Garanti D.şışlen Bakanlığı İkinci Daire Reisi unvanını taşı- yan bir Hükümet temsilcisinin Büyük Millet Mec- lisi Dışişleri Komisyonunda, 5 Mart 1959 günü Türki- yeyle Amerika arasında imzalanan ikili garanti and- laşmasına, asla haiz olmadığı bir mânâ vermeğe kal- kışmasından bu yana 12 gün geçmiş bulunuyor. (Bk. AKİS S: 289) Bu 12 gün içinde bu mesele, kimseyi iç işlerine karıştırmamağa azimli olan şerefli ve haysi- yetli Türk Milletini şiddetle ilgilendirmeğe devam et- miştir. Hâlen, Millet ve Milletin çoğunluğunu temsil eden Muhalefet, Dışişleri Bakanının Komisyon huzuruna çıkıp durumu açıklamasını beklemektedir. O zaman Türk Milleti de, Amerikalı dostlarımız da 12 Şubat 1960 günü Dışişleri Komisyonunda yapılan açıklama- ların dosyasından habersiz ve hukuk bilgisi eksik bir yüksek memurun kırdığı pot mu, yoksa talimat üzeri- ne bile bile verilmiş bir demeç mi olduğunu anlayacak- tır. Mesele açıklanınca, elbette ki Türk Milletine de, Amerikan Hükümetine de bazı vazifeler düşecektir. Amerikalı dostlarımıza düşen vazife, garanti andlaş- masının hakiki manasını tereddüde yer bırakmaya- cak bir şekilde açıklamaktır. Pakistanlılar, Hmdıstan- kalkışacaklarını açıkladıkları Amerikan Büyükelçisi Amerikan garantisinin Hindis- tana karşı olmadığını ilân edecek kadar Hint Milleti- ne karşı hürmet göstermişti. Bakalım, lüzum hâsıl olursa, Amerikalı dostlarımız nötralist bir millete kar- şı gösterdikleri hürmeti, hiçbir vakit iç işlerine karış- mağı düşünmediklerini açıklamak — suretiyle müttefik Türk Milletine karşı da gösterebilecekler midir? AKİS, bu sayısında, Dışişleri Bakanlığının pek karışık olduğu anlaşılan arşivlerinde bulunmayan veya bu Bakanlık Daire Reislerinin araştırıp okumağa lü- zum görmedikleri veyahut okuyup da manâsını çöze- medikleri bazı önemli metinleri, bu zevata kolaylık ol- sun diye sütunlarına dercetmeğe karar vermiştir. Garanti Andlaşmasının 1 inci maddesi şöyledir: "Türk Hükümeti tecavüze karşı mukavemete kararlı- dır. Türkiyeye karşı bir tecavüz vukuunda Türk Hükü- metinin talebi üzerine Amerika Birleşik Devletleri Türkiyeye yardım etmek maksadiyle, Amerikan Ana- yasasına uygun olarak ve Ortadoğuda Barış ve İstik- rarın Muhafazasına Dair Müşterek Kararda derpiş edildiği tarzda, silâhlı kuvvetlerin kullanılması da dâ- hil olmak üzere, karşılıklı olarak mutabık kalınacak şekilde münasip olan tedbirleri alacaktır." Andlaşmanın Dibaçesinin 4 üncü bendi şöyledir: " (Türkiye Hükümeti ve Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti), Karşılıklı İşbirliği Paktının (CENTO) üyelerinin bu Deklârasyonu yaparken -28 Temmuz 1958 tarihli Londra Deklârasyonu- müşterek emniyet- lerini korumak ve dolaysız veya dolaylı tecavüze karşı mukavemet etmek hususundakı azimlerini belirtmiş olduklarını teyit ederek.. Andlaşmanın Dıbaçesının 6 ncı bendi de şöyledir: " (Türkiye Hükümeti ve Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti), Bırleşmış Milletler Andlaşmasının 51 inci maddesi gereğince emniyet ve savunmaları için işbir- liğinde bulunma haklarını belirterek..." Yukarıya dercettiğimiz metinlerde atıfta bulunu- lan diğer metinler ise şunlardır: 16 Meselesi Ortadoğuda Barış ve İstikrarın Muhafazasına da- ir Müşterek Karar, Amerikan Kongresinin Ayan ve Temsilciler Meclisi tarafından — değiştirilerek — kabul edilen ve 9 Mart 1958 de Başkan tarafından imzalana- rak yürürlüğe giren Eisenhower Doktrini adıyla ma- ruf bir Amerikan Kanunudur. Bu Kanunun ilgili mad- desinde aynen şöyle denmektedir: "Amerika Birleşik Devletleri, Ortadoğu milletlerinin bağımsızlık ve bü- tünlüklerinin korunmasını, milli menfaatleri ve dünya barışı bakımından hayati sayar. Bu maksatla, bu hu- sustaki lüzum Başkan tarafından edildiğinde, Amerika Birleşik Devletleri, — milletlerarası komüniz- min kontrolü altında bulunan herhangi bir memleket tarafından silahlı tecavüze maruz kalan herhangi bir milletin veya milletler topluluğunun talebi üzerine ona yardım etmek için silahlı kuvvetlerini kullanmağa amadedir; meğer ki silâhlı kuvvetlerin istimali, Ameri- ka Birleşik Devletlerinin — milletlerarası - anlaşmalarla yüklendiği — vecibelere ve Birleşmiş — Milletler Andlaş- masına uygun ola." 28 Temmuz 1958 Londra Deklarasyonunda, CEN- TO üyeleri, Türkiye, İran, Pakistan ve İngiltere ile CENTO üyesi olmayan Birleşik Amerika, Deklarasyo- nun İ nci maddesinin son cümlesinde şu hususları ilan etmişlerdir: " (Londradaki Bakanlar seviyesindeki toplantıya katılan Bağdat Paktı üyeleri), müşterek emniyetlerini muhafaza ve dolaysız veya dolaylı teca- vüze karşı mukavemet etmek hususundaki azimlerini ilan ederler Aynı Deklarasyonun 4 üncü maddesi de "Bağdatta 24 Şubat 1955te imzalanan Kaarşılıklı İş- birliği Paktının (Bağdat Paktı) 1 inci maddesi, Akit Tarafların, emniyet v unmaları için işbirliği yap- malarını ve bu işbirliğini kuvveden fiile çıkarmak için almak hususunda mutabık kalacakları tedbirlerin hu- susi anlaşmalara mevzu teşkil edebileceğini derpiş et- miştir. Buna muvazi olarak, Birleşik Amerika, dünya barışının menfaati uğruna ve Kongrenin mevcut izni- ne uygun olarak, emniyet ve savunmaları için bu Dek- larasyonu yapmış olan milletlerle işbirliği yapmak hu- susunda mutabık olup bu işbirliğini kuvveden fiile çı- karmak maksadıyla en kısa zaman zarfında anlaşma- lar akdedecektir.” Burada bahse konu “Kongrenin mevcut izni" Eisenhower Doktrini ile askeri malzeme yardımı ve iktisadi yardıma dair Amerikan kanunları- dır. şöyledir: Birleşmış Milletler Andlaşmasının 51 inci maddesi de şöyledir: "İşbu Anayasanın hiçbir hükmü, Birleş- miş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırmaya hedef olması halinde, Güvenlik Meclisi, milletlerarası barış ve güvenliğin muhafazası için lüzumlu tedbirleri alıncaya kadar, tabii olan münferit veya müşterek meşru müdafaa hakkına halel getirmez." Bu metinleri okuyacak AKİS okuyucularının, Türk - Amerikan andlaşmasının derpiş ettiği "dolaysız veya dolaylı tecavüz" hallerinin muhakkak surette "silahlı" olması gerektiğini — anlayacaklarından şüphe etmiyoruz. Çünkü, garanti andlaşmasının yaptığı bü- tün atıflar netıcede dönüp dolaşıp Eisenhower Doktri- ni ile Birleşmiş Milletler Anayasasının 51 inci madde- si üzerinde düğümlemektedir. Bu metinler ise, sadece "silâhlı tecavüz" hallerini derpiş etmişlerdir. AKİS ucuları için bunu anlamak zor olmayacaktır. Da- rısı Dışişleri Bakanlığının başına... AKİS, 17 ŞUBAT 1960