C E Mİ Y E T Ankaradan trenle İstanbula gelen Cemil Sait Barlas gazetecilerle görüşürken “"Eski bir onomi ve Ticaret Bakanı sıfatıyla bugünkü ticari duruma dair fikriniz?" e de şu cevabı verdi: "Tek kelimey- le perişanlık. Ticarette istikrar e- sastır. Ben Ticaret Bakamıyken, Baş- bakan benim devletçılıgımle alay e- derdi. Bugün liberal geçinen D. nin acaba devlet adına el koymadıgı ne var?" Barlasn eşi de burada sö- ze katılarak "Sana bile el koymadı- lar mı?" dedi. S abık New York Valisi, iki kere başarısız Amerikan Cumhurbaş- kanı adayı ve halen Türkiyenin o di- yardakı başarısız kredı elçisi Thomas wey Ankaraya giderken uçağının Yeşılkoyde durdugu otuz beş dakika zarfında dünya ağır uyku rekorunu kırdı. Uçaktan çıkmıyan Mr. Dewıi ile önce gazeteciler konuşmak iste— diler, fakat kendisinin istirahat et- mekte olduğu cevabını aldılar. Son- ra, oraya gelmiş bulunan İstanbul Valisi Mümtaz Tarhan uçağa kartını gönderdi. Sayın Tarhana Deweyın sekreterı tarafından gönderilen ha- ber aalesef efendim, kendileri u- yuyorlar!" Bunun üzerine gazeteci- ler harekete geçerek uçağın kapı- sına sokulup hep bir ağızdan bağıra bağıra ricada bulundular. Netice: u- çağın kapısı kapandı. Gazetecilerin Fatih Sultan Mehmede parmak ısır- tacak bir sebatla uğraşmalarından hiçbirşey çıkmayınca nihayet — foto muhabirleri taarruza kalkarak Mr. Dewey'in bulunduğu taraftaki pen- Sait Barlas “Bırakın - yapsın, Cemil bırakın geçsin" 28 cerelerin önünde flâşlarını yakmağa başladılar; insanları uyandırmak de- ğil ya, ölüleri hortlatacak kadar ışık neşredildi. Fakat hazret ayılmadı ve biraz sonra havalanan uçağın i- çinde bulutlara karıştı. Eğer — mu- habirler Amerikadan istediğimiz kre- diyi alamamızın daha esaslı sebep- leri olduğunu bilimeselerdi, başarısız- lığımızı Mr. Dewey'in uyku n ke- safet ve kudsiyetine atfetmelerı 1şten bile değildi. P. İstanbul Geçici İdare Heyeti -politikada geçıcı olmayan ne vardır ki?- İl ezlinde gazeteci- lere bir kokteyl verdı Bu eğlence- de konuşan heyet başkanı Cemil Bengü kendisinin partideki — vazifesi dışında avukatlık edeceğini açıkla— dıktan sonra "Gazeteciler için D. P. yi bir sempati merkezi haline getir- meğe kararlı olduğunu" söyledi. Fa— kat bir Herkül kudreti isteyen işe nereden başlayacağını bıldırmedı Muhabirler "Avukat sıfatıyla basın davalarını kabul edecek misiniz ye sorunca şu cevabı aldılar: "Basın mensuplarının adliyelik olmamasını temenni ederim," Gazeteciler Sayın Bengünün diplomatik mizah hissine hayran kaldılar Geçen hafta bir gün — Yeşilköye "Beyaz Melek" isimli bir dev u- çak indi. Bildirildiğine göre bu uça- ğın fiatı serbest dan 40 milyon lira, dahili tezyinatının değeri 7 mil- yon liradır; uçuş esnasındasaatten 24 bin lira sarf eder ve pilotu Eisenho- wer'den fazla para alır. Richard Ni- xon ve Ava Gardner gibi kimseleri şuraya buraya götürdüğü için Ame- rikalılar tarafından iyi tanınan bu cennet makinesinin sahibi Standart Oil Kumpanyası İdare Meclisi Reisi ve dünyanın en zengin adamlarından “patronlar patronu" Ralph Holey ile karısı İstanbula ayak bastıkları an- d tekrar Beyaz raflarında hayran gözler, yarı açık ağızlar ve şaşkın şaşkın uğuşturulan eller gördüler. Gezdirilmeleri için Turizm Müdürünün zevcesi emirle- rine verildi, şereflerine kokteyller, toplantılar, — ziyafetler — tertiplendi; "Memleketınızde petrol araştırmağa devam edeceğim rafın eri kurmayı düşünüyor um V.s. i - beyanları semavi müjdeler halınde iri punto- larla gazetelere geçti. Ekonomik is- tikbalimizi meleklerden gelecek iyi- liklere bağlatmayı düşünenler için en- teresan olabilecek bir not: Beyaz Melek havalandığı zaman muhterem sahibi arkada hiç, ama hiç bir kula verilmiş tek kuruş bahşiş bırakma- mıştı, zira bildirildiğine göre "pren- sibi değildir." İ stanbula gelen Gümrük ve Tekel Bakanı Hadi Hüsman gazeteciler- Hadi Hüsman Kırk - yıllık -hatır le goruşurken bır türlü tevzi edile- meyen 300 t kahve — mevzuunda şöyle dedi: Kahve gümrük depola- rında durmaktadır. Tevzi hususunda bir karara varamıyoruz ama, bu de- polar da bizim olduğuna göre, kah— enin gümrük depolarında durm: sıyla tekel depolarında durması ara- sında bir fark yoktur." Sayın Bakan haklı olmakla beraber şu noktayı u- nutmuş görünmektedir: Kahvenin herhangi bir depoda durmasıyla va- tandaş midesinde durması arasında çok büyük fark vardır ve istenen hu- sus bu nakil ameliyesinin tahakku- kudur Yuz Yıl Yaşamak İsteyenler Cemi- yetinin yıllık kongresinde konu- sinden kaçınılması gerektiğini açık- ladı. Başkanın saydığı maddelerını başlıcaları et, tavuk, — balık ye kah- veydi. Bu hesapça son zamanlarda son derece sıhhi bir istikamette ge- lişmekte bulunan gıda — durumumuz sayesinde hepimizin asırlık olmamız garantilememiştir. Müjdeler olsun! erhalde iktidarın basına karşı git- Htıkçe alıngan bir tavır takınma- sının da tesiriyle, vatandaşların ken- di haysiyet ve şerefleri mevzuunda her gün biraz daha hassasiyet kes- bettikleri memnuniyetle — müşahede olunmaktadır. Dolandırıcılık suçun- dan Sultanahmet Cezaevinde mevkuf bulu Sülün" Osman gecen hafta Aziz Nesınin bir kitabındaki "Sülün Osman pırrr"' başlıklı yazıda "şah- siyet-i maneviyesinin tahkir edildi- ği iddiasıyla muharrir aleyhinde âva açılması için savcılığa başvur- AKİS, 18 OCAK 1958