İKTİSADİ Dış Yardım Müşavirin İstişaresi eçen haftanın sonunda gece ya- rısı, Yeşilköy Hava Meydanı! kon uçaktan, aradıkları yolcunnn mesini gazeteciler beyhude yere bekledıler İstanbulun çocuk sever Valisi de, gecenin geç saatinde bu mühim misafiri karşılamaya gelen- ler arasındaydı. Fakat beklenen a- dam bir türlü uçaktan — çıkmıyordu. Bazı gazetecilerin acaba uçaktan düşmüş olmasın diye meraka düşme- ye başladıkları bir arada, — esraren- giz satın uykuda olduğu öğrenildi. Elleri boş dönmeyi meslek şereflerıne yediremiyen muhabirler hep bır ağız- dan "Lütfen Mr. Dewı yanın""' marşını soylemeye koyuldnlarsa da wey uyanmıyordu. Mi- saürpeı'ver Valıy bile, kovulmaya zaten alışık gazetecilerden farklı pir muamele yapılmıyordu. — Bir kartın üzerince acele, "hoş geldiniz" mealin- de bir kaç satır karalıyan Valiye, mühim misafiri derin uy kusuyla baş- başa bırakıp evine dönmekten başka yapacak bir iş kalmamıştı. Ertesi gün öğleden sonra Anka- raya gelmiş olan esrarengiz zat, Dış- işleri Bakanlığına giderek Dışışlerı Bakanıyle konuşuyor, aynı günün ge- cesi Hariciye Köşkünde şerefine ve- rilen ziyafette hazır bulunuyordu. Meşhur Zafer'de bu zıyaretçıye dair hiç bir haber yoktu. Zafer, ınncı sayfasına kısa boylu misafirin boylu Dışışlerı Bakanıyla beraber bir resmini koymayı kâfi görmüştü. Resmin altında ise yalnızca "New York'kun eski Valisi Mr. Thom Dewey ibaresi okunuyordu Bu ba- reyı okuyanlar bir eski Valıyle neden adar meşgul olunduğunu, neden bu kadar itibar edildiğini el- bette ki anlayamadılar. Halbuki İkti- darın başı bıle bu eski Valıyı görme- ye Sası olm ki Valinin gayri resmi sıfatım bilenler İiçin Or- tada hayret edilecek hiç bir şey yok- tu. Amerikanın talihsiz Cumhurbaş- kanı adaylarından biri olan Mr. De- wey çoktan beri, ŞU meşhur 300 mılyonluk yardı 1 elde etmek için, Türk Hükümeti tarafından prensle- re lâyık Mr ücretle arabuluculuğa tâyin — edilmişti. Amerikanın siyasi bünyesi hakkında hayli tecrübesi ve bilgisi olan Dışişleri Bakam, Sam Amcanın memleketinde işlerin nasıl yurudugunu çok ıyı biliyordu. Dün- n bu ileri memleketınde iş- ler kulıste halledılırdı Kong üye- lerı ve idare, rotalarını ' tazyık grup- arından esen rüzgâra göre tayin ederlerdı . Cumhuriyet Hüküme- ti de doğrusu, Washıngtondakı Türk menfaatlerini korum en nüfuslu bir siyaset adamına tevdı etmek ba- siretini göstermişti, Hâlen avukat- lıkla meşgul olan Dewey iktidardaki partinin en ileri gelen şahsiyetlerin- 18 faaliyetinden sonra müşavir, VE MALİ den biriydi. Üstelik iki defa Cumhur- başkanı adayı bile olmuştu. Siyasi ilimler mütehassıslarına göre, kibir- li görünüşü ve hiç te sempatik olmı- yan şahsiyeti yüzünden Roosevelt ve Trumana mağlüp olmuştu. Ama ne de olsa partisi içinde Başkan a- daylığına yükselen bir kims se, Cum- huriyetçi Parti iktidarına söz anlat- mak için biçilmiş kaftandı. Böyle bir adama arabuluculuk için yüzbin- lerce dolar vermek, tarlaya tohum ekmek gibi son derece bereketli bir yatırımdı. Yatırım meraklısı iktidar, u bire bin veren gizli yatırım fir- satını kaçırmamıştı. İşte iki senelik sabırlı bir "kulis" gayri Thomas Dewey Elçiye zeval olmaz resmi yardım elçiliğini ifâ ettiği memlekete elbette ki bir — müjdeyle geliyordu. Kulağa fısıldıyacağı rak- kam, hâlâ 300 milyon rüyasını unu- tamıyan iktidarı muhtemelen tama- miyle —memnun etmiyecekti. New Yorklu Avukat, bin dereden su geti- rerek 40-50 mılyonluk bir yardım el- de etmenin bile ne kadar güç oldu- ğunu anlatacaktı. En nüfuzlu gaze- telerin, Senatörlerin ve Dışişleri Ba- kanlıgının en ileri gelen şahsiyetle- rinin desteklediği Hindistana bile am Amca, 200 milyondan bir mete- lik fazla vermeğe razı - olmamıştı. Halbuki Hindistan asgari 500 mil- yon talep ediyordu. Sonra Was- hinlgtondaki endişeleri yatıştırmak için, iktisadi hayata çekidüzen veril- diği intibaını uyandıran bir kaç jest yapmak ihmal edilmemeliydi. Hani denkçe bütçe, kredi kontrolü falan SAHADA gibi bir kaç Jest, dolarlarının heba ol. masından am Amcayı tes- kine kâfi gelecekti.. Eee bundan son- ra da sayın arabulucunun komisyo- nunu unutmamak İâzımdı Hakikaten mütemmim bir iktisa- di yardım için Washington'daki ha- va maziye nazaran biraz daha mü- sait görünüyordu. Sputnik, eski ha- sislik günlerine belki de son vere- cekti. Geçen yaz, dış yardımı buda- yan Kongre üyeleri, — Eisenhower'in dış yardımın arttırılmasını müdafaa eden sözlerini pek yadırgamamışlar - dı. Kırpıla kırpıl a 300 milyon dolara inen yeni "Kalkınma için ikraz fo- nu* acele sahneye konacaktı. Bu fon az gelişmiş memleketlere uzun vadeli krediler vermek için ihdas edilmişti. Fonun yeni tahsislerle zen- ginleşmesini Kongreden talep etme- den evvel, fonu kullanmaya başla- mak isabetli olacaktı. Sonra Dünya Bankası Export Import Bank ne güne duruyordu? Gerçi Türkiyenin Dünya Bankasıyla olan münasebetle- hâlâ —düzelmemişti. Türkiyeye 1950 1954 arasında 68 milyon' dolar kredi açan Banka temsilcisinin Tür- kiyeden adeta kovulmuş - olmasını bir türlü affedemiyordu. Türkîyenin iktisadi Sıyasetını beğenmediğini mü- teaddit defa imâ etmekten bile çe- kinmemişti. Buna rağmen. Sam - canın sözlerine pek hürmet —eden Dünya Bankasının fikir değiştirme- si imkânsız değildi. Paristeki NA- TO toplantısı sırasında Başbakanın. Eisenhower'le yaptığı konuşma, bu bakımdan Üümit verici sayılabilirdi. iktidarın başının Sam Amcaya ar- zettiği şükran hislerinin şüphesiz bir mânası olacaktı. Bu ayın, sonuna doğru Ankara- ya gelecek olan Mr. Dullesta elbet- te elleri boş olarak arzı endam et- miyecekti. Kafasında bir takım pro- jeler vardı. Rusların, Asya ve Afri- ka memleketlerinin Kahiredeki gayri resmi toplantısında, en kuvvetli si- lâhlarının iktisadi yardım vaadi oldu- ğu Dulles'in gözünden kaçmamış- tı. Ruslar, hiç bir karşılık bekleme- den istediğimiz kadar yardım yap- maya hazırız, diyorlardı. Kruçef az gelişmiş memleketlerle en son lok- ma ekmeğini bile bölüşmekten çe- kinmiyeceğini söylemişti. Dulles bu sözlerin bir çok az gelişmiş mem- leket balkının kalbinde ne derin a- kisler bıraktıgmı biliyord Bunu bildiği için geçen hafta, Rus iktisa- di tehdidinin, Sputnıkten bile daha tehlikeli oldugunu Kongre üyeleri- ne anlatmaya çalışıyordu. Orta Do- ğu ve diğer Asya — memleketlerine Rus yardımı 2 milyon dolara yak- laşmıştı. Amerikanın mutlaka bir şeyler yapması İlâzımdı. Asya ve Avrupa arasında bir köprü teşkil eden Türkiyede Dulles, herhalde A- merikanın yeni dış yardım siyasetin- den bahsetmek fırsatını kaçırmıya- caktı. Bu arada elbette ki Türkiye- AKİS, 18 OCAK 1958