmasıyla sona erdi. Teklif, toplantı- ların daha sık yapılmasına dâirdi. Dinleyiciler dörder beşer salonu terke başladılar. Salonu en son terkeden ge- ne Komisyon üyeleri oldu. Onlar ar- kadaşlarıyla bir parça daha konuştu- lar ve sonra Arselin emektar Forduna kurularak asıl mesaiye yetiştiler. Türk Hukuk Kurumunun kapısında kendilerini fazla mahcup ve efendi ta- vırlı kapıcı karşıladı. Hep birlikte içe- riye girdiler ve toplantı salonundaki masanın başına geçerek çalışmağa başladılar. Komisyondaki faaliyet ge- ne "vakit nakittir" prensibine ogöre harlanıyordu. Politikacılar Daldan dala B' haftanın başlarında bir gün, Yas- sıada yolcularını taşıyan Fener- bahçe Dolmabahçe rıhtımından ayrı- lan henüz yirmi dakika olmuştu ki top sesleri Boğazın Marmaraya açı- lan ağzını kapladı. İki kıyıda pek çok kimse evinin penceresine fırladı. Hele Fenerbahçeyi hücum bot- ları refakatinde seyrediyor görmeye alışmış olanlar ve geminin, hareket- ten evvel altının kurbağa adamlar tarafından arandığım bilenler "ne o- luyor" diye birbirlerine sordular. Al- lahtan topların, donanmış halde Dol- mabahçe önünde demirlemiş bulunan iki muhripten atıldığı anlaşıldı ve herkes sükunet buldu. Saatler 8.27'yi gösteriyordu. .Muhriplerden birinde bulunan Devlet Başkanı Cemal Gür- sel, sırtında Orgeneral üniforması, yanında İstanbul valisi Refik Tulga, yaverleri ve özel doktoru karaya çık- mıştı. Gürsel arabasına giderken kendi- sini, henüz Dolmabahçe meydanını terk etmemiş dokuz sivil şahıs alkış- lıyarak karşıladı. Muntazam bir sı- ra halinde dizilen şahıslar, âdeta sivil olduklarını unutmuşlar, asker hüvi- yetine bürünmüşlerdi. Nitekim durum Gürselin de gözünden kaçmadı ve Devlet Başkanı bir askeri mangayı kan Erkek Kolejine doğru yolculuk başlamıştı. Siyah Cadillac, Amerikan Koleji- nin yılankavi, yokuşunun sonuna tam altı defa manevra yaparak ulaştı. Sa- at 8.45'te arabadan inen Devlet Baş- kanım, Öğrencilerle birlikte Kolejin Genel Müdürü olan ince, zayıf, uzun 16 boylu Dr. Ballantine karşıladı. Bozuk türkçesiyle Gürsele "hoş geldiniz" di- yen Ballantine, öğrencilerin gürültü- leri arasında zorlukla duyulan bir ko- nuşma ile "74 yıldan beri ilk defa ola- rak bir Türk Devlet Başkanının Ko- leji ziyaret ettiğini ve Türk - Ameri- kan dostluğu sayesinde Kolejin Tür- kiyenin bir kısmı olacağını" bildirdi. Bu sırada orta boylu, az şişmanca bi- risi Gürselin elini sıkmaktaydı. Bu, Devrim Hükümetinin ilk Devlet Ba- kanlarından Şefik İnandan başkası değildi. Şefik İnan, Kolejin Türk mü- dürü bulunmaktaydı. İnan bir müddet önce bakanlıktan affedilmiş ve bilâ- hare de buraya tâyin olunmuştu. Öğrenciler Gürselin etrafını çev- relemiş, kendilerine (o birşeyler söyle- mesini istiyorlardı. Arzularını kıra- mıyan Gürsel Amerikahvari giyiniş- leriyle diğer okul öğrencilerinden farklı bir topluluk teşkil eden bu gençlere, ahlâk ve karakter üzerine bir konuşma yaptı. Bu konuşmasında Gürsel, "Çok karakterli bir adam ilim bakımından zayıf olursa hiçbir şeye yaramaz. İlim bakımından kuv- vetli, ahlâk ve karakter bakımından zayıf olursa, tehlikelidir" dedi ve "iki- sini birleştirmenin esas marifet oldu- gunu" anlattı. Saat 9.15 te Gürsel, Kolej müdürü- nün odasında sayısı altı kişiyi geçmi- yen mütevelli heyeti ile bir görüşme yaptı. Sözüne "O hâdiseyle alâkalı kız talebelerle görüşmek isterim" di- ye başlamasından Gürselin Amerikan Kolejinin Erkek kısmından ziyade, Kız kısmıyla ilgilendiği anlaşıldı. Ni- tekim kendisine (o kızların, Arnavut- köydeki kolejde okudukları bildirildi Ama ne olursa olsun bir defa buraya gelinmişti. Gezmek, bilgi edinmek lâ- zımdı. Kolejin ilgilileriyle birlikte muhtelif kısımlar gezildi. Burada alâ- ka çeken, İngilizcenin özel bir usülle öğretildiği laboratuvar oldu. Posta- hanedeki telgraf muhabere memurla- rınınkine benzer özel tahta bölmeler- Başkan Gürsel Balıkhanede balıkçılarla konuşuyor Vatandaşın dertleri dinleniyor AKİS, 11 KASIM 1960