C.H.P. Tatil s bi b enin ortasında evvelâ ko- caman bir 77 rakamı belirdi, son- ra sevimli bir yüzün ekranda görün- mesiyle birlikte gür sesli bir spiker, İzahatına başladı. (o Ekrandaki yüz, kısa bir müddet evvel 77. yaşını id- rak eden bir delikanlıya aitti. Salonu dolduran binlerce kişi avuçlarını pat- latırcasına alkışlamağa başladılar. Hâdise, geçen hafta pazar günü, reklâm firmasının aktüalite progra- mında, bir kaç karelik bir film için- de, 77. yaşını bir müddet önce kutla- mış bulunan dinç Muhalefet lideri ismet İnönüyü görmek Ankaralıları ziyadesiyle memnun etmişti. Belli ki Genel Başkanın hasretlisi pek çoktu. Alkış tufanı perde perde yükseldi ve nihayet mevzuun değişmesiyle kesil- di Sinemasının perdesinden An- haftanın başındaki opazartesi günü Ankara garında bir kere daha izhar edilecekti, İ İ nın son günü Haydarpaşadan hareket eden Yataklı Ekspresle oOAnkaraya hareket etti. Bu yolculuk, tatilinin bittiğinin ve her gün bir parça daha dinçleşen Genel Başkanın mesai dev- resinin başladığının deliliydi. İnönü- ye bu seyahatinde eşi Mevhibe inönü, kızı Özden Toker, oğlu Erdal inönü -Erdal İnönü Amerikadan yeni dön- müştü- gelini Sevinç İnönü, torunla- rı Gülsün ve Nurperi Toker refakat etmekteydiler. İnönülerin yolculuğu Sincanköye kadar sakin geçti. Yol boyunca halinden en fazla memnun olan, tabii, küçük Gülsündü. Dede Pa- şasının yanında olmak onu ziyadesiy- le sevindiriyordu. Sincanköyde, treni meraklı vatan- daşlar doldurmağa başladı. Bunların içinde en meraklıları gazetecilerdi. Öncü muhabirleri bir defa daha mes- lekdaşlarını atlatmışlar ve Muhalefet liderine Sincanköyde mülâki olmak fırsatını ele ogeçirmişlerdi. İnönü, genç gazetecileri restoranda, sabah kahvaltısında karşısında bulunca, pek keyiflendi. Tabii, bu arada şaşırdı da.. Fakat şaşkınlığını kendine has esprileriyle ifadede beis görmedi. Es- kiden tanıdığı bir muhabire: "— Ne o, İstanbuldan mı geliyor- m li habirin cevabı Paşayı kahka- hal güldürdü. Genç gazeteci, göz- e içi gülerek şu cevabı vermişti: ayır Paşam ,Sincanköy " den.» AKİS ,21 EKİM 1960 İsmet İnönü geçen hafta-, Bundan sonra Genel Başkan, genç gazetecileri masasına davet etti ve çay içmelerini söyledi. Bu arada ön- cünün becerikli muhabiri hemen bir kâğıda altı sual yazıp el çabukluğu ile İnönünün eline sıkıştırdı. İnönü kâğıda baktı ve: "— Nedir bu, gene sual mi sora- caksın?" dedi. Arkadan ilâve etti: "Yok yok! Bu defa beni tongaya bas- tıramıyacaksın". Sonra, genç gazete- cinin üzülebileceğini düşünerek sır- tını okşadı ve "Hele şimdilik dursun, zamanı gelince cevabını alırsın" dedi. Ne var ki, genç muhabir pek azim liydi: — Nolursun Paşam, bir tanesine olsun cevap verin" diyerek İnönüyü Te tarafından yakalamağa çalış- İnönünün gençleri kıramadığını biliyordu. Fakat Genel Başkan bu hücumu da o kendine has yumuşak- lıkla savdı ve muhabire dönerek: "— Baban seni hâlâ evlendirmiyor mu?" dedi. Anlaşılan, İnönü işi tatlıya bağla- mak niyetindeydi. Sincanköy ile Ankara arasındaki mesafe bu minval üzere sohbetle geç- ti. Paşayı Ankara garında büyük bir kalabalık bekliyordu. Bu kalabalığın ekseriyetinin gençlerden müteşekkil oluşu dikkati celbediyordu. Bu ara- da, C.H.P.nin her yerde hazır ve na- zır politikacıları da Genel Başkanı istikbale gelmişlerdi. Yataklı Ekspres gara girer girmez hemen İnönülerin bulunduğu kompartımanın ö önüne top- lanıldı. Biraz sonra da İsmet İnönü vagonun penceresinde gözüktü. Her zamankinden daha dinç ve neşeliydi. Belli ki bu oldukça uzun İstirahat kendisine yaramıştı. Trenden indi ve YURTTA OLUP BİTENLER durmadan alkışlayan kalabalığın ara- sından yürüdü. Dinamik adam jpönünün İstanbuldan gelişiyle C.H, P. Genel Merkezinde elle tutulur bir hayatiyet kendini belli etti. Ge- nel Başkan Genel Merkeze ilk ziyare- tini hemen o pazartesi, saat 17 de yaptı. O gün öğle yemeğini CH.P. Genel Sekreteri İsmail Rüştü Aksal- larla birlikte yemiş ve öğleden sonra mütadı veçhile bir parça istirahat et- mişti. Ne var ki, 77 yaşındaki bu di- namik adamı Genel Merkezde bekle- yen işler çoktu. Yaz ayları içinde Ge- nel Merkezde girişilen faaliyet hak- kında malümat almak lâzımdı. Pa- zartesi günü saatlerin 17 yi gösterdi- ği sıralarda Karanfil Sokaktaki bi- nanın merdivenlerini ağır ağır çıkar- ken, Genel Başkan tekrar işinin ba- sında olmanın huzuru içindeydi. İnönü Tüzük Tadil Komisyonu ü- yeleriyle temas etti, onların fikirleri- ni aldı. Daha sonra Genel Sekreter Aksal ile çay içerken, parti programı üzerinde müdavele-i efkârda bulundu. Akşam Ayten Sokaktaki 20 numara- lı evin kapısı önüne geldiğinde canlı- lığını bulmuştu. Genel Başkanın ikinci günü de ha- reketli ve bereketli oldu. Akşama ka- dar ziyaretçilerle meşgul olan İnönü, salı günü saat 17 de gene Genel Mer- kezin merdivenlerini çıkıyordu. İnö- nünün o gün de ziyaretçileri vardı. Bunlar Ankara Gazeteciler Cemiyeti İdare Heyeti üyeleriydi. Genel Baş- kan gazetfecücri odasında kabul etti. ve onlarla uzun uzun hasbıhalde bu- lundu. Gazeteciler obalolarına şeref vermesini Inönüden ricaya gelmişler- di. Paşa bundan ziyadesiyle memnun oldu ve balolarına gelmeyi vaad etti. İnönü Ankara garında