CEMİ YET Maçkanın tanınmış, güzellerinden "Dorothy Lamour" adıyla ma- ruf Suzan Sözen bir roman hazırlı- yor. Roman Sultan Mahmudu seven bir kadının hayatını anlatacak. Mar- kalı esmer dilberin hayli zamandır bunun tetkiklerini yapmakla meşgul olduğunu bilmeyen yok. e azetelerin dedikodu sütunu, ar- tık alışılan sütunlardan oldu. A- ma kendi gazetesinin dedikodu sütu- nunda kendisine en iyi giyinen erkek payesini verdiren, karısının Zzerafeti- ni ve güzelliğini reklam ettiren bir gazete sahibi var. zatın da para yapmış bir eski garson olduğunu bi- lenler "görmemişin oğlu olmuş..." di- ye pek gülüyorlar Hayatta böyle garsonlar çoktur. Biz, bugünlük bunlardan sadece bi- risini ele almış bulunuyoruz. KİS'in havadisi tahakkuk etti: C.H.P. ıktıdarınıı'ı son Maliye Ba- kanı İsmail Rüştü bu ayın so- nunda evleniyor. Boylece Ankaraya İzmirden bir gelin gelecek. İsmail Rüştü Aksal, genç kızları hayal su- kutuna uğratarak güzel bir dul sesti. Şimdi müstakbel zevcesiyle müstak- bel üvey kızı çeyizlerini beraberce hazırlıyorlar. Zira müstakbel üvey kus da bugünlerd.e gelin oluyor. Irak Veliahtı Prens Abdülillâh ca- navar düdükleriyle Hiltona — gelip Karadeniz dairesine — yerleşir yerleş- mez çiçek ve meyva sepetleri arasın- da bir basın toplantısı yaptı. Eski Irak Başbakanlarından ve şimdiki âyân azasından Tevfik Suveydı Bey sık sık Veliahtın sözünü kesiyor ve cevaplarını ustalıkla tashih ediyordu... Bir ara, y Eden'i in çekilmesi- ne dair bir suale Prens "Çok mem- nun olduk" diye cevap vermeye baş- larken Tevfik Suveydı gene atılarak, "Efendimiz siyasi bir şahsiyet degıl— dir, kendisini böyle suallerle rahat- sız etmeyın ve bu cevabını da yazmayın" dedi. Bu isteğe uyuldu ve Prensin cevabı ertesi günkü gazete- lerin hiç birinde çıkmadı. Biraz son- ra Irak sefiri muhabirlere izahat ve- rirken Arapça kelimeler — kullanınca Prens, "öyle kelimelerle çocukların aklını. karıştırmayın akılları zaten karışık" diye müdahale etti. ahu, bizim memlekete de hiç fay- dalı bir adam gelmez mi?" Sön zamanlarda hakikaten pek ipsiz sap- sız insanların bize sığınmış olması yüzünden böyle homurdanan vatan- daşın elinde tuttuğu —gazetede son mültecinin hürriyeti yazılıydı: Çoban Yanko. * obanların, yirmibeş kuruşla dünya turuna, çıkmış dahi seyyahların, koca arayan vizesiz gelinlerin teşrif- 28 Veliaht Abdülilâh 'Aman, — zihinleri — karışmasın!” leri devam ededursun, birçok fayda- l1 ve verimli insan da aksi gibi mem- leketimizden uçup gidiyor. Gazian- tepde doğup son otuz senedir Türk tıbbına sadıkane hizmet eden İstan- bul Amerikan Hastahanesi Baştabi- bi Dr. Shepard, aynı müddet zarfında Usküdar Kolejinde birçok kızımızı yetiştirmekle meşgul olmuş bulunan karısı ile birlikte Amerikaya hareket etti. Dr. Shepard Yale Üniversitesinin International Hause denilen ecnebi talebe merkezine müdür tâyin olun- muştur. İstantbulluları "Aman yarabbi, dün- yada bu kadar tuzu kuru insan da olur muymuş?" diye düşündüren bir yolcu memleketimizden geçti. İngiliz Jokey Klübü Başkanı Lord ve Lady Willoughbr de Broke Kalküta at ya- rışlarında bulunmak için Hindistana gidiyorlar Doktor ALİ SİRMAN Göğüs Hastalıkları Mütehassısı Ev. G.M.K. Bulvarı Seyhan Ap. Tel: 26562 Muay. Posta Cad. Kudret Ap. Maçkada ekonomik - sosyal - en- ternasyonal . diplomatik bir fa- da oklu: Konsolosluklardan birini aldığı büyük bir yumurta partisi ta- mamen bozuk ve kokmuş çıktı. Dört mahalleyi tutan koku ancak yumur- taları büyük tenekelere doldurulmak ve üstlerine iktisadiyatımızın ne iyi idare edildiğini bildiren bir sürü zeteler yığılmak suretiyle, bastırıla- bildi. e rak Kralının amcası ve TIrakın Londra Büyükelçisi Emir Zeyd ve zevcesi Fahrünnisa Zeyd de İstanbul- da bulunuyorlar. Emir Hazretlerinin şehirdeki temasları içtimai ziyaretler- den ileri geçmiyor. Fakat sürrealist bir ressam olan Fahrünnisa Zeydin Orta Doğu politikasını hariçte büyük muvaffakiyetle tasvir edebileceği mu- hakkaktır * ürk Devrim Ocaklarının yuvarlak masa toplantısında "Dünyaya ta- nıtılabilmesi için Türk musikisinde ne gibi bir inkilâp yapılabilir?" mevzuu ele alındı, bu sahadaki bazı müşahit- lerin kanaatlerine göre, önce şu iki hususun müzakeresi daha müna- sip olurdu: Türk musikisi memle- ket içinde dınlenecek hale nasıl geti- rilir? 2) O va kadar musikimiz dünyadan nasıl saklanabilir? e "uslanmaz" — diye tavsif edilen yaşlı simalarından Tevfik Rüştü Aras geçen hafta da Hilton Otelinde genç bâr İspanyol dan- sözüyle gülüşerek, başbaşa çay içer- ken görüldü. Etraftan gıpta ile sey— redenlerden biri: a es Halk Partisi dış siyasetinin hayatı— yetini anlayın" emiyetimizin e eraltı serveti aramayı, yeryüzün- de mevduat aramaya tercih ede— rek bankacılıktan vazgeçen ve rolcülüğe başlayan Nazif İnan faalı— yetini izah için bir basın toplantısı yaptı. Atıf İnan ile akrabalığı olma- dığını 1ısrarla belirten Nazif İnan pet- rolden ziyade kendinden bahsetti. Ko- nuşmasının sonunda da "Petrol bula- mazsam açtığım deliklerde balık tu- tarım, ama bir de bulursam Nasır efendıye Süveyş sizin olsun deriz" de- di. Bır iş adamımız da -Selim Yata- ğan- 20 inek almak üzere Kopen- hag'a gidiyor. Memlekete inek it- haline lüzum görülmesi bu işi bümi- yenler arasında hayret uyandırmışsa da, hayvancılık mütehassısları, "İ- nekten ineğe fark var, bu gelenler in- şaallah çok faydalı inek olacaklar- dır” demektedirl.er. yokluğundan sade iktidar mensuplarının faydalandı- ğını sananlar aldanıyorlar. Geçen hafta Nedret Güvenç ve Sadri Alışık kendileri hakkındaki bazı yazılardan dolayı bir gazete aleyhine dava açtı- lar. Yazılar "Hususi hayat"ı ilgilen- dirdiğinden tabii ispat hakkı yok. AKİS, 26 OCAK 1957 İ spat hakkının