DÜNYADA OLUP BİTENLER Askerler tarafından idare edilen Asya ve Afrika memleketleri Üzüm üzüme baka baka kararır. Asya Çizmeli diktatörler akistanın yeni diktatörü Gene- l!“) ral İskender Mirza, geçen hafta irer ikişer kabul ettıgı bütün gaze— tecilere hemen hemen hep aynı söz- leri söylüyordu: Memleketi ahlaksız politikacıların elinden — kurtarmış, devlet otoritesinin tamamen ortadan kalkmasını önlemişti; şimdi, kura- cağı otoriter idare sayesinde Pakis- tanın iç işlerini yoluna koyacak, milletin siyasi gelişmesini tedrici bir şekilde temin ederek — "kontrollu" bir demokrasiye doğru — gidecektir. İskender Mirza aslında demok- rasiye aleyhtar olmadığının bılhassa belirtilmesini rica ediyordu. Gerçi neral Eyüp Banla birlikte hayli sert tedbirler almış, binlerce kişiyi hapis- hanelere gönı iş ve köşebaşları- a sehpalar ku rmuşt ama, bir ta- raftan da 30-40 kişilik bir Anayasa Encümeni kurulması, yolunda çalış- maları da ihmal etmemişti. Bu En cu— men "Pakistanın şartlarına uygun" bir demokrasinin temellerini hazır* lıyacak, ondan sonra da ordu ida- reyi yavaş yavaş sivillere devrede- cekti. Şimdi Pakistanı demir yum- ruklarıyla idare eden iki ahbap ça- vuşlar -pardon, generaller, demokra- siye olan baglılıklarmı ispat için, hü- k met darbesinden sonraki sekizin- sabahı bütün sansür ted- bırlerını kaldırmışlardı Fakat Sıkı Önetim mevzuatı yine yururlukte dugund an, “"hükümetin itibarım" ve Vatandaşların devlete olan iti- matlarını" — sarsabilecek haberler vermek hâlâ yasaktı. Zaten, hükü- met darbesinden önce de, daha res- mi sansür tedbirleri alınmadan da telgraflarının sansür edildiğini bilen yabancı gazetecilerin bu gibi sözlere karınları toktu 22 Asya memleketlerini dolaşan ya- bancı gazeteciler, İskender Mirza- nınkin nzeyen çok beyanat dinle- mişlerdi. Dünyanın bu köşesindeki memleketlerden çoğu General İsken- der Mirza veya General Eyüp Han gibi askerlerin elindeydi. Doğu Asya- ya bir göz atanlar, Taylandda -yani eski Siyamda. General Saritti, Bur- mada -yani eski Birmanyada- Gene- ral Ne-Vini görüyorlardı. 'Batıda ise, Mısır ve Suriyeye Albay Nasır, Lüb- nana General Şahap, Iraka da Ge- neral Kasım hâkimdi. Bütün bu a- damların söyledikleri sözler arasın- da şaşılacak benzerlikler sezmemek mümkün değildi.. Hepsi, kendilerin- den önceki sivil idarelerin kötülü- ğgünden şıkayetçıydıler ve — şüphesiz bu noktada yerden göğe kadar hak- lan vardı. Yine bütün bu askerler, memleketlerinde tatbik etmek iste- dikleri içtimai reformlar için otori- ter bir idareye ihtiyaçları olduğunu söylüyorlardı. Atatürk zamanında Türkiyenin başardığı ıslere bakarak, bu hususta da kendilerine tamamen hak vermek mümkündü. Fakat ge- nerallerin hepsı de aslında birer de- mokrasi âşığı olduklarını iddia edi- yorlardı ki, işte bu noktada kendile- riyle hemfikir olmak pek kolay de- ğildi. Mustafa Kemal gibi, otoriter idareyle başlayıp demokrasinin te- mellerini atan liderlere bu memleket- lerde pek rastlanmıyordu. Oldukça dürüst ve çalışkan birer ordu mekanizmasına dayanarak ik- tidara gelen ve iktidarda tutunan çizmeliler, ihtiraslarını bu noktada durdurmağa pek — muvaffak olmuş sayılamazlardı. Bazısı, dış maceralara atılmağa ve emperyalist emeller güt- meğe heveslerimişti; bazıları da elde ettikleri iktidar sandalyesine pek ısınmış, ölünceye kadar orada kala- ilme ollarım aramağa başla- mıştı. Bunlar, memleketlerinin çehre- Time'den sini değiştirecek hakikaten köklü reformlara girişmek yerine, göz bo- yayıcı tedbirlerle halkı oyalamak ve kendi şahsi saltanatlarım sağlam- laştırmak yoluna gitmeyi tercih edi- yorlardı. Bu gıbı rejimlerin karakteristik vasfı olan küçük işlerle uğraşma gayreti Pakistandaki yeni hüküme- tin aldığı tedbirlerde de kendisini göstermektedir. Memlekette halledil- mesi gereken muazzam meseleler dururken, Karaşideki çizmeli dikta- törler, -Mümtaz Tarhanın tükrük kampanyasına taş çıkartacak bir gayretkeşlikle- duvar diplerinin te- mizliği meselesini ciddi şekilde ele almışlardır. Bundan sonra, Pakistan- da duvar diplerine aptest bozulması— nı onlemekıçın sadece sokak şair- lerinin boş arsa kenarlarına yazdık- ları veciz mısralarla iktifa edilmiye- cektir: hükümet bu vaziyette süç üs- tü yakalananların ağır hapis cezala- rına çarptırılmasını emreden karar- nameler yayınlamış ve tatbikattan orduyu mesul tutmuştur! Fransa Kışlaya, dönüş eneral De Gaulle'tin itibarı, ge- G çen hafta içinde en yüksek nok- tasına vardı. İnatçı Generalin Ku- zey Afrikadaki kumandanlara gön- derdiği emir, son rTandum sıra- sında hayli tereddütten sonra oy kul- lanmış olan seçmenlerin büyük bir kısmına itimat telkin edecek mahi- yetteydi. Referandumdan sonra, Beşinci Cumhuriyeti kuran adamın Cezayir- deki askerlerle nasıl geçineceği, on- lara nasıl söz dinletebileceği bütün Fransızların zihinlerini işgal - eden tir mevzuydu. Bazıları, askerler karşısında Generalin zayıf mevkide AKİS ,25 EKİM 1958