İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Yardım Artan anlayış Bundan bir süre önce Batının iki tanınmış şahsiyeti arasında bir konuşma cereyan etti. "—Yardım, yardım deyip duru- yorsunuz amma, biliyor musunuz ki yardım almak sayesinde gelişmemiş memleketlerin nüfusu büsbütün baş- döndürücü bir hızla artıyor? Bu gi- dişle yardımın gelişmemiş memleket- leri zenginleştirmeğe değil, tam aksi- ne, gitgide fakirleştirmeğe yaradığı- nı kabul etmek gerek!" " — Bu görüşü kabul etmek demek, gelişmemiş memleketleri kendi ka- derlerine terketmek demektir. Yar- dımı kesmek suretiyle — nüfus artışı frenlenecekse, bu ancak kıtlık ve aç- lık sayesinde olacaktır. Bu takdirde de, bu memleketler kolayca millet- lerarası komünizmin kucağına düşe- ceklerdir. Yardımdan — vazgeçmemi- ze imkân yoktur. Hatta, nüfus artı- şının bu memleketlerin büsbütün fa- kirleşmesi sonucunu — doğurmasını önlemenin çarelerinden biri de yine yardımdır. Ancak, bunun için yardı- mı bugünkü, seviyesinin çok üstüne çıkarmak da şarttır." Konuşanların birincisi — bellibaşlı mütefekkirlerden Huxley, diğeri de Amerikan Demokrat Partisinin son Cumhurbaşkanlığı Adayı Adlai Ste- venson'du. Krutçef Yoldaşın, Batı ile Doğu arasındaki yarışmayı iktisadi Stevenson Basiretli adam Amerikan dolarları Hovardalığa paydos alana nakletmeğe niyetlenmesi ve bu alanda -Sputnikler kadar değilse bi- le- hayli önemli ilerlemeler kaydet- mesi karşısında, haklı olan da hiç şüphesiz Stevenson'du. Nitekim, çok şükür, bugün Batının bellibaşlı siya- set adamları Stevenson gibi düşün- mektedirler. Bunların başında Baş- kan Eisenhower'le Başbakan Mac- Millan gelmektedir. Evet, yardım arttırılacaktır. Fa- kat, nasıl? İşte, artık asıl dava bu "nasıl"ın cevabını bulmaktadır. İlk dâva, gereken yardım mikta- rını tesbit etmektir. En sözüne inanı- lır eksperlere bakılırsa, — gelişmemiş memleketlere yardımın asgari 40 yıl devam etmesi gerekecektir. Bu müd- det zarfında iktisadi ve teknik yardım programları için âmme fonlarından ve özel fonlardan, yardım eden ve yardım alan memleketlerce yılda as- Amerikanın şimdi muhtelif yollardan muhtelif yardım program- ları için sarfettiği para yılda 2 milyar dolar civarındadır. Fakat, Amerika- nın cari tediye bilançosunda meyda- na gelen açık, bu miktarın azaltıl- masını, 1,5 milyar dolara indirilme- sini gerektirmektedir. Amerika, bu durumda, artık tam bir refah devre- sine girdiği sanılan Batı Avrupa, İn- giltere ye Japonyanın da yardıma da- ha geniş ölçüde katılmalarını iste- mektedir. Amerikaya göre, bu mem- leketler de bir ikinci 1,5 milyar do- ları ortaya koyarlarsa mesele halle- dilmiş olur. Gelişmemiş memleketler de kendi tasarruflarından, yılda as- ari 2 milyar doları ortaya koyabil- melidirler. Yeni bir teşekkül İkinci dâva, bu yardımın hangi te- şekküller vasıtasıyla yapılması ge- rektiği meselesidir. Birleşik Ameri- taraflı yardım usulünü tercih etmiştir. Bu ka, şimdiye kadar daima iki suretle, yardımın idaresinde Ameri- kanın hâkimiyetinin devam ettirile- bileceği düşünülmüştür. Fakat, iki taraflı yardım bir yandan koordinas- yonun yapılmasını zorlaştırmış, öbür yandan da yardım alan memleket- lerde şükran hisleri yerine küçüklük duygusu —uyandırmıştır. Amerikan idarecileri ancak yeni yeni, iki taraflı yardımların muazzam yekunlara e- rişmesine rağmen yardımı alanlarda hiçbir müsbet tesir yaratmadığını müşahede etmişlerdir. Böyle olunca, yardımın bir milletlerarası teşekkül tarafından yapılması yardım alan- larda "idare edilmek" hissini uyan- dırmayacak ve yardımların kalkın- ma planlarıyla daha iyi koordine e- dilmesini — sağlayacaktır. Amerika, bu maksatla geçen Temmuzda Mali- ye Bakanı Anderson'ın ağzından Mil- letlerarası İmar ve Kalkınma Banka- sı ile Para Fonuna bağlı bir Milletler- arası Kalkınma Otoritesi kurulması- nı teklif etmiş ve bu teklif kabul edil- miştir. Bu yeni teşekkül gelişmemiş memleketlere uzun vadeli, düşük fa- izli yatırım kredileri verecektir. A- OKUYOR AKİS, 17 ŞUBAT 1960