KADIN Ankara Soroptimistler arasında endine meslek seçmek durumun- da olan bir genç kız, Şayet geçen haftanın başında pazartesı günü An- kara Palasta — Soroptimistlerin ver- diği kokteylde hazır bulunsaydı, işi— ni bir hayli kolaylaştırmış — olur Zira o akşam Ankara Palasta, yer— yüzündeki mesleklerin bir çoğu türk hanımları tarafından temsil ediliyor- du. Soroptimist?. Bu kelime çok kim seye, ilk bakışta bir şey ifade etmi- yebılırdı Zira lâtinceden geliyor ve "hemşire" manasına gelen "“Soror" ile en iyi demek olan "Optimus" ke- limelerinden teşekkül ediyordu. Bey- nelmilel bir mana taşıdığı için Tür- kiyede kurulan kulüpler de bu ismi muhafaza etmişlerdi. Soroptimistler gerek mesleki, gerek husus! hayat- larında daima en iyi şekilde hareket etmeye çalışarak sivrilmiş, şöhret kazanmış kadınlardı. Kulübe aza ola- bilmek için de seçilmek ve davet edil- mek lâzım geliyordu. Her kulüpte, her meslek kolundan, ancak bir tek temsilci bulunabiliyordu. Fakat her mesleğin bir çok kolu mevcut oldu- ğundan ayni kulüpte bir çok doktor, bir çok mühendis veya bir çok öğ- retmen bulunabiliyordu. Bundan baş- ka ayni şehirde birden fazla Sorop- timist kulübü açmak ta kabildi. Ni- tekim İstanbulda iki. tane Soropti- mist kulübü mevcuttu Soroptimist olabılmenin diğer bir şartı da faal bir meslek kadını olmak ve hayatını, bu sayede kazanmaktı. Meselâ, evinde oturan bir eski öğret- Soroptimistlerin Ankara Palastaki kokteyli men soroptimist olamazdı. Soropti- mist olan bir meslek kadım da işini terkettiği zaman meselâ tekaüde sev- kedilince, kulübün faal — azalığından ayrılır ve ancak "şeref azası" olabi- lirdi. Soroptimistlerin gayesi ir çok kulüpler gibi, Soroptimist- lerin de başlıca gayesi cemiyete hizmet etmektir. Bu hizmetin ma- nevi cephesı şimdilik maddi cephe- sinden çok daha kuvvetliydi. Ama Soroptimist — kulüplerinin sayısı ço- ğaldıkça maddi cephenın de kuvvet kazanacağı muha Soroptimist kuluplerı şimdiye ka- dar fakir çocuklara giyim eşyası da- ğıtmış, süt tozu temin etmiş ve oku- mak için maddi imkândan mahrum kabılıyetlı talebelere burslar sağla- u yapılabilecek işler ya- nında ne kıymet 1fade ederdi?. So- roptimistler, Avrupa ve Amerikadaki hemşireleri gibi suçlu çocuklar, sakat çocuklar davalarına el atmalı, yoksul ihtiyarların biraz daha mesut yaşı- yabilmeleri için gayret sarfetmeliy- diler. Bundan başka seyyar kütüp- haneler, seyyar işçi — klinikleri kur- mak, çalışan annelerin yavrularının barınacağı yuvaları kurmak da ih- mal edilmemeliydi. Maamafih bütün bu hususlar Soroptimist kulüplerinin programında yer almıştı ve biraz maddi imkâna kavuşunca tahakkuk edecekleri de muhakkaktı Meslek aşkını yaymak Fakat Soroptimistlerin en büyük gayesi, bu maddi — yardımlardan çok, türk kadınları arasında çalışma ve meslek aşl_(ı yayatı. Okumak Hem karınca, hem ağustos böceği AKİS, 1 ARALIK 1956 başlı gayelerınden biriydi. Meslek aş- e hayatını kazanmak kaygısını, yalnız büyük şehirlerimiz- il, en ücra vilâyetlerdeki genç kızlarımıza da aşılamak lâzımdı. nun için de Soroptimist kulüplerinin Anadolu — şehirlerinde — de faaliyete geçmesi icab ediyordu. Zaten Ankara Palastaki toplantının da gayesi buy- du. Anadolunun dört bucağına dağıl- mış meslek kadınlarım birleşmeye vs çalışmaya davet etmek Herhangi bir şehirde yaşayan üç meslek kadım aralarında anlaşarak, Türk Soroptimist Kulüpleri Birliğine müracaat edebilir ve yaşadıkları şe- hirde bir Soroptimisp Kulübü açabi- lirlerdi. Bu teşekküllerin çoğalıp ya- yılmaları türk kadınının fikri ve sos- yal görüş sahasını genişletecek ve kültür "sevıyesını yükseltecekti. Bun- dan başka bu teşekküller, genç kız- lara meslek seçiminde faydalı birer rehber olacaklardı. Bugünkü cemi- yette her genç kız, tıpkı yetişen her erkek gibi, çalışıp hayatını kazan- mak, bir meslek veya sanat sahibi olmak kaygısını duymalıydı. Bu kay- gı kadınlığı ve memleketi yükselte- cek, kalkındıracak olan çalışma ar- zusunun uyanabilmesi için şarttı. İş- te soroptimistlerin yapmak istedik- leri en mühim iş, buydu Meslek seçimi akat geçen pazartesi akşamı, ken- disine bir meslek seçmek için An- kara Palasa gelen genç kızı bazı zor- lukların da beklediği muhakkaktı. Bu kadar çeşitli meslek ve sanat gru— bu, bu kadar iyi temsil edilir v kadar kuvvetle propagandası yapılır sa, seçme isi elbette kolay olmıya- caktı. Öğretmenlik, hemen her devirde, kadına yarasan mesleklerin birincisi olmuştur. Ankara Palasa gelen kızı öğretmen olmaya, Ankaranın meş- hur Ayşe Ablası -Neriman Hızır- ve Ankara Kız Lisesi Müdürü — Nilüfer Gün kadar kim ikna edebilirdi?. İn- gilizce öğretmem zarif Susan Alam gibi bir öğretmen olmayı hangi genç kız istemezdi ki?. Memleketimizin müşfik, sabırlı, bil gili ve geniş kafalı öğretmenlere pek çok ihtiyacı vardı ama, Türkân Gür- kan'a sorulacak olsaydı memleketin hemşıreye olan ihtiyacı da ondan da- ha değildi. Beyaz güzel bluzu, muşfk Ve tatlı tavırlarıyla Türkân Gürkan türk hemşirelerini ne güzel temsil ediyordu. Dahiliye mütehassısı Dr. Esher Ökten. kadınların çok iyi hekim olabılecegının canlı bir delili değil m ? Şık ve zarif Belkis Ya- lın, kadın tersısı olmanın büyük sev; kini, muvaffak kadın olmak saadeti i- le birleştiriyordu. Ama süs ve ince zevkler, güzel sa- natlar, öğretmenlik, hemşırelık ve he- kimlik kadına yakışırdı da inşa et- mek, bina yükseltmek, köprü kurmak yakışmaz mıydı ? Bu düşüncede olan- ları demir köprüler mühendisi Hürri- yet Sırmaçek yalnız görünüşü İle bile fikirlerinden — vazgeçirebilirdi. Hürri- 23