2 0 ne bizleri idare edecek kimseleri seçemiyeceğiz. Daha doğrusu, medeni bir hakkımızı biz istesek de isteme- sek de bize kullandırmıyacaklar. Yaşı "Yürürlükte bulunan kanunlara göre 18 yaşımızı tamamlayınca rüştümüzü ispat etmiş oluyoruz. Yani suç işlersek ceza görüyoruz. Evlenebiliyoruz. Çoluk çocuk sahibi, hattâ aile reisi olabiliyoruz. Etrafındaki- leri idare edecek mevkilere de geçebiliyoruz. Ama de- dik ya, seni idare edecekleri seçemiyorsun. Böylesine mantık nerede görülmüştür. Bundan daha acı, bundan daha haksız bir muamele olabilir mi? Benim aklım bunu hiç, ama hiç almıyor. "Meselâ siz, 21 yasında herhangi bir fakülteden mezun oluyorsunuz. Sizi bir yere hakim olarak, öğret- men olarak, mühendis olarak tayin ediyorlar. Siz ora- da ceza verebiliyor, öğretebiliyor veya çok sevdiğiniz memleketiniz için bir şeyler bulup çıkarmıya çalışı- yorsunuz. Ama sizi idare edecekleri — seçemiyorsunuz. Gençliğin haklarını bundan daha korkunç şekilde bu- damak kabil midir? "Bütün bunlar inancımızı sarsıyor. İster istemez, isyankâr oluyoruz. Ben hiçbir partiye mensup değilim. aşım müsait de değil. Ama bize reva görülen haksızlıkları bizzat müşahede edince, ister istemez bu- günkü idarenin muhalifi oluyorum. "Liseyi bitirdiktten sonra büyük ümitlerle memle- ketimden kalkıp yüksek tahsil yaymaya —Ankaraya geldim. Ailemin en küçük ferdiyim. PKüçük olmama rağmen büyüklerim bana sarsılmaz bir imanla bakı- yorlar. Aman oku, diyorlar. Bu bana inanan, benden kendim ve dolayısıyla memleketım için bir şeyler bek- me ve milletime faydalı olma ateşiyle doludur. Her doğ- ru düşündüğümü söyleyebilecek, her iyi gördüğümü yapabilecek ortamı arıyorum. Haksızlıklara karşı bü- tün benliğimle karşı koymak, Atatürkün açmış olduğu aydınlık yolda azim ve imanla yürümek, en büyük va- zifemdir. Bu memleket, inanıyorum ki, bir gün idealist gençlerin rahatça fikirlerini söyleyebildikleri ve her türlü riyadan uzak çalışabildikleri bir memleket ola- caktır. "Her şeye rağmen içimizde yanan kıvılcımlar sön- müş değildir. Zaten tarihin her devri ideal aşkı ile her türlü baskı ve haksızlığa rağmen mücadele eden ve muzaffer olan gençlerin hikâyelerini nakleder. Bunu gençlerin haklarını budama yoluna gidenlerin hemen hepsi, zannederim, çok iyi biliyorlardır. Bu hususta büyük tecrübeleri, inanan insanların muzaffer olacağı hakikatini onlara zaman zaman hatırlatır. "İnanmanızı isterim, bugün memleketimizde herşeye, bütün baskıya, her türlü haksızlığa rağmen şuurlu ve AKİS, 17 ŞUBAT 1960 ndayım ! Ülkü Durukan Gençlik konuşuyor ne istediğini bilen bir gençlik vardır. İçimizden türlü sebeplerle ayrılan, menfaatlerini gençliğin idealleriyle değiş tokuş edenler yok mudur? Pekâlâ vardır, ama tekrar ediyorum, inanınız, bunlar azınlıktadır. "Şunu bilhassa belirtmek isterim ki: Ben 20 yaşın- da hiç bir partiye, hiç bir siyasi ideolojiye mensup ol- mıyan bir Türk kızıyım. İstediğim tek şey bu memle- ket gençlerinin atalarının bıraktığı mirası gerektiği nisbette muhafaza etme yolunda azim göstermeleridir. Bunun çaresi, iktidarın gençliğe karşı —müsamahalı davranması, onun fikirlerine — kıymet vermesidir. Bu kıymet verilirse o gençlik bu iktidarı takdir edecektir. Bu kıymet verilmezse, isterlerse rey hakkımızı elimiz- den alsınlar, biz bu iktidarı devirmek kudretini muha- faza ettiğimizi Önümüzdeki ilk seçimlerde gösterece- "