Kıbrıs Masa başına D ışişleri Bakanlığında Kıbrıs me- selesiyle alakalı şubelerin me- murları bu haftaki işlerine çok ke- sif bir faaliyet havası ıçınde başla— dılar. Kıbrıs mevzuunda bir mil- letlerarası konferansın toplanacagı belli olmuştu; şimdi bu ko ferans için lüzumlu dosyaların ha- zırlanması ve ikinci mühim mesele olarak da -tabii, bazılarına göre bu en mühim meseleyi teşkil ediyordu- konferansa gidecek delegelerin tes- biti gerekiyordu. Bu yüzden bu haf- ta içinde hararetli bir faaliyet ha- vası içinde çalışan bakanlığın ışık- ları mutattan daha geç saatlere ka- dar yanık kaldı; umum müdürlerden bazıları eski itiyatlarını bozmak ve daireye çok erken saatlerde -meselâ sabahın onunda- gelmek sorunda kaldılar, üçüncü kâtipler, eskiden si- nemaların altı buçuk seanslarını ka- çırdıklarına hayıflanırken, artık do- kuz seanslarına bile yetişemez oldu- lar. Konfer ansın, nihayet toplanmak üzere olduğu hakkındaki — haberler geçen hafta sonlarına doğru gelme- ğe başlamıştı. Nato Genel Sekreteri Paul - Henri Spaak'in Yunan resmi makamlarıyla yaptığı temaslar ve Amerikan Hükümetinin — Atmadaki temsilcileri tarafından sarfedilen de- vamlı gayretler sonunda akarios ekibi yavaş yavaş yola gelir gibi ol- muştu, Spaak, Kıbrıs meselesini, girdiği çıkmazdan — kurtarmak için beşli bir konferans teklifi ortaya at- mıştı. İngiliz, Türk ve Yunan hükü- metlerinin temsilcileri ile Kıbrısta- ki Türk ve Yunan cemaatlerinin tem- silcileri bır araya gelecekler. Ada- ya verilecek nihat statüyü kararlaş- tıracaklardı. Böyle bir teklif karşı- sında İngiltere ile Turkıyenın takın- dıkları tavır saitti. İngil- tere, tâdil edilmiş şeklıyle bile olsa, MacMillan Plânının münakaşa mev- zuu yapılabilecek tek plân olmadığı- na kabul ediyor, Yunan planı da da- hil olmak üzere konferansa getiri- lebilecek herhangi bir plânı tartış- konferansı tercih etmekle beraber, beş kişilik bir konferans masasına oturup herşeyi açıkça konuşmaya razıydı. Hattâ, İngiliz, Amerikan ve man dostlarının tavsiyelerini din- leyen Türk Hükümeti, İkinci Mac- Millan Plânında herhangi bir deği- şiklik yapılmasına mani olabilecek tir adım atmaktan da kaçınmış ve Adaya gönderilecek Türk temsilci- sinin tâyininde gayet dikkatli dav- ranmıştı. Karşı tarafı ürkütmemek ve plânda yapılabilecek herhangi bir değişiklik için açık kapı bırakmak maksadıyla ince bir psikolojik tâ- vizde bulunulmuş; Kıbrısa Ankara- AKİS, 25 EKİM 1958 dan bir temsilci göndermektense, oradaki başkonsolos bu vazifeye ge- tirilmişti. Ama ah şu karşı taraf unan hükümeti karşı tarafın bu müsait davranışından sonuna kadar faydalanabilmek için elinden gelenı yapmakta tereddüt etmemiş- tir, önce ENOSİS'in terkedildigi söy- lenerek plânın geri bıraktırılabilece- ği umuluyordu, fakat bu —hareket Ekimden ıtıbaren planın resmen tatbik safhas girmesi önleye- memiştir. Mamafih Yunan hüküme- ti bu siyasetinde tamamen muvaffak olmamış sayılamaz. Nihayet karşı taraftan da tavız ışaretlerı belırmış- tir. Şimdi Atina için büt! mes bunlardan sonuna kadar faydalana— bilmektedir Averof Taktik üstadı İşte bu düşünceyledir ki, geçen hafta Paristeki NATO Konseyi ö- nünde tam İki buçuk saat konuşan Yunan Dışişleri Bakanı Evangelos Averof, istediği tâvizleri birer birer sıralayıp bir şeyler koparmağa ça- lıştı. Yunanlılar masa başına otura- bilmek için Taksim ihtimalinin ta- mamen bertaraf edilmesini ve İngil- tere ile Türkiyenin bu mevzuda sa- rih taahhütte bulunmalarım ıstedıler Tabii, ilerisi için her iki tarafın da elini kolunu bağlıyacak olan böyle bir istek reddedildi. Averof, Konsey- de bulunan diplomatların — devami tazyikleri karşısında konferans tek— lifini kabul etmek sorunda kaldı a- ma, masa başına oturabilmek ıçın bazı şartlar ileri sürmekten de geri durmadı. Yunanistan — toplanacak YURTTA OLUP BİTENLER konferansa Amerikanın, Fransanın ve İtalyanın da kat lmasını istiyor- du. Türkiye böyle bir teklife açıkça aleyhtar olduğunu bildirmiş, İngiliz delegesi de tekliften hiç hoşlanma- dığını imalı bir şekilde belırtmıştı verof, bütün bu muhalefete rağ- men, görüşlerini Konseye aksettire- bılmek için diplomasi hayatının her türlü inceliğini ortaya döktü. Mese- lâ, konuşurken, gözlerini mütemadi- yen İzlanda delegesine dikiyor, de- legeden bir tasvip hareketi kopar- madan başım başka tarafa çevirmi- . İngiltereyle arası balıkçılık meselelerinden dolayı açık olan te- lânda, Yunanıstanın en hararetli ta- raftan hâline gelmişti. Buruşuk yüzlü İzlanda delegesi, Averofun her cümlesinden sonra başını sallamayı, arada sırada tasvip sesleri — çıkar- mayı da al etmemişti. Bu hafta başında, karşılıklı pa- zarlıklar sona ermiş ve konferans hakkında prensip kararına varılmış- tır. Kimlerin katılacağı kati olarak bildirilmemekle beraber, toplantı ye- rinin Cenevre olacağı az çok belli gibidir. Hattâ, katılacak — taraflar hakkında da kati bir anlaşmaya va- rıldıgını iddia edenler bile var. Bun- lara gore yine başlangıçtaki beşli formü afaza edilecek, Yunanıstanı tatmin için, Spaak'ın da bulunmasına Tazı olunacaktır. Dışişleri Ba- Şimdi, — Ankaradaki kanlığı böyle bir konferans için takip edilecek taktik uzerınde hara- retli görüşmelere sahne — olmakta, diğer taraftan, üniversiteli unsurlar- la takviye edilen Hukuk Müşavirli- ğinde meselenin hukuki veçhesiyle alâkalı dosyalar hazırlanmaktadır. . Adalet Unutulan meşhurlar G eçen haftanın ikinci İstanbulda - İmarzede binasındaki Birinci Ordu mahkemesinde kaydedilen bazı gelişmelerden, kulak ve gözleri- ni İktidar - Muhalefet düellosuna çevirmiş vatandaşlardan pek azının haberi oldu. Halbuki o gün, daha bir kaç ay öncesine kadar devam eden neşir yasağına rağmen efkârı umu- miyenin zihnini en fazla ışgal eden, şımdı ise unutulmuş gibi görünen meşhur 9 subaydan — sonuncusunun tahliyesine karar — verilmiş ve beş tanesinin de askerı savcılıkça bera- atleri istenmişti. Perşembe günü esas hakkında mütalâası sorulan Savcı Albay Ya- şar Gündem, Kurmay — Albay Naci Aşkm, Yarbay Faruk Güventürk Binbaşı Ata Tan, Binbaşı Dalkılıç ve Yüzbaşı Kasan Sabun- cunun, fiilleri teşebbüs halinde kal- dığı ve aleyhlerinde serdedilen delil- ler kıfayetsız olduğu esbabı mucibe- al ile beraatleri istenildiği. 7zaman buna pek hayret eden çıkmadı.Fa- 15 yarısında, Harbiye