lunan ve sayıları milyonları aşan "vaktile D.P. ye gönül vermiş vatan- daşlardan büyük bir kısmı Cumhu- riyet gazetesinde -bu gazete de vak- sünden de çok ibretle okuyorlardı: "Siyasiyi başkenti Bankokta yapılan Dünya Parlâmentolar Konferansına katılan heyetimiz azaları dün saat 12.35'te uçakla yurdumuza dönmüşler ve gazetecilere Sovyet Rusyanın dün- ya milletleri nezdindeki prestijinin e- saslı surette azaldığını — söylemişler- dir. Muzaffer Kurbanoğlu, Namık Ge dik Halil İmre ve Kâzım Meriç a- dına konuşan Server Somuncuoğlu..." Milliyet gazetesınde Leyla Umar daha da katiydi. "Milletlerarası Par- lamentolar Bırligının Bankoktaki top lantısına katılan türk delegelerinden bir kısmı dün memlekete dönmüştür. Heyet Başkam Server Somuncuoğlu toplantıda görüşülen meseleleri şu şekilde..." Evet, milletlerarası bir toplan- tıya katılan ve sadece İktidar gru- buna mensup milletvekillerinden teş— kil edilen bir heyetin -yurda dön, kısmına dahi olsa- başkanlık etmek, onlar adına yanlışsız beyanda bulun- mak için se çılen ş ahsiyet Server So- muncuoğlu o u. Server Somun- cuoğlu.. Bu zatın hangi saik altında, hangi şartlar içinde, hangi meseleleri hal maksadıyla Grup Başkan Vekili bulunduğu C.H.P. den istifa ettiği ne kadar az meçhulsa hangi saik altın- da, hangi şartlar içinde, hangi mese- leleri hal maksadıyla, — 1956 yılının son yarısında D.P.ye katıldığı da o kadar az meçhuldü. Ama, bu kadar malüm arasında hatırda tutulması gereken bir husus, eski CHP. li Sinop milletvekilinin kafa teşekkülatı itiba- rile hakikaten değer taşıdığı, ağzının lâf yaptığı, aklının bir çok şeye yat-» tığı idi. Eğer 1954'ten evvel böyle bir heyet memlekete dönse ve bir D.P. milletvekili arkadaşları adına gazete- cilerle görüşmek üzere vazifelendi- rilseydi bu, meselâ Fethi Çelikbaş o- lurdu; bu, meselâ Enver, Güreli olur- du; bu, meselâ Muhlis Ete olurdu; bu, meselâ Ziyad —Ebüzziya olurdu; bu, meselâ Cihad Baban olurdu. Bun- lar. 1954 D.P. Meclis grubunun mil- letlerarası toplantılara katılan men- suplarıydı. Zira, — bırakınız kafa te- şekkülâtını, bırakınız aklın yatması- nı.. Bunlar, dil bilen Mmünevverlerdi. Bunlar, bir kongrede kürsüye çıkan adamın ne söylediğini anlayan kim- selerdi. Zira. yabancı lisan konuşu- yorlardı. Dünya Parlamentolar Kon- feransına katılan — delegelerinizden yurda avdet edenleri içinde bu vasıf- taki tek aza en transfer olu- nan Server Somuncuoğlu idi. Peki, neredeydi Fethi Çelikbaş, neredeydi Enver Güreli, neredeydi Muhlis Ette i ad iyad Ebüzziya ve Kımısı tardolunmuş, istifa etmişti. Bu yüzdendir içinde kral, Server Somuncuoğlu olu- kımısı .P. AKİS, 1 ARALIK 1966, yordu. Kafa teşekkülatı itibarile bir- birine benzeyen bu adamlardan birin- cileri D.P. nin ıçınde bulunduğu yolu meşreplerıne uygun bulmamışlardı. Sonuncusu ise, meşrebine o yolun uygun bulundugunu farkederek kafi- leye katılmıştı. Cook acentesi Lisan bilmeyen — milletvekillerinin alepleri D.P. içinde yeni değildi. Bunların en marufu 4'ten Strasburg daki Avrupa Konseyi top- lantıları için memleketimiz, temsilci- lerinin seçılmesı ışınde o zamankı Dış İşleri Bakanı Prof. Fuad Köprülünün başına gelmişti. Bir milletvekili ba- kanı zıyaret etmiş ve: demişti, şu Avrupaya am, ti, bir de benı gonder Goreyım bakayım, neler oluyor". Dış İşleri Bakam sormuştu; — Yahu, sen lisan bilir misin ki ?" Orhan Eren 1956 modeli — Bilmem ama hocam, yân bir tercüman verirsin, bal gibi 1dare ederim. Hem inan olsun hiç bir şeye karışmam, seni mahcup etmem.' Prof. Fuad Köprülünün dış polıtı— kaya aklı fazla yatmazdı ama, salim bir düşünceye sahi olduğu herkes tarafından bilinirdi. Milletvekiline: — Oğlum, dedi, sen yanlış yere gelmişsin. Bana değil, Cook acenta- sına müracaat et.. Şimdi, milletlerarası bir toplantıda -hem de Parlamentolar Birliği top- lantısında- ya pek az, ya da hiç lisan bilmeyen delegelerle — temsil edilme- mizdeki garabet elbette ki hayret, u- yandırmaktan geri kalamazdı. Nite- kim, heyetimiz adına hemen sadece Fatın Rüştü konuşmuş, böylece Uzak Doğu seyahati D.P. Grubu içinde tu- ristik bir gezi veya mükâfat tevzii merasimi yerine geçmişti. Garip kongreler Eski D.P. lileri, bu partiye hakika- ten müşkil aortlar altında emek vermiş insanları Uzan bundan ibaret değildi. Partinin 1956 kongreleri de seviye bakımından on yıl evvele na- zaran çok kaybetmişti. İstanbuldaki toplantıların her biri ertesi günkü gazetelerin zabıta haberleri sütununa sermaye oluyordu. Hizipçilik "böl ve hükmet" prensıbının şampiyonla- rı elinde tasvip edilen bir siyasi tak- tik haline gelmişti ve herkes taraf- tarı nisbetinde prestij sahibi oluyor du. Bu kongrelerde konuşanlar ise incir — çekirdeğini doldurmuyordu Ekseriya yapılan, hem de ismi ile zik- redilerek bir takım memurların jur- naliyd' Bunların en eglencelısı Ka- an kongresinde cereyan etti. Del geler baraj mudurunden şıkayet etti- ler. Müdürün adı Ali Orhan idi. Mü- dür köylülere müşkilat çıkarıyordu. Aslında yaptığı vazifesinden ibaretti ma, bu bir çok kimsenin menfaatine sekte vurduğundan mahallin Demok- rat erkânı memnun değildi. Ellerin- de yumuşak kalacak bir idareciyi ter- cih ediyorlardı. Şikâyet edildi, edildi. akıldı ki ortaya dökülenler oyle tesir lı degıldır bir hatıp müdürü "muhali! partiyi tutmak"la suçlandırdı. Doğ- rusu, bu ithamın altından kalkmaya imkân yoktu. Başkaları bununla da yetinmediler. Bakınız bu sonuncula rın şikâyetini ateşli Demokrat bir Ankara gazetesi kongrenin ertesi gü- nü nasıl anlatıyordu : "Hatta delegelerin umumi olarak ifadelerine nazaran Reisicumhurun muzun Kamam ziyaret ittikleri gü Hirfanlı barajı müdürü Ali Orhan Reisicumhur gelmekden vaz geçti di ye bir haberi jandarma vasıtasiyle Kamanlılara göndermiş ve karşılama hareketine mani olmak istemiş. Ka manlılar yine de — Reisicumhurları karşılamışlar ve 1çler1n1n ateşleri söndürmüşlerdir." Eee, buna müsamaha edilemezdi Ankaradan gelen parti ileri gelenler -milletvekilleri- müdürün İcabına ba ılacağı vaadinde bulundular. Kongrelerde, toplantıda hazır bu lunmayanlar hakkında böyle itham rın savrulmasına müsaade olunuyor du ama aleyhte -D. P. nin halini ta rih babında- söz söylemeleri muhte- mel olanların kürsüye gelmelerine hi cevaz verilmiyordu. Hey yarat 1946'nın sevgili partisi D.P. yi ikti dar ne hele getirmişti! Parti, içinde dahitenkit olunamıyordu. Ni- tekim Çankaya -kongresinde, düşünü- nüz Ankaranın göbeğindeki Çankaya kongresinde başkan 1956 Demokrat Orhan Eren -aynı zamanda Belediye başkanıdır- kendisine sempatik meyen bir delegeyi konuşmaktan etti. O men etti ve hazır bulunan buna göz yumdular. Hazin olan, hadisenin bu ikinci mıydı.