YURTTA OLUP BİTENLER na bomba da reva görüldü. Gene kaçan ayrılan çıkmadı. Bunun üze- rine itfaiye arozözü ikinci bir gezin- ti yaptı. Kaldırımdaki halk, (Soya- nın meşhur tablosunda kurşuna di- zilen İspanyol vatanseverlerini andı- ran şekilde duvara yapıştı. Arozöz geçip gittiğinde herkes — ıslanmıştı, fakat herkesin azmi bilenmişti. Halk, tabii hakkı saydığı hürriyetlerinden daha fazla alıko l ay 1 olma- dı. Zat darmanın nobetçılıgı altında hapsedılmek ca- nına tak demişti. Polis cibi, emir- ler tekrarlayarak, ihtarlar vererek dolaşmakta devam edıyordu Bir çok kimse ona ve arozöze saldırdı, şo- förleri yollarından alıkoymak iste- di. Emniyet âmiri cibin kapısını ka- palı tutuyordu. Bir ara kendisini şaşırarak askere silâhını doldurma- sını emretti. Polis de tabancasını çekmişti. Karışıklıklar yarım saat kadar sürdü. Reva gorulenler I nönü C. H. P, den çıkıp arabası - na dönerken hadıseler tamamen yatışmış değildi. Genel Başkan, hiç bir şey olmamış gibi, kendisini ıs- rarla isteyen halkı selâmladı. let, var kuvvetiyle "Yaşa Baba"' diye bagırıyordu Bir çok polis ve bilhass jandarmalar — müdahaleyi zayıflatmıştı. Bir çoğunun agladıgı goruluyordu Sadece Emniyet âmiri halâ üçüncü, dördüncü ihtarı — ver- mekle meşguldü. İnönü, — kendisine yol açıldığında yavaş adımlarla iler- ledi ve otomobiline bindi. Dipçik yi- yen halkın yardımına aslanlar gibi koşmuş olan Tokat mılletvekılı Fa- kaşa halindeydi. Faruk — Ayanoğlu ateş açtıracağını söyleyen Emniyet amirine cibin dışından: urduracaksan işte, beni vurdur !" diye haykırdı. Elinde mikrofon tuttuğunu unu- tan polisin cevabı herkes tarafından uyu du: Ben size değil, halka ateş aç- tıracağım..' Bu sözler yuhaların artmasına yol açtı. Başka bir milletvekilinin, Turgut Gülenin elinden yordu. Kars milletvekili Zilede gazilik mer- tebesine yükseldi ve arkadaşları se- yahatin sonuna kadar kendisine “"Gazi Turgut" diye takıldılar. Fa- ruk Ayanoğlu Ankaraya gelınceye kadar Turgut Gülenin parmağına pansuman yaptı. Jandarmalar İnönü- nün otomobilinin yanlarında koşarak şehrin kenarına kadar geldiler. Bi- raz ötede de, başka erler Genel Baş- kanın elini öptüler ve kendisine kar- şı duydukları derin sevgiyi izhar et- tiler. İnönünün Aarabası ayrılmıştı ki bir polis havaya üç el silâh attı. Zilede böylece bombadan sonra ta- banca da patladı. Kafilenin tamamı Zileyi terkettiğinde sükunet — uzun müddet avdet etmedi. Polis, kay- makamın emriyle takibata gırıştı ve tevkifler yapıldı. Fakat sorgusu ya- pılan bir çok kimse suç olmadığın- dan serbest bırakıldı. C. H. recilerinden dördü ise Gosterı Yu- rüyüşleri Kanununa aykırı hareket- ten dolayı suçüstü mahkemesine ve- rildiler. Fakat dördü de beraat etti. Onların beraat kararının verildiği sı- rada İçişleri Bakam Ge dik kaymakamın yanında yer alı- yor ve muhaliflerin tertipli, maksat- hi hareketlerinden dem — vuruyordu. Bu beraat kararı kadar hiç bır şey, İçişleri Bakanını böylesine — tekzip edemezdi. Tevfik Kurma C. H. P. listesine girmeğe çalıştığı günlerde Geçmiş zaman olur ki, hayali metelik etmez! Acele işe şeytan karışır okat milletvekilleri derhal Ba- kana bir yıldırım telgrafı çek- tiler. Dr. Namık Gedik gece Devlet Tiyatrosundaydı. erde — arasında geldiler ve kendisini dışarıya çağır- ilar. Vaziyet karışmıştı. Tokat mil- letvekilleri, hakları olduğu — üzere, andan Mecliste hesap soracakla- rından bahsediyorlardı. İşte Dr. Ge- dik, başka memleketlerde olsa isti- fasını, hem de derhal istifasını ge- rektiren meşhur telgrafını Tokat milletvekillerine cevap diye — çekti. Bu, kendisi için talihsizliklerin en büyüğü yerine geçti, zira — Adalet, Bakanının mahküm ettiği kimseler hakkında beraat kararı verdi. Hele Dr. Gedikin milletvekillerini tehdıde kalkışması ve kendilerine sormayı size öğreteceğiz" ditler savurması içinde dahi çok fena karşılandı. Fethi Çelikbaş derhal Meclis başkanlığına başvu- rarak Bakan hakkında Meclis tah- kikatı istedi. Fakat hâdisenin en garip tarafı iki gün sonra kendisini gösterdi. Biz- zat Adnan Menderes kaymakamını ve Bakanını tuttu. Onları tebrik et- ti. Böylece beceriksiz ve talihsiz bir icraatın mesuliyetini üzerine — aldı. Bu arada, başka bir şekilde suçu C. H. P. ye yükledi. Uşakta ciddi ciddi dedi kı "0 Zilede polislerin attığı bomba var ya.. Biz tahkik ettik, meğer o bombalar Zileye C. H. P. devrinde gönderilmiş!" Bununla Ge- nel Başkan ne demek istedi, hiç kim- se bir şey anlamadı. C. H. P. dev- rinde, lâzım olabilir diye polise bom- ba gonderılmesı bu bombaların D. P. devrinde suçsuz vatandaşlar üze- rine savrulmasının ne dereceye ka- dar mazur gösterir, meçhul kaldı. Fakat hadıse, bütün yurtta de- rin ve D. P. iktidarı için son dere- ce aleyhte tesır bıraktı. Bundan baş- ka, İnönü biraz daha canlandı. Se- yahat programım derhal değiştirdi ve halkla temasını arttırdı. Halkın her şeye rağmen hakkını koruması ve su altında dahi "Yaşa İsmet Pa- şa!" diye bağırması herkesi heye- can içinde bıraktı. Nitekim, hâdise- nin bilançosunu Amasyada — İnönü söyle yaptı; diye teh- —Zile hâdisesinin neticesi ne oldu? Üzerine gaz ombaları ile hücum edilen bir halkın masum ve mağdur hali Türkiye ölçüsünde gö- ze çarptı. Kanunsuzlukları savunma gayretıyle idare güç bir duruma düş- ür vatandaşların ceza mağdu- rıyet pahasına vatana ve millete gu— venleri arttı. Vazifelerinin ehli olan ıdare âmirlerinin İtibarları yüksel- di" Eger İnönü bir partizan olsaydı, göğsünü gere gere ilâve de edebi- lirdi: k bir kazanan varsa C H. P. kazandı, eger bir kaybeden varsa D. P. kaybetti" AKİS, 25 EKİM 1958