20 HELVA NASIL YAPILIR? I ktıdarın başı İsparta konuşma- hükümetlerinin ta- kip t tikleri iktisadi siyasetin a- nahatlarını açıkladı Başbakana gö- re, tülen polıtıkanın iki ana Istıkametı vardır: "Bunlardan biri her ne pahasına olursa olsun geni» yatrımlarla istihsali arttırarak kısa zamanda memleketi sefaletten kurtarmak, diğeri de vatandaşın istihlâkini kışmam ktır. Demek ki iktidar istihlaki kısmamak şar- tıyla, her ne pahasına olursa olsun yatırımları arttırmaya çalışmaktır. e pahasına olursa olsun yatırım yapmak bir siyasettir ve Batı memleketleriyle aramızdaki masını ü- tarafından tereddütsüz tasvip edilecektir. Ha- kikaten Batıya yetişmenin tek yo- lu, yatırımların büyük ölçüde arttı- rılmasıdır. Ne var ki yatırımların çoğaltılması, şartlar ara- sında - istihlâkin kısılmasına, biç değilse çok fazla arttırılmamasına bağlıdır. Fazla' yatırım yapmak için bu yola gitmek, hayat seviye- sinin düşük bulunduğu memleketi- mizde, birçok ıstıraba ve fedakâr- lığa sebep olaca Bu sebeple ıktıdar büyük ölçüde yatırım yap- arzusunun yanında, ıstıhlakı de arttırmak istemektedir. Bu, ma- kul bir siyasettir. Yalnız fazla İis- tihlak etmek ve fazla yatırım ya p- mak r uzlaştır— maya çalışmaktır Boyle bir uzlaş- tırma mümkündür ve birçok m lekette muvaffakıyetle tatbik edıl— miştir. Meselâ harp sırasında ve harpten sonra, halka kilo kaybet- tirmeden fazla yatırım yapmak is- teyen İngiltere bunun çaresini bul- muştur: Başlıca gıda maddeleri is- tihlâkini artırmaktan çekinmemiş, fakat lüks maddeler ıstıhlakını kıs- mıştır. Bu sayede, n çorap giymiyen İngiliz kadınları, evlerine kalorisi yüksek giıdaları bol mik- tarda götürebilmişler ve gerekli yatırımlar yapılabilmiştir. Halbuki her ne pahasına olursa olsun yatırım yapmak iddiasındaki P. P. İktidarı istihlâki başı boş bırakmış, yatırımlara gidecek kay- nakların lüks köşkler, Cadillac'lar vs. halinde israf edilmesini — -her mahallede bir milyoner edebiyatı- alkışla karşılamıştır Yatırımdan başka | uşmayanların, rım kaynaklarının cömertçe har- canmasına göz yummaları insanın bindiği dalı kesmesi gibi bir şey- iktidarın hiç değilse memleke- tin muazzam ihtiyaçlarını gözönün- de tutarak, mahdut yatırım kay- naklarını en rasyonel şekilde kul- lanmaya çalışması beklenirdi. 27 yıllık C.H.P ıktıdarının ataletin- den şıkayet edenler, bu sahada da tam bir karşılanmayan m hareket etmişlerdir. Yakın bir istikbalde — kullanılması- na imkân olmıyan enerji tesisleri ve yılda 18 gün çalışan şeker fab- rikan vs. gelişiğüzel yatırım yap- manın en masum örnekleri arasın- dadır. İyi nıyetlerle başlanan ıktısa— di kalkınma savaşı"nın iki kelim lik bılançosu bundan ibarettir. Ço dana hızlı essir bır şekılde kalkn k ü k ve zaruri iken tasarruf kaynaklarını arttırmaya çalışmayan ve gelişigüzel yatırım yapan ve yaptıran D. P. İktidarı, dünyaca girişilen — kalkınma yarı- şında sonuncular arasında kalma- mıza sebebiyet vermiştir. Zira zor ve çetin bir dâva olan kalkınma meselesi, Kolomb Efendi -yani ko- laylık- siyasetinden medet umula- rak halle çalışılmıştır. Halbuki az gelişmiş memleket- lerde, İşte gözüken bir işsizler or- dusunun mevcudiyeti sayesinde ha- kiki bir Kolomb Efendi siyasetinin tatbiki mümkündür. — İşsiz ordusu hiç bir malt külfete ve dövize ihti- yaç olmadan işe konulabilir. Kal- kınmanın temel meselesini, işte gözükse bile, istihsalin artmasına hiçbir faydası do kunm ayan milyo larca "filen işsiz"in istihlâkini yuk- seltmeden prodüktif faaliyetlere sevkedebilme — teşkil etmektedir Az gelişmiş memleketlerin iktisadi meselelerıyle ilgilenen teorisyen rin dönüp dolaşıp geldikleri nokta budur. İşteki issizler ordusunun haki- katen işe konulması, sadece naza- bir ele değildir. Kalkın nın edebıyatından gayri eseleler- uğraşan mem çekleştirmişlerdir. 600 milyonu aşan İşgücünden bol bir şey bulunmıyan Çın nasıl katlanacağının görülme- miş - ama hakikaten gorulmemış- bir örnegını vermiştir: Çinde her yıl muntazaman yüzde 4 civarında yükselen zirat istihsal, bu yıl bir- den bire yüzde 70 nispetinde art- mıştır. Tanınmış Fransız ziraatçisi Rene Dumont'un tabiriyle bu artış "dünya ziraat tarihinde — görülme- miş bir hâdisedir." Bu mucize na- sdvuku buldu" Mucizede Allanın lutfunun, yani iyi hava şartlarının rol oynamadığı muhakkak . Ama, yıllar boyu yapılan ıncelemeler, ha- va şartlarının mahsu fâzla değişiklik yapamadıgını gös- termiştir, Esasen zirai istihsaldeki muazzam artışta, hava şartları baş rolü oynasaydı, Hindistan gıbı komş etle de de bu mucizenin tekrarlanması gerekirdi. Mucizenin temel sebebını, 1957- 1958 devresinde Çin e 30 milyon ktar arazinin -Türkiyede ekilen topraklar 22 milyon hektarı aşma- sulanmam teşkil etmiştir. Bu suretle ekime müsait 116 mil- yon hektar arazinin 63 milyonu su- lanmış olmaktad Çin mucizesin- de, ikinci derecele bol gübre -Tür- kiyede pek az gübre kullanılmak- tadır, rol oynamıştır Milyo nlarca hektarın sulanma- sında ve gübrele mesınde, bara_ıların ve kimyevi gubrelerın rol oynadığı sanılm sın. cize, sadece ve sadece ayede ah- e gerçekleş tırılmıştır tesislerinin yapılmasında koylunun ufak atolyelerde bızzat imal ettiği e kürekten ba şka br âlete başvurulmamıştır Kullanılan güb- re, sebze, balık artıkları, batak ık ve nehırlerın diplerinde biriken ça- murlu topraklardan ibaretti Bu başka türlü Kolorob Efendi mucizesinin sırrı, yarısından çoğuna kahve koşelerınde geçıren Çin köylüsüne, şeker da sahip bulunduğunu gostererek hel- va yapmaya koyulmasının ninde aranmalıdır Işte -ıdeolo_ıık bakımdan nefretımız ne olursa ol- sun- Çındekı yeni re_ıım, 500 mılyo- nu n Çin köylüsüne, İştira gü- cunu arttı rmayan ve buldozerlere ihtiyaç göstermiyen bu kalkınma yolunu açmasını ve çalışma aşkını vermesini bilmiştir. Hakikaten ev- velce yılda ortalama olarak 125 gün çalışan Çin köylüsü -Türkiyede buğday eken çiftçi, yılda 100 gün çalışır- Şimdi asgari 300 gün ça- lışmaktadır. Çinde hâlen 15 günde bir hafta tatili yapılmaktadır! Yâdellerde mület harıl harıl ça- lışırken bizde, "görülmemiş kalkın- anın vecdi içinde" 1970 te nüfu- umuz 40 milyonu bulacak diye nutuklar çekılme tedir. Ama bu artan nüfusu —müessir bir şekılde çalıştırmak meselesine -ki ki kal kınma yolu buradan geçmektedır— aldırış eden yoktur. Türk ziraatin- de asgari bir hesapla her yıl bir milyara yakın iş günü ziyan edil- mektedir. İş günleri, köy kahvele- rinde öldürülmektedir, — ölenler ve ihtiyarlıyanlar düşüldükten — son- ra, 250 bin kişi her yıl çalışma ça- ğına girmektedir. Ne çare ki 1951- 1957 yılları arasında sigortalı işçi sayısındaki artış 165 binden ibaret- tir! Kalkınma edebiyatının gerisin- de işte böyle acı hakikatler yatmak- tadır.... İş gücünü pahalı ve aranılan bir nesne haline getirmesini bilme- dıkçe, kalkınma devesini güttüğü- müzü 1ddıa etmek mümkün olmıya- cakt AKİS ,25 EKİM 1958