25 Ekim 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

25 Ekim 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

da endişe içindeydi. 850 gramlık kavrulmuş kahve kendisine Türk pa- rası ile takriben beş liraya mel ol- muştu. Halbuki o, İstanbullu sevgi- lisine çok ucuzundan bir hediye ver- mek istemiyordu. Böyle bir maksat- la, şoförüne, 850 gram — kavrulmuş kahvenin Türkiyede kaça satın alı- nabileceğini sordu. Şoför de seksen- sekizden hesaplayıp — "seksen lira" Şeklinde cevap verdi. Sveig'in aklı yatmamıştı. Kahvenin dünyanın her hangi bir yerinde bu derecede pa- hahya satılabileceğine — inanamıyor- du. Acaba yanlış mı anladım mülâ- hazası ile bir kere daha sordu: "Sek- sen mi, onsekiz mi?" Zira İngilizce- de iki rakamın telaffuzu yek diğe- rine çok benzer. Şoför de parmağım tebeşir yaparak — otomobilinin tozlu çamurluğunun üzerine seksen raka- mını kondurdu. Fakat şoförle sveig- in konuştuklarını dinleyen biri daha vardı, Polislikten tard edilmiş, şim- ali de şoför kahyalığı yapan bır İSİ. Norveçlinin 850 gram — kavrulmuş kahveyi satmağa çalıştığı zehabına kapıldı,. derhal Emniyet Müdürlüğü- nü haberdar etmek basiretini göster- di ve biçare Sveig de kendini Sul- tanahmet Cezaevinin beşinci koğu- şunda buldu. Elli sekiz günlük mevkufiyet N öbetçi Sulh Ceza —Hâkiminin, kaçakçılık dâvaları üzerinde pek bilgisi yoktu. Durumu, Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi bir arkadaşına sordu ve "Tevkif et!" cevabını aldı. Boyle bır karar, 1918 sayılı kanu- addesine tevfikan alınmış- 53 kaçakçılık suçların- dan aleyhınde takibata geçilen kim- selerin, haklarında istenen — cezanın ayı geçmesi halinde duruşmama mevkufen gor ileceğini amirdi. Oy- sa ki, Sveig'in kaçakçılıkla kazana- cağı 75 liraya hiç ihtiyacı yoktu. Ba- bası, Osloda fabrikatördü. Kendisi Hava Harb Akademisinden mezun- du. Ancak Norveç Hava Kuvvetle- rinde vazife almaktan hoşlanmadığı için, dünyayı görmek — maksadıyla elektrikçi olarak Seandship Deniz Nakliyat Şirketine gırmıştı Üste- lik, 850 gram çekilmiş — kahvenin gümrüğü 21 lira tutuyordu. Niyeti vehmedildiği gibi olsaydı, jelatin am- balaj içinde taşıyarak, — koltuğunun altındakine, cıyak cıyak, "Ben kav- rulmuş kahveyim" diye — bağırttır- mazdı. Ama, meselenin anlaşılması için, Sveig'in 58 gün içeride kalma- sı icabetti, orveç Hariciyesi, NATO İçinde dost ve müttefik iki memleketin mü- nâsebetlerinin — zedelenmesinden ve tehlıkeye düşmesinden çekınerek hâ- iseyi, uzun müddet ârı umumi- yesinden saklamağa çalıştı. Fakat haber, vukuundan hayli sonra Cum- hurıyet gazetesinde intişar edince, A jansı tarafından — iktibasen Norveç basınına aksettırıldı Vatan- daş Sveig'in serüveninin Norveç fi- yorlarındakı tepkılerı şiddetli — oldu. orveç, büyük bir fırtınaya tutulmuş gibi sallandı ve basın — kıyametler kopardı. "Görülmemiş Dış Itıbar" sahibi Türkiye aleyhinde, Som oğlunun AA. sının bultenlerıne ve radyolarının spikerlerinin ağzına ya- kışmıyacak mahiyette — makaleler, fıkralar ve karikatürler intişar et- ti. Bir Oslo gazetesinin başlığı ay- nen şöyleydi: "Bir insan, 850 gram kavrulmuş kahve için, sadece dost ve muttefik Türkiyede 58 gün mev- kuf kalır M deni Norveçin uyanık efkârı umumdyesinin şiddetli tepkisi karşı- sında, Oslo Hükümetinin Türkiyede- ki siyasi temsilcisi, senelik tatilini yarıda keserek apar topar kara- mn yolunu tuttu. Dışişleri Bakanlı- ğının kapısına dayandı. Ayrıca, Tür- kıyenın Oslo Büyük Elçisinden Nor- veç Hükümeti, hemen hemen hergün izahat talep etti. Norveç, hâdiseyi mahiyet itibariyle son derece komik, bir vatandaşı mevzubahs olduğu için de son derece ciddi telâkki etmişti. Sveig, paldır küldür Sultanahmet Cezaevine sokulmuştu. Neye uğradı- YURTTA OLUP BİTENLER ğını şaşırmıştı. Yanında hiçbir eş- yası yoktu. Allahtan, Beşinci Koğuş- taki arkadaşları resmi makamların hatasına tamir vazifesini üzerlerine almışlar, ellerinden geleni yapmışlar- di. İlk defa hapishaneye giren deli- kanlıya büyük yakınlık gostermış- ler, yatak, yorgan ve para vermiş- lerdı Ama, Sveig'in dilinden — anlı- yan kimse yoktu. Gördüğü — sefalet ve pislikten dehşete düşmüştü. Her şeyden önce, neden hürriyetinin tah- dit edildiğini anlıyamıyordu. Türk mahkümların sıcak ilgisi onu ok memnun etmişti. Zaten Sveig, şahıslardan değil resmi makamla- rından şikâyetçiydi. Daha sonra Sveig'in durumu iİle Norveç Başkonsoloslugu ve Seands- hip Firmasının Türkiye Acentası il- gilendi. Hapishaneler ağzına kadar dolu olduğundan, ilk 80 gün zarfın- da Sveig, Beşinci Koğuşun korido- runda yatmak mecburiyetiyle karşı- laşmıştı. Daha sonra kendisi, diğer altı Türk mahkümla birlikte küçük bir hücreye alındı.. Sveig, Asliye Ceza Mahkemesin- de yapılan ilk duruşmasında hâki- me karşı, "Sultanahmet Cezaevinde hiç kimse İngilizce bilmiyor; konuş- mamaktan çıldıracağım!", diye ko- nuştu. Asliye Ceza Mahkemesi, a- vukatlann müteaddit kefaletle tah- liye talebini reddetti. a, Norveç Hükümetinin ısrarı üzerine, Sveig'- in "durumunda bir sarahat olmadı- ğ anlaşıldı ve çilekeş yakışıklı de- nizci, 1.000 lira kefaletle tahliye e- dildi. Sveig halen, Tepebaşında Bristol Otelinde muhakemesinin — hitamım beklemektedir. Uğradığı mânevi za- rar bir tarafa böyle bir badire, ona 6 - 7 bin liraya malolacaktır. İlk ve son olacağı ümidiyle — Sultanahmet Cezaevinden ayrılırken, Norveç Baş- konsolosluğunun ve Seandship Fir- masının gönderdiği eşyaları Beşinci koğuştaki sevgili arkadaşlarına he- diye eden Sveig'de şimdi, Türkiyeden hatıra olarak bir ürperti kalmıştır. Sveig'i İstanbula getiren Kâstelville şilebi Kahve Yemenden gelir yarim denizden! AKİS, 25 EKİM 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: