AKİS'in Yazı Müsabakası "Milletlerin İktisadi Kalkınması- Niçin Hürriyet içinde Olmalıdır?" nci Dünya harbi sonrasının en 1 mühim problemlerinden birini de gerek harb dolayısile harab olmuş, İktisaden sarsılmış; gerekse Tarihi, Sosyal çeşitli sebeplerden dolayı geri kalmış memleketlerin iktisa- den kalkınması teşkil etti. Birinci tip memleketlerin durumu kalifiye is gücünün buyuk bir kısmını kay- betmelerine, ağır sanayılerının çök- müş olmasına rağmen, —nüvenin mevcudiyeti, — toplumlarının sosyal şuurunu idrak etmesi dolayısile a- rızi bir nzara arzediyordu. Bun- ların kalkınmaları nihayet bir za- man meselesi idi. Kısa bir zaman içinde toparlanıp eski durumlarını da aşdılar. Mevzuumuzun ağ;rlık merkezini ikinci tip, yani geri kal- mış memleketlerin iktisaden kal- kınması teşkil etmekle beraber ge- lişmiş memleketlerin harbin yarat- tığı çöküntüden bu kadar süratle kalkmış sebeplerini kısaca incele- mek mevzuumuz bakımından fay- dalı olacaktır. Bunlar dış ve iç sebepler olarak iki kısma ayrılıyordu. Dış sebeplerı, bütün dünya dev- letlerının bir bütünün cüzleri oldu- gu, birisinde ceryan eden hadisele- rin er geç diğerlerinde de tesirini göstereceği şeklinde 20 nci asrın ikinci yarısında artık kat'iyetle yerleşen anlayışın mahsulü olarak başta Amerika gibi iktisadi kudre- tini muhafaza etmiş bir Devlet ta- rafından tatbikata konulan Marc- hall Planı olmak üzere Dünya Ban- kası, Milletler Arası Para Fonu gi- bi beynelmilel teşekküllerce kanali- ze edilen dış yardımlar teşkil etti. İç şebeblere gelince en kuvvetli Faktör toplumların kendilerini ida- re edenlere karşı, aldıkları ve tat- bik mevkiine koydukları kararlara karşı duydukları itimat duygusu, davanın bir şahıs ve zümre men- faati meselesi olmayıp — topyekün varolma veya yokolma meselesi ol- duğunu idrak ile onları candan des- teklemeleri idi. Finansman bahsin- de bir kere daha temas edeceğimiz üzere bu siyasi huzur ve emniyet hissi anlayışı bir gerçeğin önemini de bir kere daha sarahatle ortaya koydu. O da, İktisadi kalkınmanın genel olarak iktisadi — hadiselerin müstakil hadiseler olmayıp sosyal ve psikolojik amillerle — yakından - XXI - ilgili olduğu, iktisadi — hadiselerin mütaleasının tecrit edilmiş şekilde değil bahsettiğimiz âmillerin tesiri gözönünde tutularak yapılmasının şart olduğu idi. Harb sonrası batısının İktisadi kalkınma davasında seferber olan kütleler biliyorlardı ki kalkınmayı organize edenler onların serbestçe kullandıkları oylar neticesi iş başı- na gelmişlerdi. Muvaffak olamadık- ları an yerlerini muvaffak olabile- cek başka bir ekibe terk etmekte tereddüt göstermiyeceklerdi. Biliyorlardı ki, Hür bir Basın, müstakil bir adliye, Muhtar bir Ü- niversite fikirlerinin ve duşuncele- rinin tercümanı olacak Hür mües- seseler vardır. Plânlanmış ve tat- bikata konulmuş istikrarlı bir sos- yal ve iktisadi politika vardır. Ve nihayet biliyorlardı ki her l)iri Vatandaş sıfatile Hükümet ic- aatı hakkında düşünmek ve dü- şunduklerını serbestçe açıklamak imkânına sahıp İşte siyasi emnıyet duygusunu yaratan, — dolayısile kalkınmanın muvaffakiyetine tesir eden pisko- lojik ve Sosyal âmiller bunlardı. Yoksa ne kalifiye eleman meselesi ne de büyük kısmı hasara uğrama- sına rağmen hâlâ — mevcudiyetini muhafaza eden ağır Senayi mesele- si mucizevi kalkınmayı tahakkuk ettiren müstakil faktörler olarak mütalea edilemezdi. İ ktisadi kalkınma her şeyden ön- ce finansman meselesinin yani kalkınma için gerekli makine, teç- hizat, para, topyekün sermaye meselesinin hallini icap ettirir. Fi- nansman kaynakları a) İç kaynak- lar, b) Dış kaynaklar olarak ikiye ayrılır İç kaynakları, istihsale te- sir edecek şekilde talebin boğulma- masına dikkat daha — ziyade lüks ve verimsiz maddelere tevcih şar- tiyle iç tasarrufun gelıştırılıp ya- tırım sahalarına şevki, iktisadi aliyete iştiraki teşkil eder. Dış kaynaklar ise a) Hibe, b) Uzun Vadeli Kredi; c) Yabancı sermayedir. Burada üzerinde ehem- miyetle durulacak nokta, medeni hurrıyetın, Adalet, Murakabe ve mefhumlarını muhtevi bir Teminat Muessesesı olarak İç ve Dış kaynakların tereddüdsüzce ha- Talât SÜHA rekete geçmelerini sağlayacak em- niyet vasatının meydana gelmesin- de oynıyacağı büyük roldür. Böy- le bir teminat — müessesesinden mahrum bir Trejimde — yarınından endişe duyan sermaye sahipleri yatırım yapmaktan ve iktisadi kal- kınmaya iştirakten — kaçınacaklar a ağır şartlar ve tavizler mu- kabılı harekete geçeceklerdir. Ba- zı dikta rejimlerinin dahi bu dış yardımlardan istifade ettiği tarzındaki bir itiraz mevcut duru- mun, zamanımızın politik ve stra- tejik zaruretleri neticesi anormal ve arızi bir hal olduğu şeklınde ce- vaplandırılabılır Kaldı mok- rasi prensıplerıne bağlı Hındıstan- gibi geri kalmış bir memleketin plânlı ve istikrarlı iktisadi politi- kası muvacehesinde temin ettiği geniş mali imkânlar ve dış yar- dımlar malümumuzdur. r hangi bir anda İdare ma- kanizmasının başında bulunan bir ekibin o toplum seçme ve muvaffak ekıbı oldugu hakkında mutlak bir kaide yoktur İktidar- dakiler de insandır, onlar da yanı- labilir, almış oldukları ve tatbik ettikleri kararlar hatalı ve isabet- siz olabilir Mevzuun sosyal bakımdan mütalaasında, Hürriyetlerin yok edilmesi, uzun müddet baskı altın- da kalan kütlelerin 7zamanla ya tenkid ve reaksiyon gösterme has- salarını kaybetmeleri veya biran için şiddetli bir deşarj olma ihtiya- cı ile sosyal bünyeyi alt üst etme- leri gibi bir tehlikeyi ortaya çıka- rır, Unutulmamalıdır ki — İktisaden geri kalmış kütleler yalnız İktisa- den değil, yalnız reel milli gelirle- rinden fert başına düşen mikdar z olan fakir toplumlar değil sos- yal ve kültürel topyekün bir geri kalma anlayışı içinde bocalayan Milletlerdir. Ve nihayet, toplumların var ol- ma veya yok olma dâvaları yakın- dan ilgili olduğu, Tarıhı, ve psikolojik amillerin retiyle, tecrit edilmiş bir iktisat anlayışı içinde girişilen bir iktisa- di kalkınma mecrasına bağlana- maz, AKİS , 25 EKİM 1958