YURITA OLUP için bütün dünya politikası bir anda altüst olmazdı. BİTENLER Beliren cereyan u hafta içinde, dış politikayla a- lâkalı olarak Muhalefet safların- da yeni bir cereyan baş gösterdi. Hiç olmazsa bu meseleler karşısında Mu- halefetin görüşünü tevhid —etmek! Bunun gösterişli müzakerelerle elde edilmesi bahis mevzuu değildi. Fa- kat Muhalefet partilerinin selâhiyet- li temsilcilerinin gürültüsüz patırdı- sız bir araya gelmesi ve dış mesele- leri kendi aralarında görüşmeleri faydacı bulunuyordu. — Böyle bir te- mayürhem Hür. P.nde ve hem de C.H P. de mevcuttu. C.M.P., yeniden ikinci plâna düştüğünden ve pasif kaldığın- dan onun ne istediği bilinmiyordu. Zaten dış politika mevzuunda .P de mütehassis olup olmadığı bile meçhuldü. Bu vadide C.M.P. şimdiye kadar bir varlık göstermiş değildi. Makat C.H.P. ve Hür. P.. için me- sele başkaydı. Her iki. partide de memlekete görüşlerile emniyet telkin edecek kuvvetli şahsiyetler vardı. Bunların dış politika gibi vasfım taşımasında büyük ehemmi- yet olan bir mevzuda görüş birliğine varmaları elbette ki İktidarın hare- ket tarzı Üzerinde de tesır yapmak- tan geri kalmazdı. Gere gerekse Hür. P. Iktidarın kendilerini dış politika — gelişmelerinden haber- dar etmemesi şikâyetini ileri sürmüş- tü. Bu demekti ki iki parti de -tabii C.M.P. ile beraber, milli bir dış poli- tikanın tesbiti için İktidarla görüş- meye hazırdırlar ve bekledikleri bır davetten ibarettir. Ancak İktidar hakim olan zihniyet karşısında boyle bir davetin gelmesi ihtimali kuvvet- li değildi. Ne var ki Muhalefetin iç kırgınlıkları dış tehlike — karşısında unutmaya, ön plândan — kaldırmaya hazır bir vaziyet alması millet naza- rında sempati toplayan bir haldi. Me sele türk milletinin psikolojisini bil- mekteydi. Türk milleti belki hislerini gürültülü şekilde ifade etmek âdeti- ne sahip değildi ama, her harekete içinden bir not vermekte son derece ustaydı. Muhalefetin temasa müsait vasiyet alması, hatta iktidardan ken- disinin tenvir edilmesini istemesi, dış politikada ona yardım etmeye hazır göstermesi iyi bir notu gibi huzursuzluk sebeple- teşhisini de — kolaylaştıracak mahiyetteydi. Adalet Yetkin'in zaferi u haftanın başında pazartesi gü- nü, Büyük Millet Meclisinde ha- raretli bir münakaşa devam ederken ye mensup iki milletvekilinin salonu terkettikleri görüldü. Millet- vekillerinin ikisi de hukukçuydu ve ikisi de çok yüksek bir kaza orga- nında vazife almışlardı. Birincisi Da- nıştay eski Başkanı Hazım Türegün, öteki Danıştay eski daire başkanla- 8 V Galip rından İhsan Aktüreldi. İki arkadaş Meclisin sol tarafında -iktidar sıra- ları- duvarın dibinde oturuyorlardı. Görüşülen bir sözlü soruydu. Adalet Bakam Hüseyin Avni Göktürk Basın Kanunu tadil edildikten sonra teşki- lâtına bir tamim göndermiş ve bu kanunun nasıl tatbik olunacagı hu- susunda talimat — vermişti. Tamimi C.H.P. Grup Başkan; Vekili Nüvit Yet Hüseyin Avni Göktürk Mağlüp kin ele geçirmişti ve Adalet Baka- nından izahat istiyordu. Profesör ba- kan suale cevap vermiş, onu Nüvit Yetkinin tenkitleri takıp Şimdi Hüseyin Avni den kürsüye çıkmıştı. ye çıkınca, Hazım Türegün ve İhsan Aktürel, D.P. grubunun bu iki kıymetli hukukçusu salondan ay- rıldılar. Adalet Bakanının görüşünü tasvip etmedikleri muhakkaktı. Za- ten bu his grubu içinde sadece onların hıssınden ibaret değildi. Ni- tekim Profesor bakanın sözleri kar- şısında "bravo" diye bağıran bir tek milletvekili Murad Ali Ülgen oldu. Yükselen bir kaç alkış sesi de, Ön sı- ralanıl tanınmış simalarından geldi. Buna mukabil Nüvit Yetkini bütün muhalefet cephesi hararetle alkışla- dı. Hakikaten o gün C.H.P. başkan vekili Adalet Bakam üzerinde bir za- fer — kazandı. Tamim oldukça uzundu. Müsteşar Hadi Tan tarafından paraf edilmiş, Bakan Hüseyin Avni. Göktürk tara- fından imzalanmıştı. Tamimin mahi- yeti suali soranla cevabı verenin ko- nuşmaları sonunda tamamile ortaya çıktı. Evvelâ bakan böyle bir tami- min mevcudiyetini kabul etti. Basın Kanunu değiştirildikten sonra yeni esaslar bu suretle hakimlere izah o- lunmuştu. Hem bunda şaşılacak ne vardı? "Bir icra vekilinin vekâletini alâkadar eden kanunların tatbik su- reti hakkında ve tenviri mahiyette kendi teşkilâtına tamimler yapması son derece tabiiydi. Bakan, "muha- lefetin bir takım siyasi endışeler iz- har ederek suale mevzu ittihaz ettik- leri tamimin hakimler üzerinde bir tesir vasıtası olduğunu ima etmesin- de" isabet görmüyordu. Bu söz üze- rine Muhalefet saflarından sesler yuksel " İma değil.. İma değil.." Kürsüye, bakanı takiben Nüvit Yetkin geldi ve Meclisteki konuşma- larının en güzellerinden birini yaptı. Muhalifi muvafıkı — bütün milletve- killeri Nüvit Yetkini alâkayla dinli- yorlardı Bir tamimin mahiyeti Nüvit Yetkin sözlerine şöyle ladı: "— Sayın Adalet Bakanı tamimi teyit ettikten sonra bunun her ba- kanlığın yaptığı neviden bir tamim olduğunu söylüyor. Bir hukuk pro- fesörü olarak unutmaması İlâzımdır ki, tamimi yapan bakanlık. Adalet Bakanlıgıdır Tamim ise türk milleti adına adalet tevziile — vazifelendiril- miş olan kaza organlarına yapılmak tadır. Kaza organına Adalet Baka- nının tamim yapmaya ve bu fonksi- yonunu ne yolda, ne şekilde icra ede- ceği hususunda emir Isdarına hakkı yoktur arkadaşlarım" .H.P. Meclis Grubu Başkan Ve- kili Adalet Bakanının kanunu tefsir ettiği şeklindeki izahını da kabul et- medi. Kanunu ancak Meclis ve ha- kim yorumlayabilirdi. Hakimin yo- baş-