Kral Hüseyin Hazinesi — tamtakır - kaldı meti için, bir sükse olmamıştı. Sade- ce muhalefetin tenkitlerini arttırmış- tı, Amerika Bağdat Paktına katılmı- yordu. İbni Suudun da Washington ziyaretine rağmen tutumunu değiş- tirmesi çok kuvvetli bir ihtimal de- ğildi. Bağdat Paktı dahilinde İngil- tereyle bir masaya oturmak, Nuri Saidin memleketteki prestijini her- halde arttırmıyacaktı. Irak Başbaka- nına sempati duyan bir ecnebi mu- harrir, Bağdat'tan Nuri Said hükü- metinin günlerinin sayılı — olduğunu bildiriyordu. Yemenden gelen sesler ngilterenin Orta Doğuda maruz kaldığı güçlükler, çorap söküğü gi- bi bitmek tükenmek bilmiyordu. Şim- di de Arap Yarımadasının Güney u- cundaki Yemenlilerle başı belaya gir- mişti. Hudut kavgalarının sonu bir türlü gelmiyordu. — İngiltere, müte- caviz Bedevi kabilelerini yola getir- mek için hava bombardımanlarından başka bir çare bulamamıştı. Esir ti- caretinin hâlâ bir hayli revaçta ol- duğu İmam Ahmet'in memleketi, in- san haklarına yapılan bu tecavüzü sesinin bütün kuvvetiyle protesto edi- yordu. Barbar İngilizlere — karşı bü- tün dünyanın gönüllüler göndermesi - ni istiyordu. Bu çeşit seslere karşı kulağı esasen kirişte olan Rusya, ga- yet tabii Yemenli kazazedenin S.O.S. leri karşısında alâkasız kalmıyordu. Yemen - İngiliz mücadelesinin baş- langıcı oldukça eskiydi ve Birinci Dunya Harbinin sonlarına kadar u- Z n bir mazisi vardı. İmam Yahya lngilizlerin Aden'de yerleşmelerıne rıza göstermiyordu. Aden Yemenin- di ve öyle kalmalıydı. Bu ihtilaf yü- AKİS, 26 OCAK 1957 zünden Aden ile Yemen arasındakı hududun tesbiti bir türlü mümkün olmadı. 1934 ve 1951 anlaşmaları da bu anlaşmazlığın kapanmasını temin edemedi. Hudut mücadelesi, bu bölge- de petrol yataklarının keşfedılmesın— den sonra yeni bir safhaya girdi. A- merikanın büyük petrol kumpanya- ları Yemenin tabii müttefikleri hali- ne geldi. İngilttere hükümetiyle A- merikan petrol şirketi Aramco, gayri resmi şekilde harp halindeydi. Entri- kalar devam edip gidiyordu. Sterlin- sever Yemenli prensler ihtiyar İmam Yahya'yı öldürtiverdiler. Fakat do- lar, Emir Ahmet'in babasının tahtım kolaylıkla ele geçirmesini temin elti. Diğer bir hükümet darbesi, gene do- lar sayesinde önlendi. Ar_amco'nun silâhlandırdığı — kabileler İngilizlere rahat, huzur vermiyordu. Ingilizler de bu kabilelere gözdağı vermek için, çoluk çocuk bütün bir kabile halkını bombalamaktan çekinmediler. Ama bu hareket İngiltereyi belki de haklı olduğu bir davada suçlu mevkiine dü- Gece ve Gündüz Orta Doğuda İngiliz ve Fran- sızların müdahalesine ma- ni olduktan sonra, Amerika- nın bu bölgedeki müdahalesini nasıl izah edeceğini soran Cum- huriyetçi bir temsilciye Dulles, kızgın bir tavırla şoyle cevap vermiştir: "İkisi Aarasındaki fark mı? Pek alâ! Bir memlekete karşı kuvvete başvurmak — ve memleketi bombalamak ile bu memleketin talebi üzerine, bom- balanmaktan kurtarmak için kuvvet kullanmak arasındaki fark, gece ile gunduzun farkı kadar barizdir. sürdü. Halk reyıne son derece hür- metkar esirci Yemen, üzerinde ihti- lâfa düşülen toprakların mukaddera- tını tâyin için Birleşmiş Milletlerin nezaretinde bir plebisit — yapılmasını teklif ediyordu.. Büyük petrol şırketlerının hükümet içinde ayrı bir hükümet teşkil etme- leri Batı demokrasilerinin büyük ku- surlarından biriydi. Şüphesiz Aram- co'nun Amerikan hükümetinden farklı bir siyaseti vardı ve daha fenası Ame- rikan hükümeti Aramco'ya meram anlatacak kudrete şahin değildi. Ay- nı Aramco İngiliz ve Fransızlar Sü- veyş için harbi göze alırken, Kanalı Nasırdan kiralamaya çalışıyordu. Pet- rol kumpanyaları arasındaki bu mü- cadeleler, olsa olsa Rusyanın ekmeği- ne yağ surebılırdı Unutulan İsrail Bırleşmış Milletlerin müteaddit ka- rarlarına rağmen, İsrail kuvvetleri- nin işgal ettiği topraklardan çekilme- DÜNYADA OLUP BİTENLER si işi, çok yavaş devam edıyordu Tek gözlü general Moşe Dayon'ın emrin- i İsrail ordusu en ufak Mısır as- keri tesisini bile dikkatle ve tama- miyle tahrip etmeden Sina'yı terket- medi. İsrail Parlamentosu çekilmeyi 1stemeye istemeye kabullenmişti. Bu- na rağmen İsrailin bilhassa iki nok- ta üzerinde kolay kolay fedakârlık yapmıyacakları muhakkaktı. Sekiz seneden beri Mısırın elinde bulunan Gaza bölgesinin yeniden fedailerin karargahı haline getırılmesıne İsrail göz yumamazdı. eyşten istifade edemiyen İsrailin Kızıl Deniz üzerin- deki Elath limanı, behemahal Mısır bataryalarının tehdı inden kurtarıl- malıydı Gaza, İsrailin emniyeti, Elath ise ıktısadıyatı için hayat! kıy- met taşıyordu Geçen hafta Türkiye dahil 14 mil- let İsraili elinde tuttuğu son noktala- rı da terke Zzorluyordu. Arapların muhtemel bir tepkisinden çekinen A- merika bir defa daha Birleşmiş Mil- letlerin gerisine saklanmayı — terci etmişti. İsrail Arap fedailerinin — Telaviv'e kadar sızmalarının bir daha vuku bul- mayacağından emin olsa, sağlam garantiler elde etse Gaza bölgesini] terketmekte elbette bir mahzur gör- miyecekt Fakat Israil istese de istemese de Bırleşmış Milletler, onu işgal etti- ği toprakları kayıtsız şartsız terke zorluyordu. Gaza ve Kızıl Deniz kenarındaki Şarm el böl- gesinin Birleşmiş Milletler kuvvet- leri tarafından işgali, Arap ve İs- rail talepleri karşısında, — şimdilik tek hal çaresi olarak görülüyordu. Zevahiri kurtaran Birleşmiş Millet- ler kuvvetlerinin Mısırın fedaileri tef- Moshe Dayan Ölmek var, dönmek yok!. 13