MALİ VE İKTİSADİ SAHADA Yeni bir şeker fabrikası Hani vatandaşın ağzının tadı yerine gelecekti riştikleri kesif propaganda kampan- yasının eh can alacak noktalarından iri de, şeker fiyatına yapılan zamdı. Türkiyede, şeker sanayii bir mali inhisar teşkil edıyordu, ıktıdar, ha- -ine menfaatini — düşünerek, en mühim ihtiyaç maddesını ıstısmardan çekmmemıştı. Şeker fiatları, fakir halkı mahrumiyete düşürecek kadar yükseltilmişti. ,1968 de kristal seke- rin kilosu 25 kuruş ve kup şekerin kılosu 28 kuruş idi. C.H.P., bu fiatla- ölçüsüz zamla a tâbi t utmuştu. Memleketın fahış fiatla şeker yeme- ye tahammülü y Bu haklı tenkıd hedelîne vardı ve pek çok reyleri- mecrasmdan çevire- D.P. nin kucağına attı. Seçimle- ri takip eden günlerde, Menderes hü- kümetinin istediği ilk teşrii tedbirler- den biri de, şekerin ucuzlatılması ol- du. 1950 Haziranında kristal şeker 130 ve küp şeker 160 kuruşa indiril- di. Hazinenin 32 milyon lira fedakar- lığa katlanmasına mukabil, vatanda- şın biraz ferahlaması temın edildi. Bu münasebetle, eski iktidarın vergi zamlarından hasıl olan kötü neticeler belirtildi ve halk ihtiyacının hazine menfaatlerinden üstün tutulması ge- rektıgıne dair parlak bir siyasi edebi- yat örneği yaratıldı. İleride, şekerin daha da ucuzlayacağı vaad olundu. Arkasından, yem şeker fabrikala- rının temeli atıldı. Artık "Menderes doktrini" doğmuş, "kalkınma hare- keti başlamış ve yenı bir iktisadi re- jimin "tohumlan" atılmıştı — Yakın bir istikbalde, birçok vilâyetlerde şe- ker fal)rıkalarının faaliyete geçeceği müjdelendi. Kurulmakta olan fabri- kalar sayesinde, şeker istihsalinin 137 bin tondan 300 bin tona yüksele- ceği haber verildi. Her — vatandaşın eskisinden 2,5 misli fazla şeker yiye- ceği, şekerli her keseye elverişli ucuz 18 bir madde haline geleceği ve artık rın gıdasızlıktan zayıf kalmıyacakla- rı söylendi. Tekerrur eden tari yram havası, 1954 yazına ka- dar sürdü. Ümit bazan milletler hesabına, manevi bir gıda teşkil et- mektedir. Fakat uyandırılan ümitle- rin arkası gelmezse, hayal sukutu gayrı kabili içtinaptır. D. P. liler, ha- yal sukutu olmasını önlemek için, o0- rıJmal bir tez ortaya attılar. Hatıple- rin söylediklerine bakılırsa, Turkıye, süratla gelişen ve eskı elbiseleri içi- ne sığamıyan bir çocuğa benziyordu. Eğer birkaç ay sabredilirse, — kurul- makta olan tesisler tamamlanacak ve hiçbir sıkıntı kalmıyacaktı. Piya- sada, zaman zaman şeker bulunma- mMası, koylunun çok kazandığına ve kazandığım agız tadile yediğine de- lâlet eden mes'ut bir hâdiseydi. Fakat bu orıjınal tezden sonra da haftalar günleri, aylar haftaları taki- ben geçip gitti. Sıkıntılar, azalacağı yerde, artmağa başladı. Eskıden şe- er yok iken, bu sefer daha başka maddeler poyasadan çe Milk İSTANBUL CADDESİ FEYZİ HALICI nın Yeni çıkan kitabının ismidir 70 Şiir 128 sayfa Korunma —hükümlerinin degıştırıl- mesi, ticaret âleminin normal gi- dışını rotasız bir seyir haline getirdi. ir yabancının dediği gibi, çarşıda satıcıların tek bir kelimeyi lisan bil- miyenlerin dahi dikkatini çekecek ka- dar sık tekrarlamaga başladıkları görüldü: "Yok! y Sıyaset bu darlığa da mazeret bul- kta gecikmedi. Türk milleti, bir ıktısad’“ istiklâl savaşı içindeydi. Se- fer zamanında milletler evvelâ sıkın- tı çekerler ve sonra zaferin nimetleri- ne kavuşurlardı. Bir iktisadi savaşta da, elbet ilk sıkıntılar iktisadi bir ma- hiyet arzedecekti. Fakat yakında, biz de Avrupalılar, — Amerikalılar ve A- vusturalyalılar gibi müreffeh bir ha- yat yaşamak hakkını kazanacaktık. Çok yakında Belçika Kongosunda ve Cenubi Afrikada yaşayan insanlar gibi, biz de ilâcından kahvesine ka- dar, her ihtiyacımızı teinin edecek vaziyete gelecektik. Yedi sene harp- lerinde İngiliz mılletı nasıl her sabah gozlerını açınca r haberi öğ- renmiş ise, Türkler de her gıın bir ik- tisadi muvaffakıyetın neşesi ile taşa- cakları ir Bakanın dediği gibi, o kadar çok esere başlanmıştı ki, temel atma ve kurdele kesme mera- sımlerıne gündüzleri kâfi gelmiyor ve e ri de merasimler yapılıyordu. Temeller atılır, nutuklar söylenir ve Ankara Radyosu yurt m çınlatırken, aylar haftaları ve sene- ler ayları takip etti. Hakikaten halk kutlelerı mühim iktisadi — değişiklik- lere şahid oldular. Fakat bu iktisadi değişiklikler kalkınma — siyasetinin mukadder birer netıces olmak- la beraber, beklene neviden de- ğildi.. Hergün pıyasada, hususi sektörün veya devletin yani bir ayarlama yapmağa teşebbüs ettiği görülüyordu. Bazan bu teşebbüs fiilen tahakkuk ediyor, bazan da diğer hamule altında yokuşu süratle inen bir kamyonun fren pedalına şo- forım bütün kuvvetiyle basması ne- vinden, bir müdahale ile son anda ayarlamadan vaçgeçiliyordu. Bu sırada radyolarda, şeker satış- larının durdurulduğu ve ellerinde şe- ker bulunduran toptancı, perakende- ci ve imalâtçıların bulundukları ma- hallin en büyük mülkiye amirine ve- recekleri birer beyannameyle ticaret- hanelerindeki şeker miktarını bildir- meleri lüzumu ilân edildi. Şeker fiat- larına yeni bir zammın yapılmasının kararlaştırılmış bulundugu bu suret- le anlaşıldı. Ama zammın mucib se- bebini söylemeye kımse yanaşmadı. Birkaç gün sonra da tesbit edilen yenı fıatlar açıklandı ve toz şekerin kilosu 220, sme şekerin 253 ve ambalajlı Kayserı şekerinin de 264 kuruştan satılmasına başlandı. Şeker fiatlarına yapılan bu zam hiç de ıyı karşılanmadı. Muhalefet partı- leri -tı sene evvel olduğu gi- i- meseleyi Meclıse getirdiler ve gensoru açılmasını istediler. Mu- halefetin gensoru açılması teklifi, 8 yıl önce ekseriyet partisi tarafın- AKİS, 26 OCAK 1957