nun nezaretinde cereyan etsin." Es- kilerin tezi ise şuydu: "Bunlara lü- zum yoktur, kongreler mutad şekil- de yapılır Buyuk Kongreye geçılır üyük Kongrede kozlar paylaşılır. çenel Merkezin kararı I smet İnönü vaziyetin tahminin- den nazik olduğunu anladı. Ce- reyan eden bir şahıs değil, zihniyet mücadelesiydi. Her iki taraf da Par- tinin müstakbel gelişmesini kendi görüsünün hakim olmasına bağlıyor- du. Eskiler, Yenileri tecrübesiz ve a- ye nıl er, eskileri yıpranmış buluyorlardı. Yenilere nazaran "hâ- lâ bir takım tutulmayan isimlerin listelerinde — İzmirlilerin karşısına çıkarılması İzmirlileri memnun etmiyor "du. Bu bakım- dan mücadele vurdun bir çok nok- tasında C. H. P. içinde cereyan et- mekte olan mücadeleden farksızdı. Genel Merkez, taraflardan her hangi birini tutmak nıyetınde gorunmuyor— i bir Partinin tekâmülünde tabii methale sayılabi- lirdi. Kim kuvvetliyse, o kazanmalıy- dı. Genel Merkez sadece, mücadele- nin eşit şartlar altında ve sportmen- ce geçmesını temine matuf karar a- lacak, yani olsa olsa iki grubun da i- timadını haiz bir hakem bulmaya ça- lışacaktı. Hakem maçın — neticesini tâyin etmeyecek, maçı idare edecek- ti. Fakat bütün bunlardan evvel ya- pılacak bir şey vardı: Tüzüğü tat- bik etmek. Zira tüzüğü rafa kaldıran siyâsi teşeküllerin ne hale geldikleri gözlerin önündeydi. . Tüzüğe göre ise yeter sayıda de- lege fevkalâde kongre isterse, bunu toplamak zaruriydi. İse oradan baş- lamak lâzımdı. Nitekim bu — hafta- nın başında Genel Merkez kararım bildirdi. Fevkalâde kongre — yapıla- caktı. Böylece kozların ilki — orada paylaşılacaktı. Politikacılar . Rivayet muhtelif" Tam 61 gün Antep, Adana ve Yozgat cezaevlerinde ikamete memur edildikten sonra tahliye edi- len C. H. P. Parti Meclisi Üyesi ve eski Ekonomi ve Ticaret Balkanla- rından Cemil Sait Barlas Ankâraya döndükten birkaç gün sonra, bir müddet de İstanbulda ikamet etmek üzere tabii bu sefer tutuksuz ola- rak- yola çıktı, İstanbula varır var- maz Ur basın toplantım yapan Bar- las, meşhur açıksözlülüğü ile 27 E- kim seçimlerinden sonra söylenen sözlerin ve bu seçimlerin en açık ve kestirme tahlilini yaptı. — Barlas bu basın toplantısında, son seçimle- rin bir — plebisit mahiyeti taşıdıgım söyledikten sonra, "seçimi D. ka- zandı, plebisiti de tam 400 bin fazla rey alarak biz kazandık) D. P. liler bunu hiç bir zaman akıllarından çı- karmamalı ve adımlarım da — buna AKİS, 18 OCAK 1958 göre atmalıdırlar" dedi. 61 günlük mevkufiyeti dolayısı ile kimseye en uf: ir kin uymadığını soyle— yen Barlasa gore Gazıan epte seçim C. H. P af dan kazanılmıştı. men seç erden sonra bu yolda reddedilmez delıllerle seçim kuruluna -hem de tam kanuni müddeti içinde- itiraz dılekçelerı Verıldıgı halde bir sut tesadüf eseri rak Gaziantep Adliye binasının yanması ile bu iti- raz dilekçeleri ve gösterilen deliller yanıp kaybolmuş, C.H.P. lilerin hak- arı da güme gitmişti Barlasın, İstanbula hiç olmazsa üç-beş gün dinlenmek — maksadıyla yaptığı seyahat sırasında Ankara- daki gazetesinde hummalı bir faali- yet göze çarpıyordu. Barlasın, Son Havadis âdını taşıyan gazetesi, uzun zamandır azarının yazılarından LĞ YURTTA OLUP BİTENLER büyük bir sabır ve tevekkül içinde bir türlü sonu alınmayan soruştur— maların ve ilk tahkıkatın bitmesin bekliyorlardı. Gerçi — hapisha nedekı rahatları iyiydi. İdareciler kendileri- ne ellerinden geldiği kadar iyi mua- mele ediyorlardı. Ancak ne var ki, Yozgat müthiş soğuk oluyordu. He- men hepsi de Güneyin sıcak havası- nın çocukları olan Gaziantepliler bu soğuğa kolay kolay dayanamıyorlar- dı. Sonra ne kadar sabırlı ve mütev- vekkil olurlarsa olsunlar ıçlermde bir hasret tütüyor, yüz üstü ka- lan işleri güçleri, perişan olan ai- leleri bir an bile gözlerinin önünden gitmiyordu. Doğrusu —Gaziantepten gelen haberler de pek iç açıcı değil- di. Halen mevkuf bulunan üç avukat Cemil Cahit Güzelbey, Selim Kah- raman, Refik Daniş- Gaziantep adli- Ali İhsan Göğüş Mektup mahrum olarak çıkmanın sessizliği ve cansızlığı içindeydi. Ama Barlas, Yozgatta Cezaevinde kalan arkadaş- larına söz vermişti, Ankaraya dö- nüşünde ne yapıp yapıp gazetesi ile Cezaevinde kalan arkadaşlarının u- nutulmaması için büyük bir kampan- ya açacaktı. İşte Barlasın İstanbulda bulundugu günler içinde Son Hava- vaya dört elle sarılmış olarak orta- ya çıkaca Bozkır havası emil Saitin tahliyesi içerdekileri hayli ümitlendirmişti. Bu tahliye kararının hemen peşinden Uç kişi daha tahliye talebinde bulunmuştu. Ancak bu talep red edilmişti. Şimdi Yozgat Cezaevinde kalan 31 sanık makinası! ye binasının yanmasından sonra ta- rumar olan evrakları yüzünden mü- vekkillerine karşı son derece müş- kül duruma düşmüşlerdi. Kâmil Çe- lenk. Memik Erten, Hasan — Yüksel müteahhitlikle ugraştıklarından ve tevkifleri dolayısı ile taahhüdlerini yerlerine getiremediklerinden binler- ce lira ziyana girmişlerdi. Tüccar- dan Vedat Marakoğlu, Kahveci Mus- tafa Güler, Kuyumcu Necdet Gü- çün ise dukkanları kapalı kalmıştı. H ar da — onlardan farklı degıldı ya! lçlerınden bir çoğu zaten günlük kazancı ile — yaşayan insanlardı. Hepsının çoluğu — çocuğu perişan olmuştu Aradan ayların geçmesi, hapis hanedekilerin maneviyatları üzerinde ağır tesirler yalatıyordu. Meselâ bir Ali İhsan Göğüş karısına — yazdığı 15