26 Ocak 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

26 Ocak 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ÇALIŞMA İŞÇİ BİRLİKLERİMİN ve FEDERASYONLARININ KAPATILMASI Türkiyedeki sendikalar, çeşitli bas- kılar yüzünden sürekli bir faali- yet gösterememişlerdir, işçiler lehinde yapılan konuşmaların mânası ve sayı- sıne kadar yüksek olursa olsun; İkti- darın' işçilerin . teşkılatlanmasını iyi gözle gormedıı acı bir attir. Bu kanaat a varmak için bilhassa ik- tidarda bulunan siyasi partılerm ileri gelenlerı tarafından ileri kazan- mak için sarf edilen sözlerle, işçiler hakkında alınan tedbirler arasındaki açık aykırılıkları , müşahede etmek kâfidir. Daha birkaç hafta evvel Es- kişehirde yaptığı bir konuşmayla iş- çilerin daha yüksek bir hayat stan- dardına kavuşturulmasına ve sendikalarına daha geniş bir faaliyet sahası hazırlanmasına taraftar oldu- ğunu Çalışma Bakanı vasıtasıyla iş- çilere duyuran İktidar, aradan bir- kaç gün geçmeden 1şçılerin teşkilât- lanmasını baltalıyacak hareketlerden en ehemmiyetlisine girişmiş, İşçi sen- dika birlik ve federasyonlarını kapat- maya başlamıştır. Batı dünyasına şirin görünmek için 1947'de yeniden kurulmasına mü- saade olunan sendikalar, şimdi aynı sebeblerle kapatılmamaktaysa da işçi teşkilâtlanmasının bir bütün ve bir varlık haline gelmesine de türlü yol- larla mani olunmaya çalışılmaktadır. Başka memleketlerde işçilerin teş- kilâtlanma meselelerini çoktan biti- rip sosyal mevzuatı kontrol etmek, sosyal yardımları bizzat idare etmek ve bilhassa istihsalin tânziminde iş- verenlerle birlikte söz sahibi olmak gibi hakları elde ettikleri düşünüle cek olursa, memleketimizde işçilerin teşkılatlanmasına dahi setler çekil- mesinin XX. Asır Türkiyesi için bir iftihar vesilesi sayılamıyacağı anlaşı- lacaktır. Bahusus Türkiyede işçiler İktidarlar için "siyasi rakip" olm mışlar veya herhangi bır 'tehlike" teş— kil etmemişlerdir. Bu hale göre işçi hareketinin birliğine siyasi değil, e- konomik mülâhazaların tesiriyle en gel olunduğuna inanmak 1lâzım gelir. Filhakika böyle bir birliğin vücut bulması halinde işçilerin ekonomik ve sosyal sahalardaki hak ve talep- lerini daha kolaylıkla gerçekleştirebi- lecekleri meydandadır. Bunun içindir ki, dünyanın her tarafında işçi hare- ketleri millâ hudutlar içinde kalma- makta ve müilletlerarası sahada sar- sılmaz bir birliğe doğru yol almakta- dır. Dünya Sendikaları Birliği gibi teşekküllerin kurulması bu ihtiyacın bir mahsulüdür. Belirli bir iş kolunda çalışanların menfaatlarını korumak, sosyal yardımı sağlamak ve kültürel gelişmelerini kolaylaştırmak için sen- dikalar etrafında — birleşmeleri nasıl AKİS, 26 OCAK 1957 işçi li bir zaruretse, gene aynı maksatla bölge birlikleri, milli ve milletlerara- sı federasyonlar halinde birleşmeleri de kaçınımaz bir zarurettir. Hal böy- leyken Çalışma Bakanlıgının vaki şi- kâyeti üzerine, bir çok birlik ve fede- rasyonlar kuruluşları kanuna aykırı olduğu iddiasıyla kapatılmış ve bir kısmı da kapatılmak üzeredir. Memleketimizdeki sendikalar, lik ve federasyonlar son derece u" ve "kanaatkar" oldukları halde, Çalışma Bakanlığının bunların geli— şip kuvvetlenmesinden endişe duydu- ğu anlaşılmaktadır. Filhakika bu bir- ve federasyonların kapatılması için her ne kadar bazı kanuni forma- lite noksanlıkları ileri sürülmekteyse de, hakikatte bu hareketin geçen yı- lın sonunda başgösteren işsizliğin bu teşekküller tarafından resmen halk efkârına duyurulmasından sonra baş- lamış olması, Türk sendıkacılarımn gözünden kaçmamıştır Güney İş derasyonu, Çukurova Sendikalar Birliği ve Sakarya Bölgesi İşçi Sen- dikaları Birliğinin — kapatılması için ileri sürülen kanuni sebeblerin hiç de tatminkâr olmaması, sendikacıları bu görüşlerinde haklı çıkaracak ma- hiyettedir. Çünkü bu birlik ve fede- rasyonlar, sendikaların memleketi- mizde yeniden kurulmalarına müsa- ade edildiği ve işçilerin sendikalara yazılmaya teşvik edildikleri 1947 yı- ndan hemen sonra kurulmuşlardır ve bugüne kadar 10 yıl faaliyette bu- lundukları gibi statüleri, çalışmaları ve temsil kabiliyetleri bu müddet zar- fında iş başına gelen bütün hükümet- lerce tasvip edilmiş bulunmaktadır. Fransada Vichy hükümetinin ikti- darda bulunduğu sıralarda, işçi te- şekküllerine faşist bir veçhe vermek maksadıyla hazırlanan "Charte du Travail", tıpkı bizim İşçi Sendikaları ve Birlikleri hakkındaki 5018 sayılı kanunumuzda olduğu gibi, — birlikle- rin mesleki ve gayrı mesleki teşek- küller oldukları hakkında bir sarahat ihtiva etmemekteydi. Halbuki o tarihe kadarki tatbikata göre bu birlikler mesleklerarası bir teşekkül olarak görünüyorlardı. Mareşal Petain'in gayesi çeşitli işçi sendikalarını — bir araya getiren birlikleri dağıtmak ol- masına rağmen, bunlar "Charte du Travail'in bu hususu mesküt geçme- sinden faydalanarak (mevcudiyetleri- ni fiilen (ipso —faeto) eski şekliyle muhafaza ve devam ettırmeye - Za- manın Çalışma Bakanının müsama- hası sayesinde - muvaffak oldular. Bizde 5018 sayılı kanun bu hususta bir sarahati ihtiva etmemekle bera- ber, gerek sendika hürriyetinin bir Adil AŞÇIOOĞLU neticesi olarak, gerek kanunun 8 in- ci maddesinin Çalışma Encümeninde- ki müzakeresi sırasında, Encümen Başkanının sendikaların — istedikleri birliklere girebileceklerini beyan et- mesi karşısında sendika birlik ve fe- derasyonlarının kapatılmasına fîılen ve hukuken imkân yoktur. Kaldı ki, bu işçi teşekkülleri 10 yıldan beri iş başında bulunan hükümetler tarafın- dan "meşru" birer varlık olarak ka- bul edilmiş, kendileri ile bu hükümet- ler arasında işçi meseleleri hususun- da görüşmeler ve anlaşmalar yapıl- mıştır. Binaenaleyh eğer Çalışma Ba- kanlığının maksadı işçi hareketini dağıtmak ve durdurmak değilse, şen* dikalar hakkındaki kanunun M. tarafından değiştirilmesine kadar bu teşekküllerin mevcudıyetlerme ta- hammül etmesi hem siyasi ve hem de mantıki bir düşüncenin ifadesi olur- du. Birlik ve federasyonların kapatıl- ması için hükümet tarafından ileri sü- rülen diğer iddia, bunların 5018 sayı- li kanunun 8 inci maddesine göre kendilerini meydana getiren sendika üyelerinin üçte kişinin muvafakati- nin alınmamış olmasıdır. Hatıra ilk gelen itiraz, statüleri yetkili makam- lara tevdi edilmiş bulunan bu birlik- lerin meşruiyetine şimdiye kadar ne- den ses çıkarılmamış olmasıdır. Di- ğer bir itiraz da aşımı bakı- mından yapılabılır Bilindiği gibi ge- rek hususi hukuk, gerek amme huku- ku sahasında zaman aşımı, aslında kanuna aykırı olan fiil ve tasarruflar vukuundan muayyen bir zaman sonra meşru imişler gibi kabul edilmelerini sağlar. Ammenin menfaati ile en ya- kından alâkalı olan Ceza kanunu bile zaman aşımım kabul etmiştir. Bina- enaleyh birlik ve federasyonlar bahsin de gerek iş kollarının çeşitliliği, gerek katılma kararındaki uygunsuzluk ba- kımından kanunen herhangi bir taki- ata girişmek imkânı —mevcut olsa bile, aradan 10 yıl geçmesiyle artık bu yola gidilmesine imkan bulunma- dığı meydandadır. Kaldı ki, birlikle- re katılmak için aranan muvafakat - ların sonradan alınması ve bu muva- fakat alınıncaya kadar birliklerin de- vam etmesi de kanuna tamamen uy- undur. Cemiyetler kanununa göre kurulan birçok teşekküllerin bu ka- bilden noksanlıklarının sonradan ta- mamlatın geldiği herkesçe bilinmekte- dir. Aynı muamelenin 6018 sayılı ka- nundan başka Cemiyetler Kanunu- nun çerçevesine de giren sendikalar hakkında da uygulanmaması idare mekanizmasının tarafsızlığı hakkın- da vatandaşları duşundurucu bir ma- hiyet taşımaktadır 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: