ULAŞTIRMA D. D. Y. Tren rötarları laştırma Bakanlığına ve Demir Yolları Genel ne gidip kapıcısından en kadar kime Devlet üdürlüğü- büyüğüne "Trenler niçin rötar ya- pıyor' dıye sorsanız, — karşınızdaki- n yüzünün sarardıgını dizlerinin bagının çözüldüğünü görür ve uzun duraklamalardan sonra, ancak men- subu olduğu idareyle kabili telif, rö- tarlı bir cevap a 1rsınız "Kardeşim, senin hiç isin yok mu Hakikaten bugün tren rotarları me- selesi, Ulaştırma Bakanlığı ve Dev let Demıryolları mensuplarının ce- vaplandırmaktan dikkatla kaçındık- ları bir mevzu olmuştur. Trenlerimiz niçin daima rötarlıydı? Bunu önle- mek için ne yapılmalıydı” Bunlar a- deta birer "ahret suali" sayılıyorlar- dı Fakat geçen hafta 1ktıdar organı Zaferde Ulaştırma Bakanı Arif De- mirer'in ve Devlet Demıryolları Ge- nel Müdürü Safa Yalçuk'un demir- yollarımız hakkında beyanatları neş- rediliyor, — hattâ "Demıryollarımız modern bir işletme haline geldi" diye baslıklar atılıyordu. Fakat aynı gün yalnız Ankaraya gelen trenler değil, Türkiyenin hemen her tarafında işle- yen trenler rötarlıydı. Acaba tren rö- tarları "modern işletme"nin memnu- niyet verici bir neticesiydi de biz mi anlıyamıyorduk ?. Mussolini'nin "Artık trenlerimiz tam zamanında geliyor ve işte bunun içindir ki devlet 1ş1er1mız de dakika- sı dakikasına işliyor" — sözünü hatır- lıyanlar, bizde devlet islerinin zama- nında yapılamamasının sebebini tren rötarlarında buluyorlardı. Şayet tren- lerimiz istasyonlara tam — saatinde gelmiş olsalardı, şüphesiz devlet da- 1reler1mızdek1 1şler de vaktinde yapı- var ki bütün kabahat trenlerımızdeydı Vaktinde — gelen tren, bir defada yanan çakmak ka- dar nadir görülüyordu. Memleketimizdeki en süratli ve e lüks tren - Ankara ile İstanbul ara- sında hergün karşılıklı işleyen Anka- ra Ekspresi - bile hemen hemen mun- tazaman rötar yapıyordu. Çok kimse trenlerin zamanında gelmediğini iyi- ce öğrendiğinden, bir dostunu karşı- lamak için vaktinde istasyona gidip soğuktan, titriyeceğine önce Danışma bürolarına telefonla trenin geliş sa- atinı sormayı, artık bir itiyat hali- ne getirmişti. Bu arada Danışma bü- rolarından eglenceli cevaplar da alını- ordu ktinde — geliyor - sayılır efendını takrıben yarım saatçık rö- tarı var Bundan da anlaşılıyordu ki rötar- lar, trenin lokomotif gibi, — vagonlar gibı tabii aksamından sayılmaya baş- lamıştı. Rötarların sebebi Ankara garımn sabırlı Danışma bü- rosu memurları beklenentrenlerin ne kadar rötarla geleceğini soran sa- bırsız müracaatçılara cevap yetiştir- meye çalıştıkları sırada hemen 250 metre mesafede bulunan Ulaştırma Bakanlığında bu sele — üzerinde durmak lüzumu bıle hıssedılmıyor— du. Meselâ Ulaştırma Bakam Arif Demirer'in 1956 yılı demiryolu faali- yetleri ve 1957 yılı çalışma progra- mını izah eden uzun beyanatında rö- tarlar hakkında tek kelimeye yer verilmiş değildi. olsun D.D.Y. nın bir lokomotifi Yuttuğu — kömür 22 kadar iş — görmüyor Ankara garında motorlu tren Lütfen saata bakınız D.D.Y.'nın kuruluşu itibariyle otu- zuncu ve İktisadi Devle eşekkülü haline gelmesinden sonra da üçüncü faaliyet devresinin sonunda idareye hakim olan zihniyette en ufak bir de- ğişiklik yoktu. . Bir iktisadi devlet teşekkülü haline gelmesine ve iktisa- di işletme prensiplerinin tatbiki im- kânı kazanılmış olmasına rağmen, .D.Y. işletmeciliği eskiden ne hal- deyse gene o halde bulunuyordu. Bu çerçeve içinde kalıp da çalışma tar- zında bir yenilik yapmaya elbette imkân olamazdı. Nitekim trenlerin istasyonlara bir türlü vaktinde gelmemesi de, esasın- da yıllardan beri kullanılan malzeme— nin yıpranmasından, işletme — metot ve vasıtalarının eskiliğinden ve kifa- yetsızlıgınden doğmaktaydı. Buna bir e trafiğin artmış olması vakıası da inzimam edince demiryolu malzeme- sinin süratle yenilenmesi, modern em- niyet Ve kontrol tesislerinin kurulma- sının Zarureti bütün açıklığı ile orta- ya çıkıyordu.. Trafiğin çok kesif bu lunduğu 2 bin kilometrelik bir ha bölgesinde modern trafik cihazları- nın kurulması için ilk adımın atılmış olması elbette memnuniyet vericiydi. Ama derdi ortadan kaldırmak için bu kadarcık bir gayret kafi değildi. Tren rötarlarının sari bir hastalıktan hiç farkı yoktu. Bir trenin rötar yap- ası, O trene bağlı bütün trenlere tesir etmekteydi. Bu bakımdan de- miryolu malzemelerinin süratle ye- nilenmesi, modern emniyet ve işaret tesislerinin bütün hatlara teşmili icap etmekteydi. Kuruluşundan bu yana katlarımız o kadar eskimiş, lokomo- tiflerimiz o kadar yıpranmış, perso- nel zamanın icaplarına göre yetiştiril- mekten o kadar uzak tutulmuştu ki, AKİS, 26 0CAK 1957