YURTTA OLUP BİTENLER Dalgınlık : giınlığını alarak bunları endi Aramızda, S: 3 Maraştan büyük bir süratle ayrılan Cadillac yol boyunca yer yer durak- lamağa mecbur kaldı. Başbakan bu duraklamalardan birinde pek fazla hiddetlendi. Kömürlü mevkii henüz geçilmişti. Karşı taraftan jipler için- de ve ellerinde büyük Altıoklu bay- raklarla C.H.P. liler geliyordu. Muh- teşem Cadillac birden fren yaptı. O kadar ki arkadan gelen ve İzmir Mil- letvekili Perihan Arıburnuyu taşıyan Medeni Berkin otomobili az kaldı Ca- dillac'a çarpacaktı. Başbakan Maraş valisini yanına çağırttı. Bu flamaları C.H.P. lilerin ellerinden almasını ve bunları böyle toplu halde gezdirme- mesini emretti. Ama D.P. liler dola- şabilirlerdi. Islahiyeden sonra Hassa, Hassadan sonra Kırıkhan Menderesi karşılama- ğa hazırlanmıştı. Hatayın en büyük kazası olan Kırıkhanda Belediye C. H.P. liydi. Seçimde Kırıkhanda C.H. P. büyük fark yapmıştı. Karşılama için D.P. bütün hazırlığı tamamla- mış, sadece kurban işini Belediyeye bırakmıştı. Kırıkhan belediyesi Men- derese kurban bulmakta zorluk çek- ti. Bereket askeri birlikler vaziyeti kurtardılar ve asker için kesilecek koyunları Kırıkhan — sokaklarında kurban ederek ondan sonra kazana attılar. Kalabalık, tezahürat, alkış Beyfen- dinin neşesini yerine getirdi. Kırık- handa toplanan halkı görünce daya- namadı ve gittikçe sertleşmeğe baş- layan konuşmalarından birini yaptı. Kalabalık Menderesi öylesine büyüle- mişti ki, nutkunun bir yerinde nere- deyse İnönüye çatacaktı. Ama ça- buk toparlandı ve yeni bir mağlübi- "kovdu" ) 10 Unutulan arsa satış reklâmı Fee, İmar var ya!.. yetin eşiğindeyken, sözlerini umumi- leştirdi. Rahat alınan nefes.. Mraşta en ufak politik meseleyi ile ağzına almayan Başbakan yavaş yavaş seçim imalarında bu- lunmağa bile başlamıştı. Antakyaya gırerken gördüğü manzara Beyfendi- ye "Seçim" kararını verdirecek ka- dar hoştu. C.H.P. nin kazandığı bir vilâyette böylesine bir kalabalık.. Gö- rülmeğe değer bir şeydi doğrusu. So- kaklarda en azından 60 bin kişi mev- cuttu. Antakyanın bütün garajları devasa kamyonlarla dolmuştu. Bay- raklar, dövizler, davullar, zurnalar! Bunlar hep Beyfendi içindi. Keyfi bo- zacak bir küçük şey olmasaydı, Men- deres Antakyaya kusursuz girecekti. Dövizler Nuri Has adındaki sadık bir yeni Demokrat tarafından yaptı- rılmıştı. Hasın Antakyada Akiş is- minde bir dokuma fabrikası vardı. Dövizlerin altında da Akiş imzası bu- lunuyordu. Ne var ki beze yazılan yazılarda Akiş'in "$" harfi "S" gibi okunmaktaydı... Vilayetin önüne güçlükle gelebilen Menderes bir müddet konuşamadı. Hislenmişti. Yanında bulunan gaze- tecilere döndü: "Bakın bakalım!. Ne yapmak isti- yor bu halk?. Yarın neler yazacaksı- nız göreceğim." dedi..Menderese dur- madan tezahürat yapan, Başbakanı kucaklamak için itişip kakışan hal- kın ne yapmak istediğini gazeteciler uzun müddet düşündüler ve kesin bir karara varamadıkları için gazeteleri- ne bildiremediler. Hatay nutku, seçim kokuyordu. Başbakan bir kere daha geleceğini ve başka şartlar altında halkla görüşe- ceğini söyledi. Geliş nisan ayları için- de olacaktı. Başka şart, propaganda gezisi olabilirdi. Ne var ki Beyfendi Iskenderunda Basına çatarken ken- disini karşılıyanlara gazetelerin "Se- çim" Jlâkırdılarına inanmamalarını, gazetelerin pek çoğunun esasen ya- lan yanlış şeyler yazdıklarını söyledi. Beyfendi, garajlarda bekliyen de- vasa kamyonların köylerine geri gö- türdüğü vatandaşları ve meydandan herkesten sonra ayrılan bazı Antak- yalıları görmediği için mesut ve memnun, kendisi için hazırlanan Vali konağına gitti. Meydanı geç terkedenler C.H.P. li- lerdi. Mütebessimdiler. Birbirlerine "Biz insanı öldürür, sonra şehit me- rasimi yaparız" diyorlardı. C. H. P. Suyun üstünde sükünet Bu hafta pazar günü, öğleden son- ra C.H.P.nin Şişli dışındaki Çağ- layan ocağına gidenler Partide kimin hakim olduğunu gormekte anlamak- talebiyle Haysiyet Divanına verilmiş, kendisinden ilçe başkanlığı sıfatı da alınmıştı. Ama herkes Keçelinin bil- hassa şehir dışı çevrelerde kuvvetli olduğunu biliyor, oralarda bir hare- ketten çekiniyordu. Nitekim, Şişli ilçesine bağlı bucaklar ve ocaklar Yaşar Keçelinin Haysiyet Divanına verilmesi üzerine Genel Başkan İnö- nünün Ankaradaki Ayten Sokaktaki evini telgraf yağmuruna tutmuşlar, fakat İnönüden bir cevap almamış- lardı. Pazar günü, işte bu Yaşar Keçeli konuşur ve kendisinin C.H.P. ye ne derece bağlı olduğunu anlatırken İl Başkanı Şemseddin Günaltay salona girdi. Eski Başbakanın görünmesiy- le birlikte müthiş bir tezahürat baş- ladı ve şiddetli alkış sesleri yüksel- di. Toplantıda bulunanlar derhal Şemseddin Günaltayı sırtladılar ve doğruca mikrofonun başına getirdi- ler. Yaşar Keçeli, terbiyeli bir tavır- la kenara çekildi, mikrofonu İl Baş- kanına terketti. "Partinin yaramaz çocuklarından biri olarak bilinen ve ele avuca sığmadığından herkesin şi- kâyeti bulunan eski Şişli İlçe Başka- nının ayaklarının, başına gelenlerden sonra, suya erdiği anlaşılıyordu. Gü- naltay güzel bir konuşma yaptı, bü- tün C.H.P. lileri D.P.ye karşı müca- deleye davet etti. Memleketi ancak C.H.P. süküna ve selâmete kavuştu- rabilecekti. İl Başkanı nutkunun so- nunda da hararetle alkışlandı. Kra- vatlı - Kravatsız mücadelesinin sona AKİS, 17 ŞUBAT 1960