yan D.P. lilerin geçişi bitmişti ki -esasen uzun sürmemişti- ellerinde Altıoklu bayraklarla C.H.P. liler sö- kün ettiler. C.H.P. il idare kurulu D.P. lilerin geçit resmine bayraklar ve kokartlarla iştirak edeceğini öğ- renince, Altıoklu bayraklarını ve ko- kartlarını takmışlar ve geçitresmine hazırlanmışlardı. Maraşlı C.H.P. li- ler Başbakanın önünden geçmeğe başladılar. 10 dakika geçtiler. Bitme- di. 20 dakika oldu. Altıoklu bayrak- ların ardı kesilmedi. 40 dakika, 45 dakika. C.H.P. liler hala geçmeğe de- vam ediyorlardı. Menderes evvelâ gü- lümsedi. Dakikalar geçtikçe tebessü- mü kayboldu. Zaman biraz daha iler- leyince adamakıllı sinirlendi ve biraz ötesinde bulunan Maraş valisine "Bu gövde — gösterisi!. Neden getirdiniz beni buralara” diye çıkıştı. Maraş valisinin korktuğu başına — gelmiş, Beyfendi de Maraşta D.P. nin kuvve- tini anlamıştı. Vur abalıya itekim merasim sırasında okunan şiirlerin birinde kendisinin Oğuz hana ve Cengiz hana benzetilmesi bi- le Beyfendiyi sükünete kavuşturma- dı. Hışımla, Belediye tarafından Ma- raş kalesinde verilen yemeğe gitti. Ama bugün, Beyfendi hakikaten şanssızdı -Topal devenin tesiri olacak. Yemekte hemen yanındaki masaya Basın mensupları oturtulmuştu. Üs- telik aralarında Adanada arayıp bu- lamadığı kimseler vardı. Sağ tarafın- da Maraş valisi oturuyordu. Solunda Hava Kuvvetleri Komutanı Tekin A- rıburnu bulunuyordu. Bunları Mede- ni Berk ve Burhan Belge ile diğer ze- vat takip etmekteydi. Mamafih, şanssız olan sadece Menderes değildi. Belge de Menderes kadar talihsizdi. Nitekim ziyafet salonunun kapısın- dan içeri yıldırım hızıyla giren iki metrelik bir Maraş mücahidi Belge- nin yanına sokuldu. Ellerine sarıldı ve: "Sayın Başbakanımız, Maraşa hoş geldiniz, nur getirdiniz" diye sec- deye kapanırcasına eğildi. Belgenin Başbakanlığı ancak beş saniye kadar sürdü. D.P. nin tahriratcısı -son de- rece iyi manevra yapar- derhal ken- dini topladı ve asıl Başbakanı göster- di. Maraşlı mücahit bu defa aynı me- rasimi Menderese tekrarladı. İşte bundan sonradır ki Menderesin gezi boyunca konuşmalarında "Ben Tür- kiye Başbakanı" gibi sözlere rastla- mak mümkün oldu. Galiba, Belgenin rekabetinden çekiniyordu! Yemek pek neşeyle yendi denemez. Menderes bazı şeyler söylemek isti- yor, ama bilinmiyen bir sebepten çe- kiniyordu. Baklavalar yenmişti ki, Beyfendinin sıkıntı sebebi anlaşıldı. Havadis gazetesinin seyahata iştirak eden muhabiri M. Ali Yalçın gazete- AKİS, 17 ŞUBAT 1960 cilerin yanına gelerek "Beyfendinin akşam yemeğinde — gazetecilerin bu- lunmasını istemediğini, kendilerinin Beyfendi — şerefine başka bir yerde ağırlanacakları"nı bildirdi. Bu söz- ler basın mensuplarının toplu bulun- duğu bir anda söylenmişti. Gerçi, da- ha sonra teker teker kenara çekilen gazetecilere istenmiyenlerin - kimler olduğu fısıltı halinde bildirildi. İsten- miyenler, — Beyfendinin — yazılmasını istemediği bazı şeyleri yazanlardı. Beyfendi haftalık dergilerin muha- birlerinin yemekte bulunmalarını ar- zulamıyordu! Ama, genç gazeteciler direttiler. İki meslekdaşlarını yalnız bırakmadılar ve yemeğe toptan git- memeğe karar verdiler. Şans ters dönünce Ogun Basın - Yayın Umum Müdü- rü Altemur Kılıç için de şanssız YURTTA OLUP BİTENLER daha telaşlandı. Genç gazeteciye na- sihata başladı. Beyfendinin diğerle- riyle bir alıp vereceği yoktu. Ama AKİS ve Kim muhabirlerini istemi- yordu. Çünkü —hadiseleri yalan ve yanlış aksettiriyorlardı! Vatandaşlar arasına nifak — sokuyorlardı! Milleti birbirine düşürmeğe çalışıyorlardı! Onlardan başkaları her zaman muh- teremdiler. Her zaman davetliydiler. Kılıç, arkadaşların neden böyle hare- ket ettiğini bir türlü anlıyamıyordu. Telefon kapandığında genç gazete- ci gülümsiyerek etrafındakilere mu- havereyi anlattı. Kılıçın AKİS hak- kındaki sitayişkâr sözlerini nakletti ve hep birden kahkahayı bastılar. Al- temur Kılıçla yapılan mükalemenin yarısında İstanbul gazetesi muhabiri ahizeyi AKİS muhabirine vermişti... D.P. ileri gelenleri ve Beyfendi için Çarşaflılar Başbakanı karşılıyor Menderes sevgisi bir gündü. Gazeteciler havadislerini verdikten sonra Maraş Milletvekili Kemali Bayazıt tarafından yemeğe davet edildiler. Bayazıtın evine top- lu bir halde giden Basın mensupları, Beyfendinin kendilerini araması ve- ya bir emirleri olması ihtimalini dü- şünerek bulundukları yerı Kılıça bil- dirmeği vazife saydılar Saat 23 sıralarıydı. Bayazıtın e- vinden gazetecilerin pek çoğu C.H.P. liler, tarafından — ayırtılan otellerine gitmişlerdi. Bir kısmı da otomobille- rin gelip kendilerini almasını bekli- yordu. Kemali Bayazıtın telefonu u- zun uzun çaldı. İstanbul gazetelerin- den birinin muhabiri ahizeyi kaldır- dı. Konuşan Altemur Kılıçtı. Sesi pek telâşlı geliyordu. Gazeteci arkadaş- larının nerede olduklarını sordu. Ken- disine vaziyet anlatıldı. Kılıç bir kat o günün neden bu kadar uğursuz geç- tiği sonradan anlaşıldı. Menderes Ma- raşa girerken kurban edilen deve to- paldı. inanışa göre topal deve kurban etmek büyük uğursuzluk ge- tirirdi. Şu Maraşlıların yaptığı da ya- pılacak şey, değildi hani.. Görülmemiş kalabalık!. Ertesı gün Maraşlılar ve ikişer iki- şer yatan — gazeteciler davul ses- leriyle uyandılar. Başbakan Maraş- tan ayrılıyordu. Maraşlılar Beyfendi- yi teşyie davet edilmekteydiler. Be- lediye meydanı kamyonlarla köyleri- ne henüz gönderilmeyen D.P. liler ve Maraşlı D.P. liler tarafından doldu- ruluyordu. Ama bunların adedi taş çatlasa iki bini geçmeyince, üstelik mikrofon da çalışmayınca Mende- resin sinirleri büsbütün bozuldu ve AKİS ile Kim muhabirlerinden kız- 9