ÇİĞLİK Başta bizzat Adnan Menderes, pek az istisnasıyla bütün Demokratla- ın, kendi sözcüleri olan gazetede geçen haftanın sonunda yayınla- nan bir yazıyı iğrenme hissi duymadan okumuş bulunmaları hatıra da- hi getirilemez. Yazı bir polemik yazısıydı, "Faziletsiz bir politika" baş- lığını taşıyordu ve hedef C.H.P. idi. Hedef C.H.P. olduktan sonra insan söyleyecek neler ve neler bulmazdı! Yazının sonunda bu partinin Genel Sekreteri ele alınıyordu. Kasım Gülek.. Tuz tane, bin tane kusuru, eğ- lence mevzuu olacak on bin tane hareketi, yüz bin tane kelimesi olan adam! Ama, hayır.. Kasım Gülekten bahsetmek için kullanılan cümle- ler şunlardı: "Dünkü Ulus gazetesinde ibretle seyredilecek bir resmi yayınlanmıştır Bu resim Kasım Güleği bir kokteylde elinde kadeh Al- man Büyük Elçisi ile birlikte göstermektedir. Yüzünde hayatından memnun ve mesut bir tebessüm görülen Gülek hatırlardadır ki bundan kısa bir müddet evvel otomobili ile bir adamı öldürmüş ve bir hanumanı söndürmüştür. Vicdan ve beşerı azap mefhumlarının nasipsizliğine en hazin bir misal teşkıl eden... "Hayır, hayır! İnsanın rları oku maya, hakikaten iğrenme hıssı duymadan devam etmesine imkân yok- tur. Ne kadar küçük hareket tanı, bir siyasi rakibi vurmak için tenez- zül edilen ne âdi silahlar Bir otomobil kazası! Bu, kimin başına gelmez ki? Yarın, o yazıyı yazan adamı ücretle tutmuş kimsenin araba kullanan bir yakını da bu- na benzer bir felâkete uğrayabilir; yarın, gazetenin sözcüsü olduğu par- tinin bir büyüğü de şu veya bu suretle hiç istemeden "hanuman söndür- me" vaziyetine düşebilir. Bunlardan mı istifade edeceğiz, bunlarla mı hücum edeceğiz? Herkes kolaylıkla tahmin eder ki Kasım Gülek adın- daki vatandaş Alman Büyük Elçisi tarafından bu ahenkli ismi taşıdı- ğından dolayı değil, Muhalefet partisinin Genel Sekreteri oldugu 1ç1n davet edilmiştir. Gitmeye, kadeh kaldırmaya, tebess resim çektirmeye elbette ki mecburdu. Bundan dolayı ona sen adam öldürdün" demek acaba hangi insafın, insafı bırakınız hangi insanlık kaidesinin icabıdır,? a bakınız Türkiyemizde, Zafer'deki "Hassas Kalp"'in, üzerine bütün trajedi kabiliyetini kullanarak eğileceği ve kaderle, kazayla alâ- kası dahi bulunmayan ne hadiseler cereyan ediyor ! Bir "Ankara vapuru canavarı" türemiş. Kamarasına 18 yaşında bir kız almış ve ona tecavüze kalkışmış- Kız, feryadına yetişilerek güç kurtarılmış. Çocuğun annesi, herkesin içinde adamın başına ayakkabı fırlatmış Gazeteler, bu zatın milletvekili olduğunu yazdılar. ö e C.M.P. bırer açıkla- ma yaparak üstadın kendi partı]erı mılletvekılı olmadıgmı bildirdiler. "Hassas Kalp" acaba biç merak duymamış mıdır? Zira bizim bildiği- miz, Mecliste temsil olunan bir siyasi parti daha vardır da... ver Somuncuoğlunu tanımak, onun işini yapmak şerefine nail olmuşlar- dı. Bakanlıkta hemen herkes Man- dalincinin yerini onun almasını bekli- yordu. bu sadece bakanlıktaki ka- naat degıldı Milli Korunma Kanunu - nun tatbikçisi -ruhu her zaman oldu- gu gıbı Adnan Menderesti- Mandalla- cinin istifa ettiği duyulur duyulmaz Hür. P. Meclis Grubunda tahminler Heri sürülmüştü. Daha sonra, buna bir iddia mahiyeti verilmesi fikri or- taya atıldı. Herkes, kimin bakan ola- cağım Feridun Ergıne yazdıracak, buna mukabil 1 lira koyacak» kaza- nan bütün parayı alacaktı. O zaman derhal görüldü ki en fazla şans Server Somuncuoğluna — verilmektedir. Ali- can. Ekinci, Ete, Güneş, Ebüzziya ve Nutku Sınop mılletvekılı üzerine bi- rer lira yatırdılar. — Azizoğlu ve Karaosmanoğlu Halük mam şans- li bulduklarım ifade ettiler. İbrahim Kirazoğlu Karanakçının ve Erginin reyini aldı. Kavalpin iki namzedi vardı: Yakup Gürsel ve Mazhar Şe- ner. Tigrel, Halil İmreyi; . Öktem, 8 Halük Timurtaş ve Murad Ali Ülge- ni; Toker, Sebati Atamam; Azizoğlu, Samed Ağaoğluyu; Okur, Kenan Ak- manları ve Sıtkı Yırcalıyı şanslı gö- rüyorlardı. Böylece Server Somunca- oğlu, tıpkı Ekonomi ve Ticaret Ba- kanlığı gibi Hür. P. politikacıları i- çinde de Menderes IV. kabinesine en lâyık İktisad ve Ticaret Bakam ad- dediliyordu. Sinop milletvekilinin pek kısa bir zaman evvel "D.P. nin ikti- sadi politikasını evvelden beri tasvip ederdim, olsun diye partiye katılıyorum" diyerek iktidar grubuna dahil olması, Bankoktan acele çağ- rılması ve Adnan Menderesin teşyi- lerinde ve istikbalde hazır bulunma- ya başlaması bakanlık ihtimalini art tırıyordu. Üstelik eski C.H.P. Tup Başkan — Vekilinin vaktile bugünkü Cumhurbaşkanı Celal Bayana husu- si kaleminde bulunmuş olması ken- disine karşı duyulan itimadı perçinli- yordu. Tek mahzur Server Somuncu- oğlunun faal tacir, üstelik bir ithalat şirketine sahip bulunmasıydı. Tacir- den Ticaret Bakanının — mahzurları P. iktidarı zamanında bir defa kendisini acı acı hissettirmişti. D.P. şimdiye kadar bundan dikkatle ka- . Ne Muhlıa Ete, ne Enver Çelıkbaş ve ne de Sıtkı Yırcalı ticaretle uğraşan, ha- yatlarını ticaret yaparak kazanan insanlardı. Bu yüzden böylesine teh- likeli bir bakanlık D.P. iktidarına yük olmamıştı. Şimdi, kaide — değiş- tirilecek miydi? Bakan yiyen kanun eyyad Mandalinci bir müddetten bert bakanlığın ağır vazifelerin- den şikâyetçiydi. — Ahbaplarına dert yanıyordu. Şikâyetinin büyük kısmı, mevcut karışıklıktan ileri geliyordu. Bizzat Mandalinci hissediyordu ki mu vaffak olamamıştır ve işgal ettiği ba- kanlık, bu vazifeyi kabul ettiği za- man tahmin ettiğinden çok daha ağır bir bakanlıktır. Mandalinciye daha o zaman arkadaşları bu yükü kabul et- memesi tavsiyesinde bulunmuşlardı. Ama kırmızı plâkalı otomobilin hu- susi bir cazibesi olduğu hatırdan çı- karılmamalıydı. Nitekim Mandalinci bakanlık koltuğuna sevinç duyarak oturmuştu. Ortada, en büyük — müşkil olarak Milli Korunma Kanunu vardı. Milli Korunma Kanunu muvaffak olama- mıştı. Her gün yeni tadillere ihtiyaç hissediliyordu. Doğrusu istenilirse sakatlığın bakanda — değil, kanunda olduğu muhakkaktı. Fakat mesuliyet elbette ki bakanın omuzlarına düşü- ordu Büyük sürpriz İ şte çarşamba günü vasiyet buydu ki, akşam geç vakit iyi haber alan çevrelerde İzmir milletvekili — Ab- dullah Aker'in bakanlığa tayininin yüksek tasdike iktiran ettiği duyul- du Abdullah Aker'in ismi. ortaya çı- kınca, yeni namzede şans çoğaldı. Hakikaten — Abdullah Aker uzun müddet Ekonomi ve Ticaret Ba- kanlığında müsteşar mıştı. İşlerden haberdardı olduğu biliniyordu. Böylece bakanlı- ğiın o bakımdan ananesine riayet e- diliyordu. Abdullah Akar Teftiş He- yeti Başkam ikan şimdi Hür. P. ne geçmiş olan bir eski bakan tarafın- dan müsteşar vekilliğine tayin olun- muştu. Sonradan da İzmirden millet- vekili seçilmişti. Böylece hem bakan- lıkta ve hem de Türkiyenin en mü- him ticaret merkezinde tecrübe sahi- bi olmuştu. Nitekim radyo, 22.45 bül- teninde bu tayini açıkla Maamafih bakanlık bekleyenlerın ümidsizliğe — düşmelerine bir sebep yoktu. Kabinede münhal, dört bakan- lık daha vardı. Server Somuncuoğlu— ya illâ bir bakanlık yakıştırmak iste- yenler ise Dış İşleri Bakanlığından bahsetmeye koyuldular. D. P. Günler geçerken Bu haftanın başında pazar günü, memleketin dört bir tarafında bu- verenler AKİS, 1 ARALIK 1956