düşmediğini izah ediyordu. Bakanın Meclisteki izahatının ertesi günkü -4 Şubat 1960- sayısında, "Aftenpos- ten" yine bir başmakalede şunları ya- zıyordu: "Dışişleri Bakanı Mr. Lan- ge'nin izahatını tasviple kalşılıyor ve basın hürriyeti prensipi üzerinde- ki sözlerini bilhassa takdir ediyoruz. Bakanın izahatından sonra, Ankara- daki İskandinav Devletleri temsilci- lerinin Türk Dışişleri Bakanlığı nez- dindeki teşebbüslerini de anlayışla karşılıyoruz. Yalnız bu konuda yapı- lacak bir tenkidimiz yine de vardır. Bu teşebbüs, Türk Dışişleri Bakan- lığı nezdinde değil, —fakat, doğruca nezdinde yapılma- Türk gazeteleri lıydı." rveç basını, basın hürriyetine layık olduğunu, o hürriyeti sadece kendisi için değil, herkes için istedi- ğini göstermekle bir defa daha isbat etmiştir. Norveçin basınının da Hükü- metinin de olgunluğuna ve hürriyet- lere bağlılığına imrenmemek kabil değildir. Çin Büyüyen Sarı Dev ayzer İkinci kalan tek doğru görüş, Wilhelm'den geriye belki de Çin ve Japonya hakkında olanıdır. Kayzer, büyüyen sarı tehlikenin bir- birlerini yemekle meşgul Avrupalı- ları birleştirecek tek unsur olduğu kehanetini savunmuştu. Aynı keha- net geçen yılın sonlarına doğru, bu sefer General de Gaulle tarafından savruldu. Milliyet denilen sihrin in- san topluluklarını birbirine bağlayan asıl perçin olduğuna inanan de Ga- ulle, Batı Avrupa medeniyetinin âsi çocuğu Rusyanın bir gün yine ana kucağına döneceğinden emin oldu- ğunu söyledi. Çünkü de Gaulle, Mao- nun demir pençeli idaresi altında bü- yük bir hızla gelişen Çinin karşısın- da dünya muvazenesini koruma za- ruretlerinin Rusyayı Batıya yaklaş- tıracağını düşünmektedir. Rakamlar bu peygamber Kehanet- lerini doğrulamaktadır. Gerçekten, bugün Komünist Çin yeni rejimin kıt'a Çinine hakim olmasının 10 uncu yılında Rusyada Bolşevik İhtilâlinin muzaffer olmasının 10 uncu yılına nisbetle çok daha büyük bir hızla ilerlemektedir. Gerçi Sovyet Rusya- da da, Komünist Çinde de -hele ilk gelişme devirlerinde- — istatistiklerin siyasi maksatlarla tahrif edildiği çok görülmüştür. Çünkü, bütün diktatör- lükler propagandalarının bellibaşlı DÜNYADA OLUP BİTENLER çeşmelerinden biri olarak rakam ya- lancılığını seçerler. Fakat, komünist diktatörlüklerini bugün — dünyanın başka yerlerinde mevcut faşist veya sadece eyyamcı diktatörlüklerden ayıran tek nokta -asla tasvip edilme- yecek metodlarla olsa dâhi- komünist memleketlerin hakikaten büyük bir hızla kalkınmakta olduklarıdır. İşte Çin, hâlen komünist dünyasında dahi kalkınma hızı yarışında muazzam bir rekora erişmiştir. Gerçekten, — Sovyetler Birliğinde yıllık gelişme hızı -yani milli gelir- deki yıllık artış yüzdesi- 29 olduğu halde bu nisbet Komünist Çinde aşa- ğı yukarı üç misli fazladır. Halbuki, Amerikadâ gelişme hızı sadece 953 tür. Batıdaki en büyük gelişme hızı- nı sağlayan Batı Almanya ve Japon- ya gibi memleketler de Sovyetler Birliğindeki gelişme hızının hayli ge- risinde kalmaktadırlar. Üstelik, Sov- yetlerin hâlâ tam olarak çözemedik- leri zirai istihsal dâvasını Komünist Çin çözmüş görünmektedir. Gerçek- ten, 1959 da Komünist Çinin zirai istihsalâtı bir yıl öncesine — nisbetle 9031 nisbetinde artmıştır; bu, dünya tarihinde görülmemiş bir artıştır. Komünist Çinin bu kadar hızla gelişmesinin sebebleri nedir? Birin- AKİS, 17 ŞUBAT 1960