21 Ekim 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

21 Ekim 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir Vesika Şemi Ergin 9 Subay KİS bu hafta, son senelerin en alâka çekici ve en esrarlı hâdiselerinden biri üzerine ışık serpiyor. Hâdise, meşhur "9 Subay Hadisesi"dir. vunma Bakanı olan Semi Erginin bir açıklamasını, muvaffak olmuştur. Düşük Bakan bu yazısında "9 AKİS, o devirde Milli Sa- verdiği bir izahatı ele geçirmeye Subay Hâdisesinin nasıl doğdu- nu, nasıl geliştiğini ve Boyarla Menderesin ürerinde nasıl bir tesir bıraktığını zaman, mekân, şahta göstererek anlatmakta, D.P, duğunu en açık şekilde ortaya koymakta "9 Subay Hâdisesi" rarlayocaktır. Ama hayret uyandıran bir cihet, o hâdiseyi yaranma maks Aridarının önünü görmeyecek halde bulun- adalet önüne çıktığında Semi Ergin bu ifadesini şüphesiz tek- adıyla Men- derese aksettiren, böylece dokuz ailenin aylarca perişanı olmasına yol açanların bugün ellerini kollarını "1957 senesinin son haftasını yaşıyorduk. Bir gün da- ireye geldiğim zaman telefonla Başvekilin İstanbul- dan aradığını söylediler. Telefonu açtım. Başvekâlet kalemi mahsus müdür muavini Şefik Fenmen çıktı. Başvekilin tayyare ile İstanbula gelmemi arzu ettiğini bildirdi. Muvafakat cevabı vererek bir askeri tayyare hazırlamalarını söyledim. Dairemdeki acele işleri ve doğruca hava meydanına gittim. Yanımda teftiş kurulu başkanı Albay Nüzhet Bulca ile Emir Subayı Binbaşı Adnan vardı, öğleden sonra İstanbula indim. Merkez Kumandam Tümgeneral İs- mail Hakla Sokollu bana Başvekilin Reisicumhur ile birlikte Şâle Köşkünde beni beklediklerini bildirdi. Mü- him bir hâdise olsa gerekti. Fakat ne olduğu hakkın- da bir tahmin yürütemedim. Burada, gayet safiyetle, Türk Ordusunun kumanda mensupları hakkındaki dü- şüncelerimi sıraya koymuştum. Bunları kendisine aça- cak, ordu içindeki ufak tefek kırgınlıkları gidererek subaylığı cazip bir hale getirmek için düşüncelerimi ifade ederek fikirlerini alacaktım. imzaları bitirerek, "Saat 10 da Şâle Köşküne vardım. Beni Başyaver Faik bey karşıladı ve bir odaya aldı. Salonlardan, bun- ların devr-i saltanatından, İhtişamından lâf açtık. Uzun bir müddet bekledim. Nihayet çağırdılar. Reisicumhur- la Başvekil odada yalnızdılar. Ben de oturdum. Başve- kil hana "Binbaşı Samet Kuşçu nasıl adamdır?" diye sordu. Fikrimi söyledim. "Evvelce İstanbul müstahkem mevki kumandanı idi. İki lisan bilir: fransızca, ingiliz- ce. Zeki ve çalışkan bir subaydır. Kıymetli bir kişidir" dedim. O zaman Başvekil, Ordu içinde bir isyan ve hü- kümeti devirme teşebbüsü olduğunu ifade etti ve bunun Samet Kuşçu tarafından ihbar edildiğini söyledi. İhbar evvelâ İstanbulun eski Merkez Kumandanı mütekait Tümgeneral Kâzım Demirkana yapi. ve aynı gün İstanbul mebusu Mithat Perine, Atatürkün mâneviyesi Ülkünün kocası, sabahleyin osubaylıktar ayrılma bir zata söylemiş ve Başvekile o yoldan du yurulmuş. Dahiliye Vekili Namık Gedik muhbirin din lenmesi için beni bekliyormuş. Bu sebeple beni Anka radan davet etmişler. Namık Gedik vilâyetten çağırıl di. Onun yanında hâdiseyi bir kere daha tezekkür ettik Ben, Dahiliye Vekili Namık Gedik, Reisicumhur ve dü şük Başvekilin yanından ayrılarak vilâyete gittik. Bin başı Samet Kuşçuyu çağırarak dinledik. Sivil elbise sallayarak dolaşabilmeleridir. giymiş, geldi. Telâşlı ve heyecanlıydı. Anlattı. Ordu içinde bir hareket olduğunu. Hükümeti devirmek iste- diklerini, bunda muvaffak olamadıklarını ve Vekilleri birer birer vuracaklarını söyledi. Kendisinin seçimler- den önce aralarına girdiğini, o zamandanberi kendile- rinden görünerek onlarla beraber Hükümet aleyhinde bulunduğunu ve onların programlarına iştirak ettiğini, bir şey elde etmek için bugünlere kadar çalıştığını, şim- di beraber çalıştıkları yüzbaşı Kâzım Özfıratın Anka- raya gitmesi ile işin müstaceliyet kespettiğini, bu se- beple ihbarı alelacele yaptığını söyledi. Tedbirler alınıyor “A lınan tedbirler alındı ve Samet Kuşçu gece için İl- hami Barutu evine davet etti. Sesleri tesbit etmek için evine makine götürüldü. Konuşma yapıldı. Ben o- tele geldiğim zaman, makine gelmiş beni bekliyordu... Namık Gedikin odasında Samet Kuşçu da dahil İlhami Barut ile olan konuşmalarını dinledik. Bu konuşma, evvelemirde Samet Kuşçunun durumunu tam olarak tes- bit ediyordu. Onu suçluluktan kurtulamaz hale getiri- yordu. Bir sürü tasavvurları bu konuşmada dinledik. Hainane tasavvurlar bence, İlhami Barut ihtiyatlı ko- nuşuyordu. Fakat Samettn konuşmaları karşısında bu işle alâkası olmayan bir subay derhal harekete geçer ve birçok yerleri sükünetle değil, hiddet vedehşetle karşılardı... "Makinede sesi tam olarak tesbit etmek mümkün değildi. Çünkü herhalde bir arızası vardı, çok gürültü yapıyordu. Samet bu konuşmadan büyük bir şey elde edememişti. Yâni İl hamiyi (o suçlandırıp kendisini kur- tarmada muvaffak olamadığını anlamış bulunuyordu. Gece, odamıza çekildik ve yattık. Sabahleyin Kuşçu bana geldi ve bâzı şeyler söylemek istediğini bildirdi. Bunun burada mümkün olamıyacağını, otomobille bir- kaç saat beraber gezmeye çıkmamızı, belki bu* odada bulunabilecek bir âlet vasıtasıyla konuşmalarımızı din- leyebileceklerini söyledi. Ben razı olmadım, otomobil- le gezmekten ne çıkacaktı, lemesini söyledim. O da buna rıza göstermedi ve niha- yet kendisine tahkikata başlanabilmek için gidip ifade vermesini ve ifadesini zapta geçirmesini söyledim.. O hâlâ ısrar ediyordu: Size karşı da bir suikast vardı, beni dinleyin, beraber çıkalım! Samet, bu sözünü son- radan Arif Paşaya verdiği ifadelerinde de tekrarladı. AKİS, 21 EKİM 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: