25 Ekim 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

25 Ekim 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Türkiye Tehlikenin eşiğinde ürk parasının değeri hakkında- ki son kararlardan sonra film ithalinde meydana gelen durum he- nüz fiili alana intikal etmemekle beraber, Türk sinemacılığının gele- ceği hakkında bazı tahminlere yo açtı. 1955 yılı başında, "Türk Film Dostları Derneği" nin Türk sinema- cılığı hakkındaki raporu vesilesiyle ortaya sürülmüş olan fikirler bir N kere daha tekrarlanmaktadır Fakat o zaman olduğu gibi, şimdi de çok vakit yanlış mukay eselere, yanlış benzetmelere, apayrı şartlara dâya- nıldığı için varılan neticeler de ek- seriya hatalı olmaktadır. O vakitten beni yerli filmciliğin kalkınması için. film ithalinin tahdidi, pımının artırılması idi. olay birbirine sıkı sıkıya bağlı du- rumlardır. Bugün, henüz fiili neti- celeri hissedilmemekle beraber, son alınan kararlardan sonra — yabancı film ithali kendiliğinden tahdide uğ- rayacaktır. Eğer malzeme — bulun- makta güçlük çekilmezse, yerli film ın da buna uygun nispette söylenebilir. Yabanc film- lerden açılacak yeri doldurmak üze- re sinemalarda yerli filmlere daha çok. zaman kalacaktır. Fakat bütün bunlar, Türk sinemasının kalkınma- sını sağlıyabilir mi? Himayeye lâyık olmak sasen ister yabancı filmlerin tahdit edilmesi, ister sınema sa- lonlarının belli tulmaları şeklinde olsun, devlet hi- mayesi ancak bazı şartlar altında i- yi neticeler verebilir. Bu şartların yabancı filmlerden boşalacak yeı gerek sayı, gerek kalite bakımından doldurabilecek bir * yerli film sana- yiinin bulunması; hiç olmazsa bu yolda gelişme belirtisi — göstermesi Nıtekım Batıda orneklerı himayeye lâyık endüstrileri bile ba- zan ihmal edip, ancak İkinci Dün- ya Savaşından sonra bu yolda he- men bütün Avrupa ülkelerinde beli- ren temayüle uymak için — çıkarıl- mıştır. Batıda bunun bir tek istisna- sı vardır ki, o da tamamıyle menfi bir netice vermiştir: Avrupada he- men hiçbir ülkenin yabancı film it- halini tahdit etmediği, yahut sine- malarında belli sayıda yerli — filmi oynatmaya mecbur tutmadığı bir sı- rada İngilterede, 1927 tarihli bir si- ma- kanunu çıkarıldı. Bu kanun yabancı filmler için bir kota tespit- AKİS, 25 EKİM 1958 E MA ediyor, her yıl İngiltereye girecek yabancı film sayısının tahdit ediyor- du. Aynı zamanda sinema salonları- nın belli sayıda İngiliz filmi oynat- masını mecburi kılıyordu. İngiltere- nin bu yoldaki aceleciliği şundan ile- ri gelmekteydi: Sesli film yeni çık- mıştı. Henüz dublâj ve altyazı sis- temlerinin gelişmediği bir sırada, dünya piyasasını tutan — Amerikan filmleri, ingilizce kullanılmıyan ül- kelerde büyük bir tehlike göstermi- ordu; ama aynı dil birliğinden olan İngiltere sinemaları birdenbire Ame- rikan fîlmlerının istilasına ugramış— tı. Kanun bunu önlemek, Ingılız si- nemasını hımaye etmek için çıkarıl- Bir yerli film sahnesi Sinemada şipşakçılık Ama netice ne oldu? Netice beklenılenın tanı aksı çıktı İngiliz gelişmi n yıl gecik- tı bır de mılletlerarası sınema terim- leri arasına bir yenisi katıldı: "gu- iekie"... Terli şipşaklar ynı olaya İngilteredekinden 30 bızım sinemamızda da rastlandı 1948 lına kadar yerli ve yabancı bütün filmlerden — aynı miktarda vergi alınıyordu. O zaman bazı prodüktörler, yerli fılmcı]ıgın kalkınması için bu verginin filmler lehinde İni dınlmesını İ ler. Hükümet de bu düşünceye uya- rak yerlı filmlerden alınan vergide irme yaptı. Netice herkesçe bi- lınmektedır Ortalıkta mantar gibi prodüksiyon şirketleri bitti ,her yıl yapılan "quickîe" lerin sayısı 10 -. 15 ten 40-. 50 yı fakat kali- henüz yabancı filmlerden — açılacak boşluğu dolduracak seviyeye — eriş- emişti. Dönemecin başı Ö nümüzdeki yıllarda, her hangi olağanüstü bir durum — ortaya çıkmazsa, yabancı film İthali ken- diliğinden tahdit edilmiş olacaktır Böylelikle perdelerimizin büyük kısmım kaplıyan Amerikan fîlmlerı yavaş yavaş azalacaktır, ödeme yol- larının daha büyük güçlüklerle tıka- li olması bakımından, — boşalan bu yeri Avrupa filmleriyle — kapatmak ise hemen hemen imkânsızdır. Bu ba- kımdan yerli fılmler için bır ımkan ortaya çıkmıştır. Ama bu Za- manda çok tehlikeli bır durumdur Eğer yerli filmlerin sayı bakımın- dan değil kalite bakımından da iler- lemesini sağlıyacak tedbirler — alın- mazsa, netice tama mıyle menfi ola— cak, sinemamız şimdikinden de k tü bir duruma duşe ektir. Zira tıpkı 1948 de olduğu gibi piyasayı şipşak usulüyle çevrilmiş filmlerin — kapla- ması muhtemeldir. Bunu önlemek i- çin kaliteli film çevrilmesini teşvik edici tedbirler almak, kalitesiz film aleyhine bu filmlere avantajlar sağ- lamak gerekir. Ama h şuphe yok ki, kalıtelı flm herşeyden önce ka- liteli sinema sanatçısının varlığına bağlıdır. Yabancı filmlerin tahdidi ile it- halcilerin daha kaliteli film getire- ceklerim mak ise, boş bir dır Zira ıthalcının fîlm hiç serbest olmadığı malümdur. Bir bakıma böyle olması da iyidir; zi- ra şimdiye kadarki -tecrübeler gös- termiştir ki, her yıl yurdumuza gi- ren bir duzune kadar iyi fılm daha a ise, kaliteli filme değil, en çok kazanç sağlıyacak filme rağ- bet edeceği şüphesizdir. Bunun için de, yerli film produktorununkunu aş- miyan zevkını ölçü olarak kullana- Arada bir ortaya çıkan öde- me fırsatları ile yurda getirilen Av- rupa filmlerine ise hemen — hemen büsbütün veda etmek gerekecektir.- Halbuki herkesin bildiği gibi, her yıl en iyi filmler arasında, İi akımından en az olma en büyük yeri bunlar tutmaktaydı. Bu durumda, yerlisinden yabancısı— na kadar, perdelerımızde iyi film seyretmek imkânı son derece azal- mış olacaktır. Ortada kötü örnekler- den başkasına pek az 'rastlanabile- temeldir, Ortada apaçık bir gerçek varsa Oo da,Turk sinemasının kınması, sinemacı ve seyirci yetış mesi bakımlarından çok — tehlikeli 'bir devrin eşiğinde olduğumuzdur. 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: