Ankara Tıb Kulübü Doktorlar yet Sırmaçek demir köprüler kuru- yordu ama, şıktı, süslüydü ve ener- jikti. Hele amelelerin kadın mühen- disi saymıyacakları sadece lâftan i- baretti. Çalışan ve işini ciddiye alan her Kadın Anadoluda ancak ve ancak hürmet uyandırıyordu. Soroptımıstlerın en genci Manolya Akural'dı ve işi sekreterlikti. Ziraat mühendisi Muallâ —Akarca, gazeteci Nilüfer Yalcın, hukukçu Nezahat Gö- reli, diş hekimi ÜUmit Gürsel Ankara - lı Soroptimistlerin enerji ve — çalış kanlıklarıyla temayüz eden simala- rından bazılarıydılar. Hepsi de 3 A- ralıkta Ankara Palas salonlarında verecekleri "defileli balo"nun mu- vaffak olması için uğraşıyorlardı. Cemiyet Eğlenmek ihtiyacı İ yi çalışabilmek için, — zamanında istirahat etmesini bilmek şarttır. Bunu hepimiz takdir eder ve istira- hatimizi, mümkün — mertebe aksat- mamaya gayret ederiz. Ancak kafa- lı dinlendirmenin bir şartı olan eğ- lenmeyi, yani biraz müzik dinleyip biraz dansetmeyi, ahbaplarla hoş bir dekor içinde oturup biraz şakalaşıp biraz gülmeyi ihmal ederiz.. İyi kaliteli eğlence yerleri elbette pahalıdır ve her bütçe, devamlı su- rette bu gibi yerlere gitmeyi kal- dıramaz. Diğer eğlence yerlerine za- ten haliyle gidilemez. Bu vazıyette nuayyen butçelı türk ailesinin yegâ- ne eğlence yeri sinema ve tiyatrodan baret kalmaktadır; Umuma mahsus eğlence yerleri için vaziyetin — diğer memleketlerde de başka türlü ola- 24 eğleniyor bilmesi pek mümkün değildir. Çünkü bu gibi yerlerin kalitelerini muhafa- za edebilmeleri için pahalı olmaları şarttır ama çalışmasını ve eğlenme- sini bilen milletler, bunu başka ş kilde halletmeye muvaffak olmuşlar. Çocuklu, gençler, — muhtelif meslek sahipleri açtıkları kulüplerde kendi aralarında hoş vakit geçirmek, mu- hitlerini genişletmek, daima yeni eğ- lence imkânları yaratmak — yolunu bulmuşlar. Bu suretle hem kaliteyi muhafaza etmek, hem de ucuza eğ- lenmek kabil olmuştur. Ankara Tıb Fakültesi Ankarada açılan Tıb Kulübü bu bakımdan alâka çekicidir. Bilhas- sa bu gibi kulüplerin Anadolunun di- ğer vilâyetlerine intikali, şayanı te- mennidir. Bu kulüplerin, maddi im- kânları mahdut münevverleri bir a- raya toplaması, fonların eğlenmeleri- ni, bir pazar gününü hoş geçirmele- rini sağlaması bakımından nasıl fay- dalı ise, cemiyet hayatını inkişaf et- tirmesi bakımından da o derece mü- himdir. Bütçeyi sarsmadan bir karı- kocanın, hiç olmazsa haftada bir de- fa, dışarıda yemek yemesi, aile sa- adetı için ne kadar faydalıdır. Hele bir ev kadını binbir emekle evinde verdiği yemek davetlerini arada bir, dışarda mesela bir kulüpte verebilse bu onu ne kadar zevkli ve ne kadar dınlendırıcı olacaktır. Mithatpaşa caddesindeki Tıb Kulü- bü bu bakımdan bilhassa pazar gün- leri büyük alâka — görmektedir. U- zun zamandan beri sessiz sadasız bu eski binadan yükselen caz sesleri, önceleri komşuları bir "hayli şaşırttı. Kapının önünde biriken otomobillere hayretle bakan bir meraklıya, içeri- ye girenlerden biri: "Doktorlar eğ- leniyor" demişti. Kulübün her odası bir ilâç firma- sı tarafından tefriş edilmişti. "Abdi tbrahim"in edası şirin, "Sguibb" inki geniş ve rahat, "Eczacıbaşı"nınki sı- caktı. Avizeler, perdeler güzeldi. Ol- sa olsa bütün bu eşyaların tanzimin- de yve ışık tertibatında bir "dekora- tör" gözü eksikti. İhtisasa hürmet eden doktorların bir pazar kokteyline bir dekoratör davet etmeleri şayanı arzu idi Doktorlar bu güzel kulüpte haki- katen esleniyorlardı. Geçen hafta dans son hızı ile devam ederken, bir hanım misafir: "— Bu kadar çok doktoru bir a- rada bulmak ne tuhaf. Bazan insan bir tanesini arıyor da bulamıyor! Pazar gunu hastası olan buraya gel- sin" diyor. . Bu sozlerı duyan bir doktor gü- — Sakın ha, hanımefendi, dedi. Bir doktor bir hastayı belki kurta— Tır. Ama, bu kadar doktor, hastayı kolayca öldürebilir!." Moda Gündüz kıyafetleri 956 - 57 kış modasına spor kıya- fetler hâkimdir. Süslü kadın, an- cak elektrikler yandıktan sonra or- taya çıkacak, gündüzün dıger saat- vBir süed takım Etek çıkınca, pantolon - kalıyor AKİS, 1 ARALIK 1956