OLUP BİTENLER YURTTA Ar. Mükerrem Sarol - Prof. Fuad Köprülü arka gidince garba varılır ni- alkışlamadı. Müzakereleri bazan takip ediyor, bazan yanındakilerle ko- nuşuyor, müteakiben dışarı çıkıyor- Bu sırada sabık Dış İşleri Bakapı- na bir defa daha ve yeniden Dış İş- leri Bakanlığı teklifi geldi. Dış İşle- ri Bakanlığının, Mi rubu- nun bütün memnunıyetsızlıgıne rağ- men Bakansız tutulmasının başlıca sebebi Prof. Köprülünün yerine birisi- nin tâyinine yanaşılmamasıydı. Dış İşleri Bakanlığı münhal kaldıkça, o0- raya tekrar Kurucu Profesörü getir- mek ümidi tamamiyle zail olmuş sa- yılamazdı. Fakat Prof. Köprülü Dış İşleri Bakanlığının mükellef Cadil- lac'ı ile dolaşmadıgına göre teklıflerı kabul etmemişti. n bunu bekli mek dogru değildi. Gerçı resmi çev- relerden sık sık Kumcu Profesörün şu veya bu Bakanlığa gelmek üzere bulundugu rivayetleri çıkıyord Muh- telif Bakanları sabık İşlerı Ba- kanının Atatürk Bulv üzerindeki -ve Meclis Başkanının evinin karşı- sındaki- apartmanına girip çıkarken görenler bu — rivayetlere meyyal de hal alıyorlardı. Ama Kop- rülü teklif edilen vazıfelerın hıç bi- rini kabul etmemişti ve kabul etmek niyetinde de gorunmuyordu rof Köprülü hükümet veya Dev- let ılerı gelenleri tarafından verilen toplantılara da gitmiyordu. Bu, üsta- dın evinden çıkmadığının delili de- ğildi, zira birçok elçiliğin — davetine icabet etmişti. Fakat meselâ geçen haftanın sonunda Başbakan tarafın- dan Hariciye köşkünde İran ve Pa- kistan Başbakanları — şerefine veri- len ziyafete, D.P. Genel İdare Kuru- 6 lu azası sıfatıyla resmen davetli ol- duğu halde Kurucu Prof. uğramadı. Buna mukabil Dr. Sarol ile temas- ları ilerledikçe sabık Dış İşleri Ba- kanının ufkunun açıldığı hıssedılıyor- du Prof. Köprülünün, hakikaten bil- mediği, farketmedıgı şeyler ogren— mekte olduğu ortadaydı. Partinin vaziyeti I şte bugünlerde, Ankarada yeni çık- başl an Gündem adlı bir mecmua hakkında alâka uyan- dırıcı ve dogru bir teşhis yayınladı. D.P. adeta dagılmış vaziyetteydi. Bu, partinin zahiri kuvvetini kaybettiği, taraftarlarının başka partilere geç- tiği mânasını taşımıyordu. Fakat D.P. başı boş bir haldeydi ve her ge- çen gün, teşkilâtı biraz daha zayıflatı- ordu. Bunun sebebi, aynı zamanda Başbakan olan Partı Genel Başkanı- nın parti işleriyle meşgul elmaya as- la vakit ve fırsat bulamamasıydı. Ge- nel İdare Kurulu bir isimden ibaret İzmir'e Mektup Kasaplar Cemiyetine, azetelerde okuduğumuza gö- re kendinize bır başkan a- rıyormuşsunuz uz. müs- takbel başkanınızın "Dıktator ruhlu" olması imiş. Burada, Ankarada istediğiniz evsafa uy- gun, elimizde bir numune var- . İstiyorsanız acele postala- nabilmesi için telinizi bekleriz. kalmıştı. Vilâyetlerle temas hemen hemen kaybolmuştu. Partinin her ka- demesine bir alâkasızlık ariz olmuş tu. Partiyi Devlet ayakta tutuyor gi- biydi. Adeta Devlet altından çekilse, Parti gümbür gümbür yuvartanacı cak- tı. Bu halin bütün samimi Demokrat- ları uzdugu ortadaydı. Hâdiseleri gör- mek içinse samimi Demokrat obua- ya bile lüzum yoktu. Partiye menfâ- atıyle bağlı bulunanlar dahi gidişin iyiye doğru olmadığının farkmday- dılar. Partiye bir idare lâzımdı. Bu sözlerin bütün Demokratlar a- rasında yayılmakta fikrin kuvvet kazanmakta olduğu bır sırada Kop- rülü ile Sarolun Meclis gazinosu mü- lakatlarının sıklaşması ve daha mühi- mi iki tarafın İstanbuldaki kuvvetle- rinin mütareke ilân etmesi gelişmeye namzet bir hâdise olarak bu hafta Ankaranın siyasi çevrelerinde derin akisler uyandırdı. Dış Politika Hepimiz birimiz için... eçen haftanın sonunda Ankara- da, Çankaya tepesinde kurulu Harıcıye köşkünün parke salonların- da ne el bir hava hüküm suruyor- o kadar neşeliydi ki misa- fırlerden bazıları bir ara güreşe bile kalktılar. Karşılıklı kuvvet deneme- leri yapıldı, hatta el enseler çekildi. Samimiyet oylesıne gelişmişti. İşin alâka çekici tarafı bu misafirlerin Başbakan olmalarıydı. Irak Başbaka- nı Nuri Said Paşa hâlâ genç olduğu- nu göstermek için Pakistan Başba- kanının belinden tutup havaya kal- dırdı. Daha sonra başka Başbakanlar da birbirlerini tarttılar. Yemek yen- miş, purolar yakılmış, ışın tatlı tara- fi açı mıştı Davete r halde o pek samimi hav: ek için elbise mecburıyetı dahı konmamıştı Teme- ğin protokol kaideleri dışında olma- sına dikkat edilmişti. İyi de yapıl- mıştı. Zira smokin veya frakla güreş tutmak elbette, ki kolay olmazdı, El ense çekenlere Adnan Menderes, elin- de bir teshin, gülerek bakıyordu. Fa- kat Başbakanların her toplantısı bu kadar eğlenceli geçmemişti. Manasız bir tabir B ahis mevzuu olan, Bağdat Paktı- nın dört azasının hususi bir içti- maiydi. Paktın normal toplantısı Şu- bat ayının sonunda Karaşide yapıla- caktı. O toplantıya İngiltere, arzu e- derse katılacaktı. İngiltere Paktın beşinci azasıydı; fakat bir evvelki toplantıya, Süveyş hâdisesi muvace- hesinde katılmamayı tercih etmişti. Gaye Iralan ve bilhassa onun sallan- tıdaki Başbakanı Nuri Said Pa- şanın durumunu kollamaktı. Londra Nuri Said Paşayı emnıyetlı bir dost sayıyordu; onun için Nuri Said Pa- şanın vaziyetini güçleştirmemek İn- gilterenin başlıca gayesiydi. Nitekim Bağdat Paktının dört devletinin Tah- randa yayınladıkları ve İngiltere ile AKİS, 26 OCAK 1957