Guy Mollet Keçi inadı latmak için bu uzun yolculuğu göze almıştı. Birleşmiş Milletler kuvvetle- Kanal meselesine ve Arap - İsrail ihtilâfına kati bir hal çaresi bulun- madıkça bu bölgede kalmalıydılar. Huzursuz Orta Doğuyu sulha kavuş- turmak, ancak General Burns'ün as- kerlerıyle mümkün olacaktı. Birleş- miş Milletler ancak bu suretledir ki, Hindistanın ve Beş Büyüklerin tas- vibini kazanan hal çaresini arap mil- letlerine kabul ettirebilecekti. Cezayir Kurtuluş yolu Birleşmiş Milletlerin derdi bir Mı- sırdan, bir Macaristandan ibaret değildi. Bir müddet için unutulmuş olsa bile, dünyanın daha başka yerle- rinde de kan dökülmekte olduğu in- kâr -edilmez bir vakıaydı. Zira Kıb- rısta tedhiş hareketlerinin sonu alın- mış değildi ve Cezayirde Fransızların bir dahili isyan şeklinde göstermek istedikleri Kurtuluş Harbi, bütün şid- detiyle devam ediyordu. - Cezayir meselesinin Birleşmiş Mil- letlerde müzakere edileceği şu gün- lerde tedhiş faaliyeti yeniden hızlan- mıştı. Milli Kurtuluş hareketi, Ceza- yir meselesi Birleşmiş Milletlerde gö- rüşülmeden evvel mevcudiyetini his- settirmek için tedhişten başka çare görmüyordu. Cezayirliler dünya efkâ- rının dikkatini çekmek torundaydı- lar. Bundan başka Fransızlar tara- fından "tayyare beş liderin kaybına rağmen, milli ha- reketin zayıflamadığının gösterilmesi lazım geliyordu. Tedhiş hareketlerinin motörü işte bu düşüncelerdi ve işte bu yüzden Cezayirde daha fazla kan dö- külmeye başlanmıştı. AKİS, 24 KASIM 1956 "Fransa şimdiye kadar Cezayir me- selesinin Birleşmiş Milletlerde görü- şülmesine muhalefet etmişti : Cezayir bir Fransız vilâyetiydi ve Fransanın iç işlerine karışmaya kimsenin hakkı yoktu. Geçen yıl, Cezayir meselesinin Bırleşmış Milletler gündeminde yer alması üzerine toplantıyı - terkeden Pinay, işte bunun içindir ki Fransada alkışlarla karşılanmıştı. Fransa bu sene fikrini degiştirmiş— ti. Kaçamak yollar aramaktansa, da- vasını dünya önünde mudafaa e me- nin kendisi için daha faydalı olacağı artık anlaşılmıştı. Fransa, Birleşmiş Milletlere dosyası koltugunun altında geliyordu. Dünya efkârının kayıtsız şartsız müstemlekecilikle itham etti- ği Fransa, haklı bulunduğu noktaları dünyaya duyurmak fırsatını kaçır- mak istemiyordu. Cezayirde 1 milyon Avrupalının mevcudiyetinin, mesele- yi "Fransa çekilsin gitsin, efendim" gibi basit bir şekilde halline imkân bırakmadığını gösterebilecekti. Gerçi İngiltere, Hindistandan çekilip git- mişti, ama —Hindistanda da milyon- larca ingiliz mevcut bulunsaydı. İş- çi Hükümetinin tutumu herhalde çok farklı olacaktı. Esasen Fransızlar da, Avrupalıların az bulunduğu Fas ve Tunus'tan çekilmemişler miydi ? Ama Cezayire gelince durum böyle değildi, Cezayir, Fransa için bir istismar kay- nağı olmaktan çok, bir yüktü: Fransa Cezayire aldığından fazlasını veriyor- du. Fakat bütün bu sebepler Fransa- nın, Cezayirde asayişi temin etmek adı altında giriştiği harbi haklı gös- termeye kâfi gelemezdi: Sosyalist hükümet, Cezayirde ser- best seçimler yapılacağım vaadetmiş- ti. Ancak, seçimlerin hakikaten ser- best bir şekilde yapılabilmesi için a- DÜNYADA OLUP BİTENLER sayiş iade edilmeliydi. Askeri şefler, Cezayiri birkaç ayda süküna kavuş- turacaklarını soyluyorlardı Helikop- ter dahil; her türlü modern sılahlarla mücehhez 400 bin Fransız askeri, sa- yısı 20 bini geçmeyen baldırı çıplak Cezayirliye boyun eğdirmeye uğraşı- yordu. Fakat asayiş temin edilmek şöyle dursun, tedhiş artıyordu. 1954 ten bu yana 365 Avrupalı ve 2800 müslüman terörün kurbanı olmuştu. İnsan hakları memleketi zalimlikte, medeniyet yüzü görmemiş Cezayirli- lerden aşağı kalmıyordu. İntikam i- çin köyler yakılıyor, taş taş üstünde bırakılmıyor, çoluk çocuk kurşundan geçiriliyordu. Mahpus liderler, Cezayirde çarpı- şan arkadaşlarına müzakereler hak- kındaki düşüncelerini duyurmak im- kânını bularak söyle demişlerdi: "Cid diye almaya değmez. sadece bizi kor- kutmaya çalışıyorlar". Sadece Bandung memleketleri de- ğil, Amerika halk efkârı ve hatta Mendes-France'ın etrafında toplansn Fransız halkının mühim bir kısmı da Fransanın Cezayir siyasetini tasvip etmiyordu. Fransa, Cezayir mıllıyetçılıgını ta- nıyıp Kurtu uluş Ordusu İiderleriyle doğrudan doğruya müzakerelere gi- rişmedikre. Birleşmiş Milletlerde pek taraftar bulanuyacak ve en ağır it- hamlara hedef olacaktı. Kıbrıs Washington'daki başbakan G eçen haftanın sonunda bir gün "Washington'da Beyaz Evin önün- de gazeteciler birikmişti. Başkan Ei- senhower bir misafirini uğurluyordu. Misafiri uzunca boylu, siyah kaşlı ol- Cezayır de Fransız harekâtı alimler yarışı