21 Ekim 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

21 Ekim 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YASSIADA DURUŞMALARI çarlar" diye bir de felsefi prensip koydu. Zaten bu, D.P. iktidarının ana prensibi sayılmamış ve 1950 de cep- lerinde iki buçuk lira bulunanlar on senenin sonunda, yollarını aça aça milyonlar sahibi olmamışlar mıydı ? Ama açılan yolun ucu talihsizlik, Yassıadaya da çıkıvermişti. Menderese kalsa akşama kadar konuşacaktı. Başkan müdahale etti, "Bazı sualler soracağım cevap verir- siniz" dedi. Düşük Başbakan boynu- nu kırdı: "Emredersiniz" Fakat asa- bının bozulmuş olduğu ve rahatsızlık hissettiği sezildi. Ne de olsa nutku yarıda kesilmişti. Suallerin altından ise çapanoğlu pekâlâ çıkabilirdi. Menderes sol elini ceketinin sebine soktu, fakat süratle çıkardı. Eliyle guldü. Başkan bir takım sualler sor- du, bunların cevaplarını aldı. Sualle- rin en mühimi, Atatürkün evine bom- bayı kimin attığıydı. Kim atmış ola- bilirdi? Madem ki o devrin politika konjonktürü Türkiyenin böyle bir hâdiseyi, tertiplemesine elverişli de- ğildi. Madem ki Yunanlılar için de aynı vaziyet mevcuttu, O halde tertip kimindi? Düşük Başbakan, burada yaptığı gibi, Yunanistandaki hâdise- yi de komünistlerin sırtına yükleyi- verdi. Ama o zaman Yunan mahke- mesinin Oktay Engin ile Kavas Hasa- nı değil de, komünistleri mahküm et- mesi gerekmez miydi? Her halde Menderes, bâzı noktaları bir demago- ji selinin ortasında bırakıp kaybet- meyi tercih ediyordu. Belki de bu yüzdendir ki sualler uzayınca bocala- mağa başladı, rahatlığım kaybetti. aşkan, Menderesin daha evvel alınmış ifadesinin ve bâzı vesikaların okunacağını söyledi. Düşük Başba- kana, bunlar okunurken oturabilece- gini bildirdi. Fakat Menderes il reddetti. Galiba orada, öyle, martyre heykeli gibi dikilmeği daha kârlı buluyordu. Düşük Başbakanın Soruşturma Kuruluna verdiği ifade okundu, Grup toplantılarına ait bir sabit okundu, Gökayın istifa mektu- bu okundu, Milli Emniyet Reisi Beh- çet Türkmenin raporu okundu, bir polis (omüfettişinin raporu okundu. Düşük Başbakanın Milli Emniyet ra- porlarıyla alâkalı Okanaati pek ilgi çekiciydi. "Ben on sene hizmette kal- dım" dedi, "bu raporları bilirim. Hiç bir asıl ve esasa dayanmayanları var- dır. Bunlar, evvelâ ciddi olarak kıy metlendirirler, öyle kullanılırlar". Bu sırada yapılan bir yanlışlık, düşük Başbakanın ekmeğine yağ sür- dü. Başkan. Menderesin 6/7 Eylül hâdiselerinden Sonra Yunan Başba- 16 Turhanın kalemiyle Menderes kanına gönderdiği o bildirilen tarziye mektubunun okunacağını Dosyadan bir kâğıt çıkarıldı ve okun- du. Bu, ipe sapa gelmeyen bir deli saçmasıydı ve neden bahsettiği de zaten pek iyi anlaşılmıyordu. Anlaşı- lan- bunun Menderese ait bulunmadı- ğıydı. Başkan da şaşırmıştı. Bu, ne biçim vesikaydı? Kurnaz Menderes hücuma geçmekten geri kalamadı. Bu, ne demekti? Başol, kâğıdın Baş- bakanlıkta bulunduğunu söyledi. Men deres, mantığa uygun şekilde sordu: — Yâni, Başbakanlıkta bulunan her şeyin mesulü ben miyim?" Başkan bu çıkışlara hiç kızmıyor- du. Anlaşılan sanık psikolojisini iyi biliyordu. Menderesin sorgusu bit- mişti. Fakat düşük Başbakan hâlâ konuşmak istiyordu. "Lütfu inayet buyurursanız bir hususu (o arzetmek istiyorum' dedi. Başkan sordu: "Ney miş?" Avukatlara ait bir mesele ol duğunu anlayınca da kesti. Fakat ko- nuşma sarasına (tutulmuş görünen düşük Başbakan bir türlü mikrofon- dan ayrılmak bilmiyordu. Başol sert bir tavırla bu yapışık adama yerine dönmesini ihtar etti. Menderes, hid- detten kıpkırmızı olmuştu. Yerine dönerken yüzünü görenler. Mende- resin elan Başbakan olmamasına Sa- lim Başol adına şükrettiler. Saat tam 14.55 idi. Bir uzun. iki kısa undan sonra dert mikrofunun ba- şına geldi. Çeşitli eller âleti bir in- dirip bir kaldırdılar. Menderesten sonra evvelâ Fatin Rüştü Zorlu bunu kendi boyuna ayarladı. Sonra Köprü- lü ortaya çıktı. O, indirdi. Daha aşa- ğı inmez sanılıyordu, ortaya Gökay çıktı ve mikrofonu biraz daha indir- di. Alâaddin Eriş ise bunu tekrar Fatin Rüştü Zorlununki kadar olan kendi boyu hizasına getirdi. Allahtan, makineye bir şey olmadı. Boy farkı, sanıklar arasında, sınıf farkından bile Türkiyeye hiç bir şey obecerememiş halde döndüğü -memleket hesabına AKİS, 21 EKİM 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: