Orta Doğu Uzaklaşan harp bulutları Birleşmiş Milletler - kuvvetlerinin Napoli civarındaki Capadichino kampında Spagettı ve Kıyantı talim- leri pek uzun sürmedi. İsveç Hava- yollarının büyük DC- 6B uçakları Do* ğudan, Batıdan Kuzeyden ve Güney- den alelacele toplanan Dünya Ordu- su askerlerini Mısırdaki İsmailiye hava alanına indiriverdiler. Bu suretle, Orta Doğuda bir harbin patlak vermesi ihtimali geçen hafta- nın başında bir hayli zayıflamış bu- lunuyordu. Eğer Orta Doğuda rus gonullulerı boy gösterirlerse, Rusya- nın Üzerinde Atom bombalarının pat- lıyabileceği — hakkındaki soğukkanlı ve o nisbette de korkutucu Amerikan İhtarı tesirini göstermişti. Ruslar, artık gönüllü göndermekten bahset— miyorlardı. Fakat henüz hiç bir me- sele de halledilmiş değildi. Sahnede- ki aktörlerin her. biri, bir başka türkü söylüyordu. Hele Nasır radyo ve ba- sın vasıtasıyla Mısır ordusunun ingiliz ve fransızları mağlüp ettiğini, Sina'- dan çekilmenin bir taktik icabı oldu- ğunu tekrarlatıyor ve Mısır halkım galibiyetine inandırıyordu. Hatta m zaffer şartlarım dikte etmeye bile bile hazırlanıyordu."El Cumhuriye" gazetesi, "istediklerini zorla — kabul ettirmek sırası, şimdi Mısırındır" di- yordu. İngiliz ve fransız kuvvetlerin- den sonra, Birleşmiş Milletler asker- leri de Mısırı terketmeliydiler. Aksi halde üçüncü bir dünya harbi çıkabi- lirdi. Kanalın temizlenmesine, son yabancı asker Mısır topraklarım ter- ketmeden önce başlanamazdı. Kahi- reli Albay dersten sonra bile, mutad kabadayılığından, şantaj ve tehdid- lerinden vazgeçmemişti. Mısıra yer- leşmiş ingiliz ve fransız asıllı kimse- leri beş para vermeden Mısırdan dı- şarı atmayı tasarlıyor, Yunanlı ar- matörleri ÜUmit burnu yoluyla petrol nakletmemeye zorluyordu Arap —memleketlerinin nevzuhur hamisi Rusya, Mısır taleplerini inatla müdafaa ediyordu. Şüphesiz, henüz başlıyan diplomatik savaşta, Rusya- nın talepleri istense de, istenmese de nazarı itibara alınacaktı. Arap mem- leketlerinin mesulıyetsızlıgı ve Batı- lıların bir yıgın atası, Rusyayı Or- ta Doğuda söz sahibi etmişti. Artık Orta Doğu meselesi, esas itibarile, bir Rusya - Amerika mücadelesi ha- line gelmişti. Fakat ne İngiltere ne Fransa ve ne de İsrail henüz ümitle- rini tamamile kesmemişlerdi. Paris ve Londra hâlâ Kanalın milletlerara- sı bir idare tarafından işletilmesini temine çalışıyorlardı. İsrail — Sinayı terketmekle beraber, Gazze bölgesi- ni muhafaza için didiniyordu. Birleşik Amerikanın bütün gayesi, ruslara kayan arap kütlelerinin gö- nüllerini kazanmak, rusların Orta Doğuda artan nüfuzunu yok etmekti. Bu arada Orta Doğu memleketleri de boş durmuyorlardı. Arap Birliği üyeleri Beyrutta, Bağdat Paktı üye- leri -İngiltere hariç- de Bağdatta toplanmışlardı. Beyrut toplantısı Arap Birliğinin Beyrut toplantısı— nın bir hususiyeti de ilk defa Ka- hpeden başka bir şehirde toplanıl- mış olmasıydı; ilk defa olarak Albay Nasır görüşmelere iştirak etmiyordu. rak, Mısırın muvakkat gaybubetin- den ' istifade ederek boşalan liderlik ğ TI —— T - Ğirleşmiş Milletler askerleri Napoliden ayrılırken Cennetten cehenneme sandalyesini emelini besliyor! Beyrutun sayfiye mahallerinden bi- rinde bulunan ESCO'ya alt zarif bir villada yapılan toplantı Arap Birliğinin İsrail düşmanlığından baş- ka hiçbir mesnedi olmadığını bır defa daha ortaya koydu. Suriye ve Mısır, mütecaviz ıngıhz ve fransızlara karşı müştereken harekete geçilmesini is- tiyorlardı. İngilterenin yakın dostu srail meselesinin da- ha mühim olduğunu ileri sürerek, ingilizleri unutturmaya çahşıyordu vvelâ İsrail meselesi halledilme- lıydı Orta Doğuda komünistlere açı- an kapı ancak böyle kapanabılırdı Irak Moskovayı ikinci bir "Kabe' haline getiren Suriyeli lıderlere ça- tıyordu Suriyeliler de Irakı "İngiliz uşağı" olmakla suçlandırıyorlardı. Suriyenin Moskovadan yeni dönen Dış İşleri Bakanı Salâh El Bitar'ın Irakın, 1ngılızler1n ve yahudılerın ale— ti olduğu ithamına, İra cevabı " giliz uşaklığı komunıst olmaktan çok daha 1y1d1r şeklindeydi. ala geçirmek Bu hava içinde devam eden Beyrut konferansı, hiçbir anlaşmaya varıl- maksızın sona erdi. Neşredilen tebliğ sadece beylik lâflarla doluydu. Mü- tecavüz İngiltere, Fransa ve İsrail takbih ediliyor, Süveyş .meselesine Birleşmiş Milletler yoluyla ve Mısırla müzakere suretiyle bir çare bulun- ması isteniyor, nihayet Nasır alkışla- nıyordu. Iraktaki karışıklıklar Beyrut tebliginde Nasırı alkışlama- larına rağmen,. Suriye hariç, diğer arap memleketlerinin İiderleri, telif sebeplerle Kahireli diktatörün muvaffakiyetsizliğini — arzu — ediyor- lardı. Dünyanın bir şark sultanına en çok benzeyen hükümdarı İbni Suud, Kanalın kapanmasıyla mahrum kal- dığı gelirlerin uyandırdığı — hiddetin yanı başında, Nasırın komünistlerle flörtüne de tahammül — edemiyordu. Irak ve Ürdün için Nasırın muvaffa- kiyeti, Nuri Said Paşanın ve Kral Hüseyinin iktidardan — düşmesi de- mekti. Zira gerek Irakta,- gerek Ür- dünde Nasır, çoktan halk kütleleri- nin, genç münevverlerin ve subayla- rın kahramanı haline gelmişti. Halk çoktan bert "müstemlekeci ingiliz- ler" den nefret ediyordu. İngiliz dostu Irak Başbakanı Sir Nuri, kütlelerle kendisi arasında açılan uçurumun ne kadar derin olduğunu, herkesten iyi biliyordu. Tanınmış ingiliz dostu fır- tınayı evvelden önlemek için, İngilte- re iştirak ederse Irakın Bağdat Pak- tı uyelerının toplantısına katılmıya- cağını ilân etmişti. Sir Nuri, Ameri- kalılara da ingilizlerden tamamile müstakil hareket ettikleri intibaını uyandırmaya çalışmalarım tavsiye etmişti. Aksi takdirde, Amerikalılara düşman kesiliverecek olan arap kının gözleri iyice Moskovaya döne- bilirdi. muh- AKİS, 1 ARALIK 1956