ÇALIŞMA İşçiler Dert bir değil ki.. G eçen haftanın ortalarında bir gece Hilton Oteli müşterileri ca- zın baş döndüren nağmeleri arasın- da eğlenirken, otelin dedektifi de havanın soğukluğuna rağmen bah- çenin bir köşesinde gizlenmiş bekli- yordu. Dedektifi böyle soğuk bir kış gecesınde otelin ıçınde değil de bah- çesinde gizlenmeğe sevkeden olay bekçilerden birinin yaptığı ihbardı. Buna göre bir şahıs, muhtemelen bir garson, içinde ne bulunduğu bilinme- en bir havayolları çantasını bahçe- ye çiçekler arasına rakmış, sonra da usulca uzaklaşıp gitmişti. Dedek- tif gecenin geç saatlerine kadar so- ğukta beklerken çalıştığı müessese- müşterilerden bu garip olayla pek il- gilenen olmadı. Otel idaresi de hâ- disenin muşterıler tarafından pek se- zilmediğini zannederek sevindi. Fa- kat sonradan, bu hırsızlığı yapan genç ve yakışıklı adamın otel gar- sonlarından biri olduğu anlaşılınca otel idarecileri bir hayli telâşa düş- tüler. Çantanın içinde, pahalı içkile- rin adeta bir kolleksiyonu vardı. laşılan garson, bunları — müşterilere ikram etmekten bıkarak biraz kendine ikram etmek istemişti. Hilton Otelinin personel müdürü namuslu adamdı. Bu gibi olaylara Z yumamazdı. Garsonun işine der- hal son verildi, hesabı da kesildi. Bu- raya kadar ortada önemli bir şey yoktu. Hırsızlık heryerde olabilirdi ve cezasını da görmesi tabii idi. Bir garsonun hırsızlık yapmasına en Hilton' un önden görünüşü "Hasbaya ye bir hizmette bulunacağını düşüne- rek teselli buluyordu Olayı ihbar ederi bekçi de işverene karşı vazife- sini yaptığını zannediyordu. Dedektif bu şekilde — cazip avını beklerken, bahçenin parmaklıkların- dan ince, uzun boylu bir şahsın sark- tıgını görünce hayret etti. Bu adam- da hiç de hırsız kılığı yoktu. Karan- lık, dedektifin adamın kim olduğunu görmesine imkân vermiyordu. Niha- yet bu kadar bekledikten sonra de- dektif birazıcık daha — bekliyebilece- ğini düşündü. Karanlıktaki adam ise etrafına bakındı, arkadan eğil- di, bir hava yolları şirketinin ismini taşıyan çantayı çiçekler arasından almak üzere uzandı. Dedektif derhal adamın eline yapıştı ve onu bu hali ile doğru otele götürdü. Vakit gece yarısını geçmiş ve oteldeki eğlence- ler bir hayli hız almıştı. Onun için AKİS, OCAK 1958 yakışıyor da...” fazla üzülenler diğer — garsonlar ol- muştu. Çünkü bu suretle kendileri de zan altında kalabilirlerdi. Onun için bir garsonun hırsızlık yaptıktan sonra yakalanıp işinden çıkarılması- nı memnuniyetle karşılamışlardı Üs- telik garson yabancı idi. Oradan mütehassıs diye getırılmış Türk (gar- sonların başına — geçirilmişti. Dışar- dan geldiği için Hiltonla mukavele yapmıştı ve yabancı olduğu için de Türk garsonlardan bir hayli yüksek ücret alıyor, çeşitli ikramiyelerden de faydalanıyordu. Bütün bunların üs- tüne kalkıp bir de içkisini otelden çalması doğrusu herkesi hayrete dü- şürmüştü. Mesele bu şekilde polise aksetmeden sadece garsonun işinden atılması ile kapatılmışa benziyordu. Fakat bu hâdisenin üzerinden bir- kaç gün geçtikten sonra otelde müş- terilere hizmette meşgul olan gar- sonlar yabanca şefin iş elbiselerini giyip aralarına — karıştığını görünce evvelâ gözlerine - inanamamışlardı. Sonra baktılar ki bu, birkaç gün ev- vel işine son verilen ince uzun yaban- cı garsonun ta kendisi idi. (Garson- ların hayretten gözleri açılmıştı. Çünkü bundan önce bir iki garson çok ufak hâdiseler yüzünden hırsız- lık yaptıkları iddiası ile ve haksız o- larak işlerinden çıkarılmışlardı. Bi- rinin celbinde 3-4 adet, kâğıt peçete- ler bulunmuştu. Bu peçeteleri cebin- de taşıyan garson yabancı gibi bun- ları ne otelden dışarıya çıkarmış, hatta ne de teşebbüs etmişti., Fakat Türk garsonun cebinde 3-4 adet ka- ğıt peçetenin bulunması hırsızlık yaptığını ileri sürmek ve işi vermek için yeter sebep Yabancı garson ise bir su pahalı içkiyi otelin dışına çıkarmış ve oradan alıp savuşacağı — sırada' yakalanmıştı. Doğrusu bu haksızlık- ar ki, personel müdürü bile Çileden çıkarak istifasını vermek zo- runda kalmıştı. Fakat sonradan ara- ya gırenler olmuş, adam bundan soru ra işine dönmüştü abancı garsonun bukadar açık bir hareketinden sonra yeniden işine alınması bütün Türk garsonlarım haklı olarak üzmüştü. Otelin müdürü yabancı diye, hırsızlık — yaptığı aşi- kâr bir adamı yeniden aralarında görmek istemiyorlardı. Bu yüzden, o günlerde yapılan personel balosuna Türk garsonların ve personelin ka- tılmayacağını anlayan otel müdürü onları baloya şahsen teker teker da- vet etmek nezaketini göstermek zorun da kaldı İşverenler Onlar da dertli on alınan sözde iktisadi kararla rın tesiri ile piyasada hasıl olan ve bilhassa tekstil endüstrisini feice uğratan işsizliğe AKİS başındanberi işaret etmişti. İşçilerden sonra şim- di işverenlerin de işsizlik konusunda HERKES OKUYOR 23